Dargeçit JİTEM Davası'nda katillere beraat

Dargeçit JİTEM Davası'nda, gözaltına alınan 3'ü çocuk 7 sivilin katledilmesine ilişkin 18 katil hakkında "delil bulunamadığı" gerekçesiyle beraat kararı verildi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 04 Temmuz 2022
  • 15:15

Mardin Dargeçit Davası’nda katillere beraat verildi ve Cumartesi Anneleri karara tepki gösterdi.

Mardin’in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ile 8 Mart 1996 tarihleri arasında 3’ü çocuk 7 sivil ile birlikte Uzman Çavuş Bilal Batır'ın kaybedilmesinde ilişkin dava da karar açıklandı. Katliamdan kaynaklı 18 sanık hakkında açılan davanın 26. duruşması Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yargılanan 18 kişi arasında dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in de yer alıyordu.

Cinayetten sorumlu olanlar hakkında mahkeme heyeti, cinayetlerle bağlantı kurulacak, kesin delile ulaşılamadığı gerekçesiyle sanıkların beraatlarına karar verdi. 

Cumartesi Anneleri beraate tepki gösterdi

Cumartesi Anneleri katilleri beraatinden sonra karara tepkisini yazılı bir açıklama yaparak ifade etti. Kararın belirtildiği açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“O zaman söyleyin bize: ailelerinin kendi elleriyle ölüm kuyularından işkence izleriyle dolu kemiklerini çıkardığı bu insanlara ne oldu?
 
O zaman söyleyin bize: yargılanan sanıklar suçsuzsa, 12 yaşındaki Davut Altunkaynak’a askeri taburda kendisi de gözaltında tutulan annesinin gözleri önünde kim işkence yaptı? Oyun çağındaki Davut’u kim infaz edip ölüm kuyusuna attı? Bu talimatları kim verdi?
 
O zaman söyleyin bize: yargılanan sanıklar suçsuzsa, 13 yaşındaki  Seyhan Doğan’a askeri taburda kendisi de gözaltında tutulan 11 yaşındaki kardeşinin gözleri önünde kim işkence yaptı?  Oyun çağındaki Seyhan’ı kim infaz edip ölüm kuyusuna attı?  Bu talimatları kim verdi?
 
Mahkemenin bu hukuk dışı kararını tanımıyoruz. Yargı sisteminin evlatlarımızı kaybedenleri aklama aracına dönüştürülmesine karşı haykırmaya devam edeceğiz: gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bu suçu işleyenler kadar, suçun üstünü örtenler, cezasız bırakanlar da insanlığın vicdanında suçludur. Hukuku ve temel insan haklarını tanımayan, adaleti imkansızlaştıran yargı sistemini yaratanlar da suçludur.”