Cumartesi Anneleri bugün 608. haftasına giren eylemlerinde Kasım 1980'de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in akıbetini sordu. Saat 12.00'de Galatasaray Meydanı'nda başlayan eylemde kayıp yakınları konuştu.
12 Eylül döneminde kaybedilen Cemil Kırbayır'ın abisi Mikail Kırbayır 36 yıldır kayıpların bulunması, katillerin cezalandırılması talebini yükselttiklerini, 21 yıldır da Galatasaray Meydanı'nda olduklarını söyledi. Gözaltında kaybedilenleri anan Kırbayır, “Onların suçu bizlere iyiyi, doğruyu, güzel olanı yaşatmak için yola çıkmışlardı ama yolları kesildi. Onlar sizin için seve seve ölümü kucakladılar. Devletin kolluk güçleri tarafından katledildiler” dedi. Kırbayır konuşmasını Elmas Ana'nın oğlu Hayrettin'in kemiklerine kavuşmasını isteyerek sonlandırdı.
“Tuğlayı çekin”
Kırbayır'dan sonra 1981 yılında gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan'ın kardeşi Ahmet Cihan konuştu. “Galatasaray oturmaları bu ülkenin ciddi bir ayıbıdır. Devleti yönetenler bu ayıptan kurtulamazlar” diyen Cihan, kayıpların yerinin açıklanmasını istedi.
Hayrettin Eren'in annesi Elmas Eren de Mehmet Ağar'ın “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” sözlerine değinerek “Çek bu tuğlayı artık. Çocuklarımız bulunsun” dedi. Tüm kayıpların akıbetinin açıklanmasını isteyen Elmas Ana “Yıkılmayacağız. Son nefesime kadar buradayım” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Katledilenler bize büyük bir miras bıraktı”
Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren de 12 Eylül koşullarında kayıp yakınlarının mücadelesine dair şunları söyledi: “Askeri diktatörlük döneminde, o faşizm koşullarında, Kenan Evren'e büyük bir halk desteği de vardı, büyük bir kasvet ve karanlık vardı. Ama bir grup kadın bir mücadele başlattı.” Kayıplara değinen Eren, “Yazılacaksa bu ülkede demokrasi mücadelesi tarihi, bu kadınlar çok önemli, onlara çok şey borçluyuz” dedi. 12 Eylül kayıpları, idamlar, ölüm orucu şehitleri ve sokakta kurşunlananları anan Eren “O insanlar bize büyük bir politik miras bıraktı” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Faşizmin göbeğindeyiz, vazgeçmeyeceğiz”
Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren de kayıplar mücadelesine değinerek, yakınlarını bulamadan yaşamını yitiren Cumartesi Anneleri'ni andı. Mehmet Ağar'ın “Solcular eline bıçak bile almamış insanlardı” lafına değinen Eren, “Haksızlık ettiysen haklarını geri ver” dedi. Eren konuşmasının devamında “36 yıl kemiklerimizi istedik. Bugün ülkede o kadar çok şey oluyor ki ben bunların yanında abimin kemiklerini istemeye utanıyorum” diyerek, katliamlara dikkat çekti. Eren konuşmasını şunları söyleyerek sonlandırdı: “Artarak giden faşizmin tam da göbeğindeyiz. Biz vazgeçmeyeceğiz. Faillerinden hesap sormaya devam edeceğiz.”
“İktidar geçmiş suçları devraldı, yenilerini işliyor”
Kayıp yakınlarının konuşmalarından sonra basın açıklaması Ümit Tekay Dişli tarafından okundu. Açıklamada geçmişteki hukuksuzluklara değinilerek şunlar söylendi: “14 yıldır Türkiye’ye hükmedenler bu hak ihlalleri geleneğinin devamcısı olmakta ısrarını sürdürüyor. Yönetenler, bir yandan, işlenen ağır insanlık suçlarını zamanaşımıyla cezasız bırakırken diğer yandan, kentleri bombalayıp insansızlaştırarak, halkın haber alma özgürlüğünü engelleyerek, hak ve özgürlükler için mücadele eden kurumları OHAL bahanesiyle kapatarak, seçilmişleri tutuklayarak yeni suçlar ve hukuksuzluklar üretiyor.”
Kayıtlara rağmen gözaltı inkar edildi
Açıklamada Hayrettin Eren'in gözaltında kaybedilmesi ise şu ifadelerle anlatıldı: “26 yaşındaki Hayrettin Eren 12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından, 21 Kasım 1980 tarihinde babasına ait otomobille yola çıktı. Saraçhane Haşim İşcan Geçidi’ne geldiğinde arkadaşı ile birlikte gözaltına alınarak Karagümrük Karakolu’na götürüldü.
Olaydan haberdar olan Elmas Eren, Karagümrük Karakolu’na gitti. Gözaltı kayıt defterinde oğlunun adını gördü. Karakoldakiler Hayrettin'i aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe'deki Siyasi Şube'ye gönderdiklerini söylediler.
Anne Elmas Eren Gayrettepe’ye koştu. Hayrettin’in gözaltına alınırken kullandığı babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobil Siyasi Şube’nin bahçesindeydi ama ona 'Gözaltında böyle biri yok' denildi.
Oysa Hayrettin Eren, Siyasi Şube’nin alt katındaki hücredeydi. Başında Fikret Işınkaralar'ın olduğu işkence timine ifade vermeyi reddediyor, sorulan soruları cevaplamıyordu. Annesi şubenin kapısında beklerken o içeride yoğun işkence görüyordu.”
Hala askerlik kağıdı gönderiliyor
Açıklamanın devamında yargının Hayrettin Eren'in gözaltında kaybedilmesine ve katillerinin korunmasına verdiği destek şu sözlerle anlatıldı: “Aynı operasyonda gözaltına alınan kişiler mahkemeye çıkarıldıklarında yanlarında Hayrettin yoktu.'Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı.' diyerek ifade verdiler. Suç duyurusunda bulundular ama mahkeme gereğini yapmadı. Eren Ailesi Hayrettin ile birlikte gözaltına alınan ve şubede birlikte sorgulanan tanıklarla birlikte suç duyurusunda bulundu. Etkin bir soruşturma yürütülmedi.
Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, tüm resmi makamlara başvuran aile 'Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır. Hâlâ aranıyor' cevabı ile karşılaştı. Hayrettin’in akıbetini açığa çıkarma görevini yerine getirmeyen devlet, Eren Ailesi'nin evine Hayrettin için seçmen kağıdı, askerlik celbi göndermeye devam etti.
Eren Ailesi'nin ve İHD'nin sürdürdüğü hukuk mücadelesine rağmen 36 yıldır hukuk işletilmedi; 'takipsizlik' ve 'zamanaşımı' kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde kapatılmak istenen dosya 2014 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.”
Açıklama gözaltında kaybedilenlerin akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması istenerek sonlandırıldı. Cizre ve Yüksekova'daki kayıp yakınlarının haftalardır eylem yapamadığına dikkat çekilerek, Tahir Elçi'nin katledilmesinin üzerinden 51 hafta geçtiği hatırlatıldı. Polis bu haftaki eylemi de demir bariyerlerle çevirerek alana girenlere üst araması yaptı.
Kızıl Bayrak / İstanbul