Cumartesi Anneleri 658. haftasına giren eylemlerinde, 1995 yılında Mardin Dargeçit’te kaybedilenleri anarak katillerin cezalandırılmasını istedi. Saat 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda başlayan eylemde ilk olarak kayıp yakınlarının avukatı, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu konuştu. “Ölüm kuyularından Cizre’deki ölüm bodrumlarına geldiğimiz günlerdeyiz” diyen Tanrıkulu, gözaltında kayıp davalarının dosyalarının başka illere gönderildiğini ve katillerin beraatle ödüllendirildiğini söyledi.
“Hükümetler değişti, adaletsizlik ve zulüm değişmedi”
1995 yılında gözaltına kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, oğlunun kayıplardan düşürülerek “gaiplik” kararı verilmesine tepki gösterdi. “Adaletiniz olmadığını zaten biliyoruz” diyen Yıldız “Hükümetler değişti ama zulümler, adaletsizlikler bizim için değişmedi” dedi. Yıldız konuşmasını “Ben devletten davacıyım. Diğer aileler gibi gözüm açık gitmek istemiyorum” diyerek sonlandırdı.
Eylemde İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi’nin, Dargeçit davasına ilişkin bilgiler verilen mektubu da okundu.
Mektubun ardından İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını Maside Ocak okudu.
“658 haftadır gözaltında kaybetme suçunun cezasız bırakılmasına itiraz ediyoruz” denilen açıklamanın devamında, 22 yıl önce Dargeçit’te yaşanan olay şu ifadelerle anlatıldı:
“29 Ekim 1995 tarihinde Mardin/Dargeçit’te ağır silahlı askerler yaptıkları ev baskınlarında üçü çocuk, ikisi lise öğrencisi 7 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 57 yaşındaki Süleyman Seyhan Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü.
Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan Davut’un annesi Hayat Altunkaynak, Süleyman Seyhan’ın kızı Fehime ve Seyhan’ın 11 yaşındaki kardeşi Hazni, 3 gün boyunca ağır işkence gördükten sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlar gözaltında tutulan yakınlarının ağır işkence gördüklerini açıkladı.
Gözaltında tutulanları arayan ailelerinin yaptıkları tüm başvurular sonuçsuz kaldı.”
Cesetleri gösteren uzman çavuş da kaybedildi
Ailelerin başvurularına “Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler” cevabı verildiği belirtilerek suç duyurularının soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandığı aktarılan açıklamada, 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulunduğu, kuyuyu gösteren uzman çavuş Bilal Batırır'ın da Dargeçit Jandarma Taburu’nda kaybedildiği anlatıldı.
İHD’nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve çabaları sonucu Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmayı yeniden başlattığı Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü ortaya çıktı. Kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldığı anlatıldı.
“Cezasızlık politikası son bulsun”
Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, “birden fazla kişiyi taammüden öldürme” suçlamasıyla açılan davanın ise hem Adıyaman’a taşınarak hem de Kızıltepe JİTEM davasıyla birleştirilerek oyalama süreci işletildiği ifade edildi. Açıklama bu cezasızlık politikasının son bulması ve adalet talebiyle sona erdi.
Açıklamanın okunmasının ardından Cizre ve Yüksekova’daki kayıp yakınlarının hâlâ bir araya gelemediğine dikkat çekilerek, kayıp yakınlarının avukatı Tahir Elçi’nin katledilmesinin 99. haftasında olunduğu hatırlatıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul