Cumartesi Anneleri: Devleti yönetenler sahiplendikçe 12 Eylül sürecek

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 546. haftasında 12 Eylül askeri faşist cuntası tarafından gözaltında kaybedilenleri andı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Eylül 2015
  • 11:26

Gözaltında kayıplar için her Cumartesi Galatasaray Meydanı’nda eylemlerine devam eden Cumartesi Anneleri, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 35. yılında cunta tarafından gözaltına alınarak kaybedilenleri andı.

Saat 12.00’de başlayan eylemde ilk sözü 12 Eylül’de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır aldı. “Bugün 12 Eylül, ülkenin karanlığa evrildiği gün” sözleriyle konuşmasına başlayan Kırbayır, 12 Eylül’de darbeci generallerin demokrasiyi yok ettiğini ifade etti. Kardeşi Cemil Kırbayır’ın da darbenin ilk günlerinde gözaltına alınarak 8 Ekim 1980’de katledildiğini belirtti. Kırbayır, aradan geçen 35 yıla karşın aynı zihniyetin ve katliamların sürdüğünü söyleyerek kirli savaşa son verilmesini istedi.

“12 Eylül’ü aratmayacak vahşet dolu günleri tekrar yaşıyoruz”

Ardından 12 Eylül’de katledilen Muzaffer Yedigöl’ün kardeşi Nurettin Yedigöl söz aldı. “12 Eylül bizim için tarifsiz bir acıdır” diyen Yedigöl, abisinin katledildiğini ve birçok insanın yakınlarını yitirdiğini ifade etti. “12 Eylül’ü aratmayacak vahşet dolu günleri tekrar yaşıyoruz” diyen Yedigöl, kayıplarının acılarını bugün Kürdistan’da yaşanan katliamlar nedeniyle bir tarafa bıraktıklarını ifade etti. Yedigöl, kirli savaşa ve ölümlere son verilmesi çağrısıyla konuşmasını sonlandırdı.

“12 Eylül acı demek, kan demek, idam demek”

12 Eylül kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren de “12 Eylül acı demek, kan demek, idam demek, işkence-işkenceyle katledilmek demek” sözleriyle konuşmasına başladı. 12 Eylül’ün bütün kurum ve kuruluşlarıyla aradan geçen 35 yıla rağmen hala devam ettiğini ifade etti. Eren, kendilerinin Kenan Evren ve Mehmet Ağar’ın katliamlarını yıllardır teşhir ettiklerini belirterek “Ancak o kadar çok Kenan Evren, Mehmet Ağar var ki…” sözleriyle katliamcı zihniyetin devam ettiğinin altını çizdi. “Yetkililere değil duyarlı insanlara sesleniyorum” diyen Eren, el ele verip daha güçlü ses çıkartılması gerektiğini ve haklar için mücadele etmek gerektiğini vurguladı.

Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren ise “12 Eylül sokağa çıkma yasağıyla geldi. Bugün de sokağa çıkma yasağı var” diyerek Kürdistan’da estirilen devlet terörünü teşhir etti. Kirli savaşın ve katliamların son bulmasını isteyen Eren, “Edi bese! Yeter, yeter, yeter!” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

“Devleti yönetenler 12 Eylül’ün mirasını sahiplendikçe 12 Eylül yaşayacak”

Bu haftaki basın açıklamasını ise Ümit Tekay Dişli okudu. “Devleti yönetenler 12 Eylül’ün mirasını sahiplendikçe 12 Eylül yaşayacak” sözleriyle açıklamaya başlayan Dişli, “546. buluşmamızı, 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen Cemil Kırbayır, Hüseyin Morsümbül, Hayrettin Eren, Mahmut Kaya, Nurettin Yedigöl, Nurettin Öztürk, Zeki Altunbaş, Veysel Güney, Süleyman Cihan, Maksut Tepeli’yi anmak, onları toplumun belleğinde yaşatmak için gerçekleştiriyoruz” dedi.

12 Eylül’de kaybedilenlerin ailelerinin 35 yıldır mücadele ettiklerini belirten Dişli, Türkiye’nin bugüne dek darbe düzeniyle hesaplaşmadığını ifade ederek “Aksine baskı ve zorbalık üzerine inşa edilmiş darbe rejimi süreğenleştirildi” dedi.

Dişli, 12 Eylül zihniyetinin tasfiyesi bir yana, bugün bu zihniyeti de aşan bir boyutta katliam ve saldırıların sürdüğüne dikkat çekerek 8 gündür Cizre’de estirilen devlet terörünü ve katliamlarını teşhir etti.

Dişli son olarak 12 Eylül’de katliamlar gerçekleştirenlerin hesap vermesi ve hükümetin 12 Eylül zihniyetini terk etmesi çağrısıyla açıklamayı sonlandırdı.

Kızıl Bayrak / İstanbul