Diyanet’ten “korona incileri”

Virüsün nereden, neden çıktığı, dünyaya nasıl yayıldığı ortada iken, öte yandan toplumlar bilim insanlarının geliştireceği aşıya, sağlık emekçilerinin tedavilerine umut bağlamışken DİB Başkanı’nın döktürdüğü bu inciler de neyin nesi?

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Nisan 2020
  • 08:49

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) her dönem sermaye iktidarının kullanışlı aparatlarından biri olmuştur. AKP iktidarında ise “altın çağ”ına ulaşan DİB, artık çok daha etkin, çok daha müsrif, çok daha politik, çok daha yozlaşmış bir çehreye bürünmüş durumda. Günümüzde sarayın gündemi ne ise, DİB’in gündemi de odur. Saray ne buyuruyorsa DİB onu uyguluyor. Bu utanç verici hizmetler karşılığında elbette mükafatını da alıyor. Yıllık bütçesini ortalama 7-8 ayda tüketen bu kuruma her zaman “ek bütçe” aktarılıyor. Dolar kuru 3 lira iken kurumun başındaki zatın “makam aracı”nın fiyatı 1 milyondu. Yani, rant-talan paylaşımından azımsanmayacak bir pay alıyor DİB’in kodamanları.

Koronavirüs salgınının yayılması, saray rejiminin bu kuruma atfettiği önemi daha da arttırdı. Halkın sağlığını hiçe sayan AKP-MHP koalisyonun izlediği politikanın faturası ağır oluyor, daha da ağırlaşacak. Kitlelerde birikecek tepkiyi hafifletme manevralarında DİB’e önemli görevler biçilmiş görünüyor. Koronanın umreciler aracılığıyla ülkeye taşınması, ardından ise Cuma namazını camilerde kıldırarak virüsün yayılmasına katkıda bulunması gibi ciddi “günahları” olsa da DİB Başkanı tüm pişkinliğiyle toplumun karşısına çıkıp vaazlar verebiliyor.

DİB’in virüse karşı etkili önlemi(!)

Korona virüsünün ülkeye taşınmasında olduğu gibi yayılmasında da uğursuz bir rol oynayan DİB, virüse karşı etkili mücadele yolunu da bularak herkesin derin bir nefes almasını sağladı.

Ramazan ayının başlaması vesilesiyle bir video yayınlayan DİB Başkanı Ali Erbaş, “Bir musibetle karşı karşıya kaldığımız bugünlerde, Ramazan-ı Şerif’i vesile edinerek içten ve samimi dualarımızla, insanlığın bir an önce bu musibetten kurtulması için yüce Mevla’ya niyazda bulunalım” ifadelerini kullandı. Oysa tüm dinlerin kutsal kabul ettiği mekanlar aylardır kapalı. Önce ayak direse de A. Erbaş camilerde namaz kılınmasına ara vermek zorunda kaldı. Zatı alileri de artık sarayda “VIP Cuma namazı” kıldırmakla iktifa ediyorlar.

Fail bulundu!

Virüs dünyaya yayılmışken, her gün binlerce kişi hayatını kaybederken tekrar sahneye çıkan Ali Erbaş “ikinci bomba”sını da patlattı. “Yeryüzünde meydana gelen her bir şeyin Allah’ın takdiri ile olduğunu” iddia eden A. Erbaş, koronanın dünyaya yayılmasından, yüzbinlerce insanının ölümünden sorumlu olan “faili” saptadığını ilan etti.

Ali Erbaş konuşmasında, “Ne yaptık da Rabbimiz insanlığa bu musibeti verdi, diyoruz. Rabbimiz, ayet-i kerimede ‘Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder’ buyuruyor. Bu açıdan yeryüzünde yaşayan tüm insanların, hem Müslümanların hem de gayrimüslimlerin kendisiyle yüzleşmesi gerekiyor. Kendimizi bir muhasebeye tabii tutmamız gerekiyor.” dedi.

Virüsün nereden, neden çıktığı, dünyaya nasıl yayıldığı ortada iken, öte yandan toplumlar bilim insanlarının geliştireceği aşıya, sağlık emekçilerinin tedavilerine umut bağlamışken DİB Başkanı’nın döktürdüğü bu inciler de neyin nesi?

Diyanet mi kirli siyaset mi?

Korona günlerinde A. Erbaş’ın bu akla ziyan açıklamaları DİB’in “ahretlik” işlerden çok, militan bir politik misyonla hareket ettiğini kanıtlıyor. Ancak bu utanç verici rolü oynarken bazı “mistik” laflar ederek güya politik hedeflerini örtüyor. Oysa “takke düşmüş kel görünmüş”tür. Bu açıklamalar tepeden tırnağa politiktir. Amacı da virüsle mücadelede rezaletten rezalete koşan AKP-MHP koalisyonunun suçlarını örtmek, tüm sorumluluğu “göklere” havale etmektir. Tabi “günahkar kullar”ın da “ne yaptık” diye kendilerine sormaları gerekiyor. Dinci-faşist rejim ise, A. Erbaş’a göre “sütten çıkmış ak kaşıktır.”

Din kisvesi altında çalışan bir kurumun bu derece militan-politik bir tutum alması, üstelik bunu kokuşmuş dinci-faşist rejimi paklamak için yapması, DİB’in yozlaşmanın dip çukuruna demir attığını gözler önüne seriyor.