Çürüyen düzen emekçilere umut olamaz!

Bilinen ve somut olan gerçek şudur ki; ne seçim, ne meclis, ne de düzenin başka bir aygıtı hiçbir zaman işçi ve emekçilere umut olmamış ve olmayacaktır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 27 Ocak 2014
  • 09:49

Haziran Direnişi’yle temelleri sarsılan sermaye iktidarı son bir aydır ortalığa saçılan pislikleriyle iyice kokuşmuş ve çürümüş olduğunu gözler önüne serdi. Yolsuzluğun, rüşvetin, yağmanın ve talanın bir devlet geleneği haline geldiği sermaye devletinde, bugüne kadar yolsuzlukla anılmayan bir sermaye iktidarı neredeyse yoktur. İhaleye fesat karıştırmalar, özelleştirme adı altında kamu kurumlarını sermaye çevrelerine peşkeş çekmeler, kayıp trilyon davaları, iktidara gelince multi milyoner olan bakanlar ve vekiller, başbakanlar hatta onların çocukları, kardeşleri, bacanakları artık bu ülke işçi ve emekçilerinin sıkça duyduğu şeylerdir.

Bu doğrultuda bakınca bugün sermayenin mevcut iktidarı olan AKP hükümetinde ortalığa saçılan pisliklerin özellikle ayakkabı kutuları hiç de şaşırtıcı değildir. Doğallığında sermayenin asalaklık ve aşağılık bir sömürü sistemi üzerine kurulduğu, sermaye iktidarının bütün pisliklerinin ortalığa saçıldığı böylesi bir dönemde elbette ki Türkiyeli işçi, emekçiler de olup biten bütün bu olaylara sessiz kalmıyor belli eylemler örgütlemeye, tepkisini göstermeye çalışıyor. Bütün bunların yanında asıl önemli olan ve sürekli üzerinde döne döne durmamız gereken nokta ise bütün çürümüşlüğüne rağmen sermayenin, işçi sınıfına ve emekçilere saldırmaktan asla vazgeçmiyor olmasıdır. Bunu en somutundan işçi sınıfının uzun yıllar mücadelesinin sonucu kazandığı kıdem tazminatı hakkının gasp edilmeye çalışılması, işçi sınıfına açlık sınırından kat be kat aşağıda olan bir asgari ücret dayatması, sınıfın bütün örgütlenme isteğine pervasızca saldırması, bunun için bir çırpıda yasalar çıkarması saldırının en somut ve bilindik göstergeleridir.

Şunu da unutmamak gerekir ki; burjuvazinin iktidarı yerle bir edilmeksizin saldırıların ne sonu gelecektir ne de işçi ve emekçilerin üzerindeki baskı ve sömürü çarkı kırılacaktır.

 

Düzenin seçim oyunu

Pisliğin ortalığa saçıldığı bir süreçte yine ve yeniden sermayenin işçi, emekçileri kandırmada kullandığı en önemli araç olan seçimlerle tekrar yüz yüzeyiz. Şunu en basitinden biliyoruz ki burjuvazi sıkıştığı her durumda çözüm olarak işçi ve emekçilere “demokrasiyi” ve sandığı göstermektedir, göstermeye de devam edecektir.

En somut örneği; Haziran Direnişi’nde yaşanmış ve hiç şaşırtıcı olmayan bir şekilde ülkenin “iktidar-muhalefet”, “sağda-solda” bütün sermaye partileri, hatta “ülkemiz reformistleri” işçi ve emekçileri sandıkta hesaplaşmaya ve yeniden sınıfı, emekçileri burjuvazinin ahırına güvenmeye, düzenin bekasına zarar getirmemeye davet etmişlerdir.

Bu durumu görmeyen, görmek istemeyen gözler muhtemelen “kör” ya da “kör” olmayı tercih edenlerdir. Bilinen ve somut olan gerçek şudur ki; ne seçim, ne meclis, ne de düzenin başka bir aygıtı hiçbir zaman işçi ve emekçilere umut olmamış ve olmayacaktır.

Umudu, çözümü burada bu şekilde gören herkes ne yazık ki burjuvazinin yazdığı tarihin içinde sürekli kendini tekrar edip bir süre sonra yok oluşa doğru gitmekten kendini kurtaramayacaktır.

 

Umut sosyalizmde!

Tarihi boyunca insanlığa, doğaya, dünyaya acımasızca saldıran, aç gözlülüğü bir türlü bitmeyen, yağma, talan, sömürü ve rantın yaşama sebebi olan kapitalist sistemin çürümüşlüğü ve kokuşmuşluğu her zamankinden daha açık bir şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır. Ardı arkası kesilmeyen ekonomik krizler, emperyalist güçlerin savaş çığırtkanlıkları, saldırganlıkları ve sömürünün kat be kat arttırılması bunun açık göstergeleridir. Bütün çürümüşlüğün ortasında elbette ki insanlık yeni bir dünya isteğini her zamankinden daha yoğun bir şekilde göstermeye çabalamaktadır.

Somut durumda Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, Asya’dan Afrika’ya halk hareketleri ve en önemlisi yeniden ve daha güçlü bir şekilde mayalanmaya başlayan sınıf hareketleri bunun göstergeleridir.

Yaşlı dünyamız bir proleter devrime hasret ve gebedir. Böylesi bir süreçte yolumuz buzu kırıp yolu açan Bolşevikler’in ve şanlı Ekim Devrimi’nin yolu olmalıdır. İnsanlığın tek umudu kapitalizmi parçalayıp işçi sınıfının sosyalist devrimini zafere ulaştırmak ve işçilerin, emekçilerin sınıfsız sömürüsüz dünyasını kurmaktır. Umut devrim ve sosyalizmdedir.

A. Zeybek