Çürümüş saray rejimi her taraftan dökülüyor

Yağma düzeni öyle yayılmış ki, her tarafı kaplamış; Devlet bütçesi, yerel yönetimlerin kaynakları, kapitalistlerden alınan ihale komisyonları-haraçlar, deprem vergisi paraları, faturalarla halkın soyulmasından elde edilen servetler…

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 30 Ocak 2020
  • 20:04

Elazığ depremiyle başlayan yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, usulsüzlük, adam kayırmacılık tartışmaları pek çok çirkefin ortalığa saçılmasına vesile oldu. Deprem gerekçe gösterilerek vergi adı altında toplanan on milyarlarca doların çarçur edilmesi, Kızılay kasalarına dolan paraların tarikatlara aktarılması, saray valilerinin kurduğu yağma düzeni, AKP’li belediyelerin kaynakları yandaşlara transferi, saraya kapılanan beslemelere verilen yüksek çifte-maaşlar…

Liste uzayıp gidiyor. Açığa çıkanlar devede kulak olsa da peş peşe ortalığa saçılan bu kepazelikler, dinci-faşist rejimin iliklerine kadar çürümüş-kokuşmuş olduğunu dünya aleme gösterdi. Yağma düzeni öyle yayılmış ki, her tarafı kaplamış; Devlet bütçesi, yerel yönetimlerin kaynakları, kapitalistlerden alınan ihale komisyonları-haraçlar, deprem vergisi paraları, faturalarla halkın soyulmasından elde edilen servetler…

Görüldüğü üzere ortada paylaşılan, yağmalanan devasa bir servet var. Bu servetin yaratılmasında ne AKP şeflerinin ne valilerinin ne belediye başkanlarının ne tarikat şeyhlerinin ne Kızılay’ı rant çarkının aparatı haline getirenlerin zerre kadar emeği var. Zenginliği işçi sınıfı ve emekçiler üretiyor, dinci-asalak takımı ise yağmalıyor.

Sömürü, yağma, gasp, servet-sefalet kutuplaşması gibi ucubeler kapitalizmin olmazsa olmazlarıdır. Yani her ucubelik şu veya bu şekilde kapitalist çarkla bağlantılıdır. Buna rağmen dinci-faşist AKP-MHP koalisyonunun kurduğu yağma düzeni, emsallerini fersah fersah geride bırakıyor. Kendilerini “yerli, milli, Müslüman” gibi sıfatlarla anan yağmacı zevat, “değerlerimiz” üzerine cafcaflı lafalar etmekten de geri durmuyor.

Kurulan tam bir yağma-talan çarkıdır. Bu çark ne yasalara tabidir ne denetime açıktır ne çevirdiği kirli dolapların hesabını verme derdi taşıyor. Dinci-gericiliğin, şoven-ırkçılığın iktidarı sermaye sınıfına hizmet ederken, sömürüden azami pay almak için bu yağma düzenini kurmuştur. Vurgulamak gerekiyor ki, bu yağma çarkı işçi sınıfı ve emekçilerin sefaleti pahasına dönüyor. Bu çarkı kırmak da işçilerin-emekçilerin mücadelesiyle mümkün olacaktır.