Devrimci ve ilerici kamuoyuna zorunlu açıklama

Kendi üyeleriyle toplantı yapmayan ve 1 Mayıs sürecini tartışmayan, devrimci ve ilerici özneleri dışlayarak yol yürümeye çalışan siyasal anlayışlar, bugün sendikaların ve odaların başına çöreklenmiş bürokratik bir kastı oluşturmaktadır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 26 Nisan 2024
  • 22:10

Geçtiğimiz günlerde Ankara 1 Mayıs Tertip Komitesi’ni oluşturan KESK Şubeler Platformu, DİSK İç Anadolu Bölge Temsilciliği, Ankara Tabip Odası, TMMOB İKK ve Ankara Diş Hekimleri Odası tarafından Ankara Emek Demokrasi Grubu’nda “1 Mayıs çalışmalarına dair bilgilendirme” başlığı ile bir paylaşım yapıldı. Bu paylaşımda 1 Mayıs alanında konuşmacıların belirlendiği, 1 Mayıs mitinginin toplanma ve başlama saati ile birlikte CHP, Sol Parti, DEM Parti, EMEP, TKP, TİP, Halkevleri ve PSAKD'ın ziyaret edildiği bilgisi yer aldı. 

Uzun yıllardan beri Ankara’da 1 Mayıs ön süreçlerinde gerçekleştirilen toplantılarda, 1 Mayısların tarihsel ve sınıfsal özüne uygun olarak birleşik, kitlesel ve devrimci bir içerikte ve birlikte örgütlenmesini savunduk. Bu çabamız 1 Mayısları kendi tekelinde gören, devrimci ve ilerici özneleri yok sayan, 1 Mayıs'ı birlikte örgütlemek için toplantı çağrısı yaptığını iddia edip toplantı masasında karar almanın önünü tıkayan, “Önerileri aldık değerlendireceğiz” diyerek tek karar mekanizması olarak kendilerini gören, sendika ve meslek örgütlerinin yönetimlerine çöreklenmiş siyasal anlayışlar tarafından her seferinde görmezden gelindi.

Bu siyasal anlayışlar Ankara 1 Mayıs Tertip Komitesi'nde adı geçen sendika ve odaların yönetimlerinde bulunan EMEP, Sol Parti ve TKP'lilerdir. Söz konusu siyasal çevreler Ankara 1 Mayıslarında kendi denetimleri dışındaki direnişçi işçilere 1 Mayıs kürsüsünü kapatmış, devletin tüm dayatmalarına boyun eğerek yürüyüş olmadan 1 Mayıs mitingi gerçekleştirmek istemiş; 2022 1 Mayıs'ında direnişçi işçilere kürsünün açılmaması nedeniyle yaşanan kürsü protestosundan ders çıkararak 2023 1 Mayıs'ında polise içeri ses sistemlerinin alınmaması talimatı vermiş, arama noktalarında flama, pankart, ve pankart sopası nedeni ile yaşanan tartışmalarda devrimci ve ilerici kurumları yalnız bırakmışlardır. 

2023 1 Mayıs'ı ön sürecinde daha önceki yıllarda yaşanan tartışmalardan dolayı toplantı yapmayarak 1 Mayıs'a günler kala adına “bilgilendirme toplantısı” dedikleri ucube bir yaklaşımla devrimci ve ilerici özneleri görmezden gelip, yok sayarak hareket etmişlerdir. Tüm her şey karara bağlanıp valilik ile pazarlık sonuçlandıktan sonra “bilgilendirme” için sözde toplantı çağrısı yapmışlardır. 

Bu anlayış bu yıl ise belli kurumları ziyaret ettiğini ve 1 Mayıs hazırlıklarını tamamlandığını ilân etmektedir. Demokrasi lafını ağızlarından düşürmeyenlerin izledikleri pratik, demokrasi dedikleri şeyin laftan öte bir anlam taşımadığını göstermektedir. Ankara 1 Mayıs Platformu'nun yaptığı 2024 Ankara 1 Mayıs'ını “tarihsel ve sınıfsal özüne uygun, birleşik, kitlesel, devrimci” bir tarzda örgütleme çağrısını görmezden gelenler, toplantı çağrısı yapmayıp, devrimci-ilerici öznelerin büyük bir kısmını sürecin dışında bırakarak, kendilerince görmezden gelemeyecekleri “büyük” partiler ve kurumları ziyaret ederek günü kurtarmaya çalışmaktadır.

Sendika ve odaların başında bulunan bu siyasal anlayışlar, devrimci ve ilerici özneleri sürecin dışında bırakma çabalarının yanı sıra; CHP gibi bir düzen partisini, işçi sınıfının kanı ve canı pahasına kazandığı bir mücadele günü olan 1 Mayıs'ın örgütlenme sürecinde ziyaret etme aymazlığında bulunmuşlardır. Her şey bir yana, 1 Mayıs'ın ön günlerinde hakları için iş bırakma eylemi yapan Altındağ Belediyesi işçilerinin direnişini kırmak için çöp kamyonu gönderen CHP'li Büyükşehir ve Keçiören belediye başkanlarının tutumu orta yerde duruyorken bunu yapmışlardır. Sözde işçi sınıfı siyasetini yürütenler, iki sınıfın karşı karşıya geleceği 1 Mayıs'ın ön günlerinde bir sermaye partisini ziyaret ederek sınıfsal olarak nerede durduklarını açık bir şekilde göstermişlerdir. 

Kendi üyeleriyle toplantı yapmayan ve 1 Mayıs sürecini tartışmayan, devrimci ve ilerici özneleri dışlayarak yol yürümeye çalışan bu siyasal anlayışlar bugün sendikaların ve odaların başına çöreklenmiş bürokratik bir kastı oluşturmaktadır. Bu kast her şeyi kendi tekelinde görmekte, denetimi dışında kalan her gelişmeye sessiz kalmaktadır.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak geçmişten bugüne 1 Mayıs ön sürecinin ve miting gününün tüm sendikalarla, meslek örgütleriyle, ilerici ve devrimci kurumlarla birlikte örgütlenmesini, kararların kurulan toplantı masalarında alınarak hayata geçirilmesini savunduk. Devrimci ve ilerici özneleri görmezden gelip tek karar mercii olarak kendini gören anlayışların karşısında durduk ve durmaya devam edeceğiz. Yaklaşımımız ve tutumumuzdan rahatsız olan anlayışların gelinen yerde aldıkları tutum çok açık ve nettir. Onlar sürecin birlikte örgütlenmesini değil ayrıştıran, devrimci kurumları kriminalize eden bir tutumu temsil etmektedir. 

1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Kan ve can bedeli kazanılmış, uğruna bedeller ödenmiştir. İşçi sınıfının iktidarını hedefleyen komünistler, çifte sömürüye, tacize, tecavüze karşı mücadele eden kadınlar, geleceksizliğe mahkum edilen gençler, baskı, katliam ve asimilasyonla yok edilmeye çalışılan mazlum halklar; işçiler, emekçiler yani ezilen, yok sayılan milyonlar 1 Mayıs'ın özneleridir. 

Unutulmasın ki sendikalar işçi sınıfının öz örgütlülükleridir. Söz, yetki ve karar işçilerin olmalıdır. Ne var ki bugün sendika ve odalarda yönetim koltuklarını tutan bürokratlar işçi sınıfı ve emekçileri nesne olarak görmekte ve karar süreçlerinin dışında bırakmaktadır. 

Düzen partilerinden medet uman bu anlayış sınıf mücadelesine tahrip edici zararlar vermekte, onu düzenin icazet sınırlarına hapsetmeye çalışmaktadır.

İşçi sınıfı ve emekçilere yönelik saldırıların yoğunlaşarak arttığı bir süreçte karşılayacağımız 1 Mayıs'ın bileşeni olan tüm kurumların, bu düzen içi ve uzlaşmacı anlayışın karşısında durması ve mahkum etmesi devrimci bir sorumluluktur. 

Unutmasınlar ki, o başına çöreklendikleri sendika ve meslek örgütlerinin gerçek sahibi işçi sınıfı ve emekçilerdir. Bugün oturdukları koltukları işçi sınıfının bilinç ve örgütlülülük düzeyindeki zayıflığın yarattığı boşluk nedeniyle kolayından işgal etmektedirler. İşçi sınıfını güçten düşürerek çetin mücadeleler ile yaratılmış mevzileri işgal edenler, yaptıklarının hesabını işçi sınıfına mutlaka vereceklerdir.

Ankara BDSP