Türkiye genelinde 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) yüzde 54,7 ile kazandığı Diyarbakır merkez Kayapınar Belediyesi’ne 8 Aralık 2016’da kayyım atandı. İçişleri Bakanlığı, kayyım atanan belediyelerde “artan şikâyetleri incelemek” üzere görevlendirdiği müfettişlerin hazırladığı rapor üzerine kayyım Mustafa Kılıç yolsuzluk yaptığı iddiasıyla görevinden alınarak yerine İlçe Kaymakamlığına atanan Ozan Balcı getirildi. Kayyım olarak atandığı belediye bünyesindeki halk evlerini Kuran kursuna dönüştüren, parkları cüzi miktar karşılığında cemaatlere tahsis eden, ilçedeki camilerin temizliği ile iftar çadırları için yüz binlerce TL para harcayan kayyım, gözünü DBP’li belediye döneminde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şubesi bünyesindeki cemevine yardım ve destek için 2015-2016 yıllarında verilen toplam 7 bin TL’lik bağışa dikti.
İcra takibi çıkardı
Mezopotamya Ajansı’ndan Deniz Tekin ve Lezgin Akdeniz’in haberine göre, kayyım, PSAKD Şube Başkanı Cafer Koluman’a gönderdiği yazıda belediye kayıtlarında yapılan müfettiş incelemesinde DBP’li belediye döneminde derneğe yapılan toplam 7 bin TL’lik bağışın “usulsüz” yapıldığı ileri sürülerek, paranın yasal faiziyle ödenmesi, aksi durumda hakkında icra takibi başlatılacağı uyarısında bulundu. Kayyım, belirtilen sürede ödeme yapılmaması üzerine Koluman’ı icraya verdi. Diyarbakır 5’inci İcra Mahkemesi’ne gönderilen ilamsız takipli icra kağıdında, Kayapınar Belediye Başkanlığı’nın işlenmiş faiziyle birlikte toplam 7 bin 303 TL alacaklı olduğu, 15 Ağustos 2017 tarihinden beri ödenmeyen para için yıllık yüzde 9 gecikme faizi talep edildi. Yazıda, Koluman’a yazı tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde borcu ve takip giderlerini ödeme emrini veren icra dairesine ait banka hesabına yatırması istendi. Yazıda, Koluman’ın borca karşı itirazını 7 gün içinde yapmasını, borca itiraz edilmez ya da ödenmezse cebri icraya devam edileceği uyarasında bulunuldu.
Koluman, icra takibinin durdurulması için Diyarbakır 5’inci İcra Dairesine yaptığı başvuru üzerine icra takibi durduruldu.
‘Bağışın usulsüz olduğuna ilişkin bir belge bulamadık’
Bağış yapılan makbuzda imzası bulunduğu için hakkında icra takibi başlatılan Koluman, “Sanki usulsüz bir işlem varmış gibi 1 yıl önce Kayapınar Belediyesi tarafından kurumumuza ihtarname gönderildi. İhtarnamede, müfettiş tarafından yapılan inceleme sonucunda 2015-2016 yıllarında belediye tarafından kurumunuza 7 bin TL 'usulsüz' ödeme yapıldığı tespit edildiği ileri sürülerek, ödenen bu paranın bir hafta içinde ödenmesi istendi. Biz ilk başta bu işlemde bir yanlışlık olduğu düşüncesiyle çok dikkate almadık. Bunun üzerinden bir yıl geçtikten sonra bu sefer hakkımda geçtiğimiz hafta ilamsız icra takibi başlatıldığı bildirildi. Dosyada yaptığımız incelemede bağışın usulsüz olduğuna ilişkin bir belge bulamadık. İcra takibine karşı yaptığımız itiraz üzerine icra takibi mahkeme tarafından durduruldu. Bundan sonraki süreçte belediyenin dava açma hakkı var. Tabi ki bu işlemin hukuksuz olduğu yönünde bizim de delillerimiz var” diye kaydetti.
‘Alevi toplumu ve ibadet merkezlerini tanımamaktır’
Kültürel bir hizmet veren dernek olduklarını, bünyelerinde ibadet için cemevi olduğunu, belediyenin yaptığı bağışların da bu kapsamda olduğunu ifade eden Koluman, “Tabi ki belediyeden bize yapılan herhangi usulsüz bir ödeme yok. Burada yaşayan insanlar olarak yürütmüş olduğumuz hizmet kapsamında belediyenin bize yapmış olduğu bağışın bir yasal dayağı var. Usulsüz ödeme yapıldığı iddiasıyla karşımıza çıkıyorlar ama kendilerinin orayı usulsüz işgal ettiği yetmiyormuş gibi bir de hakkımızda usulsüz bir icra takibi başlatıyorlar. Diğer derneklerden farklı olarak derneğimize bağlı bir cemevi var. Biz cemevi binasına hizmet veren bir kurumuz. Dolayısıyla cemevi Alevilerin ibadet merkezidir. Yapılan ödeme ve bağışların da ibadet merkezine yardım kapsamında değerlendirilmesi gerekir. İcra kararıyla aslında devletin, tanımama, yasal statüye kavuşmasının önüne bir engel koyma ve Alevilerin ibadetini tanımama, ibadethanesini yok saymanın açık bir ifadesidir. Bunun benim şahsımda hem Alevi toplumuna hem Alevilerin ibadet merkezlerine yönelik bir inkar politikasının devamı olduğu düşüncesindeyim” diye vurguladı.