ÇHD'den 16 Mart anması

ÇHD'liler, saat:13.30'da katliamın gerçekleştirildiği İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önüne yürüdüler.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Mart 2014
  • 16:49

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi 16 Mart katliamlarının yıldönümünde Beyazıt Katliamı'nın gerçekleştiği yerde yaptığı basın açıklamasıyla katledilenleri andı.

“16 Mart'tan Reyhanlı'ya, Halepçe'den Roboski'ye sorumlusu devlettir!” ozaliti açan ÇHD'liler, saat:13.30'da katliamın gerçekleştirildiği İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önüne yürüdüler.

Burada yapılan basın açıklamasını Av. Serhan Arıkanoğlu okudu.


Cezasızlık devlet geleneği olarak sürüyor

16 Mart 1978'de gerçekleştirilen katliamda 7 üniversite öğrencisinin katledildiğinin belirtildiği açıklamada, katliamın kayıtlara faili meçhul olarak geçirilerek yapılan yargılamada bir devlet geleneği olarak cezasızlık uygulamasının sürdürüldüğü ifade edildi. Polisin hiç eksik olmadığı Beyazıt Meydanı'nda katliamın gerçekleştiği tarihte sadece 9 polisin olmasının katliamda devlet elinin olduğunu gösterdiği ifade edildi. Reşat Altay hakkında 1982'de açılan göstermelik davanın zamanaşımı bahnesiyle cezasızlıkla sonuçlandırıldığı belirtildi. Altay'ın daha sonra Hrant Dink'in katledildiği tarihte Trabzon İl Emniyet Müdürü olduğu belirtilerek işkenceci ve katliamcı kimliği teşhir edildi.


TNT kalıpları 3. Kolordu'ya ait!

Açıklamanın devamında katliamda kullanılan TNT kalıplarının İstanbul 3. Kolordu Komutanlığı'na ait olduğu ve bunların Yüzbaşı Mehmet Ali Çeviker denetiminde Abdullah Çatlı'ya transfer edildiğinin gün yüzüne çıktığı ifade edildi. Çeviker'in aynı bombaları Maraş Katliamı öncesinde Maraş'a sokarken yakalandığı da belirtildi.

Devletin katliamcı geleneğinin devam ettiği ifade edilirken şunlar söylendi:. “Devletin katliamcı zihniyetinin sürekliliği üzerine söz söylemek dahi yersizdir. Zira sadece Gezi direnişi döneminde katledilen 8 genç hatırlandığında, halkın hala devlet terörü tehdidi altında olduğunu söylemek mümkündür. Başbakan'ın Berkin'in ölümü sonrası sürdürdüğü pratik, bu zihniyetin en çarpıcı örneğidir. 15 yaşında bir çocuğun ölümü üzerine ilk açıklamasında borsaya işaret eden Başbakan, daha sonra işi miting alanında Berkin'i terörist ilan etmeye kadar vardırmış, Berkin'in ailesini şuursuzca alanı doldurmuş kitleye yuhalatarak açık bir insanlık suçu işlemiştir.”


Açıklamanın devamında Halepçe'de katledilen Kürtler de anılarak devletin katliam ve cezasızlık uygulamaları karşısında adalet mücadelesi ve hesap sorma bilincinin zamanaşımına uğramayacağı belirtilerek açıklama sonlandırıldı.

Açıklamanın ardından fakülte önüne karanfiller bırakılarak eylem sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul