Deprem olağan bir doğa olayı ve henüz önlenemiyor. Ama depremin yol açtığı hasarlar minimuma indirilebiliyor. Depremden zarar görenlerin ihtiyaçlarını karşılamak ise mümkün.
Hal böyleyken Elazığ depremi ve sonrasında yaşananlar, sermaye iktidarının tüm bu konularda adeta hiç bir şey yamadığını gözler önüne serdi. Depremi yaşayan ve etkilenen insanların basına yansıyan görüntü ve konuşmaları bu gerçeği bir kez daha gündeme getirdi.
Bir depremzedenin ANKA Haber Ajansı'na verdiği röportaj, sermaye devletinin deprem ve ortaya çıkan yıkım karşısında kayıtsız kaldığı gerçeğine bir kez daha ayna tuttu:
“Deprem beni yıpratmadı, burada duruşum beni yıprattı. Depremde korktum ama burada daha fazla afet yaşıyoruz. Biz burada tir tir titriyoruz. Epilepsi hastasıyım, ilacımı bile alamadım evden. Kimse gelip demiyor burada ne yiyip içiyorum. Ben de mi dileneyim? Kime gideyim? Hangi başbakana gideyim? Gittim orada istedim. Bana bir şey vermiyorlar.
“Yok ne battaniye verdiler, ne de dağıtıldı. O çadırlarda çifter çifter var. Bakın burada ateşi yaktık. Yardım diyorum, git ablacğım geleceğiz. AFAD gelmiş ne yapıyor bana? Kızılay gelmiş ne yapıyor bana? Oy zamanı geldiğinde hepsi şu bu. Sıra bize geldiğinde yok. Niye yok. Niye yok ha…”