Baskı, yasak, sansür, fişleme devam ediyor!

İki kez reddedilen “Arşiv Araştırması ve Güvenlik Soruşturması”na ilişkin yasa teklifi tekrar mecliste.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Temmuz 2020
  • 11:16

AKP-MHP koalisyonu baskı ve zorbalık üzerine kurduğu faşist tek adam rejimini sağlamlaştırmak için adımlar atmaya devam ediyor.

İktidar son dönemde sosyal medyayı ve muhalif TV kanallarını hedefe çakmış durumda. T. Erdoğan'ın YKS öncesinde Youtuba'da gerçekleştirdiği “canlı yayın” mizanseni sırasında gençlerden tepki mesajları yağınca etkinlik yorumlara kapatılmıştı. Ardından gençler tepkilerini sosyal medyada #OyMoyYok hashtagiyle göstermiş, bu tepki T. Erdoğan'ı kızdırmıştı. Bu gelişmelerin ardından Damat Bakan Berat Albayrak ve Esra Albayrak'a yönelik sosyal medyada atılan mesajlar bahane edilerek sosyal medyanın kapatılması gerektiği bizzat T. Erdoğan tarafından gündeme getirildi. Diğer yandan burjuva muhalefetin sesi konumunda olan Tele 1 ve Halk TV kanalları RTÜK tarihinin en ağır cezası olarak 5 günlük yayın durdurma cezası aldılar.

Gündemdeki sosyal medya ve TV sansürünün haricinde eylem ve etkinlik yasakları da devam ediyor. Barolara yönelik saldırıya karşı avukatların 3 Temmuz'da Ankara'da gerçekleştireceği miting pandemi bahanesi ile yasaklandı. Miting öncesinde Ankara'da eylem yasağı ilan edilirken, gerçekleştirilmek istenen 2 Temmuz anmalarına da polis azgınca saldırdı.

Baskı, yasak ve sansür uygulamaları devam ederken, fişleme ve muhbirciliğin önünü açacak yasa teklifi de meclisin gündemine geldi. “Arşiv Araştırması ve Güvenlik Soruşturması”na ilişkin yasa teklifi AKP-MHP koalisyonu tarafından meclise getirildi. Yasa teklifi daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından kişisel veri niteliğindeki bilgilerin memuriyete girişte değerlendirmeye tabi tutulmasının Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesi ile reddedilmişti. Böylece AKP-MHP koalisyonu memur alımlarında fişleme ve muhbirciliğin önünü açacak uygulamayı bir kez daha oldu-bittiye getirerek meclisten geçirmenin yollarını arıyor.

BBC'den Ayşe Sayın'ın haberine göre meclise getirilen teklifin ayrıntıları şöyle:

- Arşiv araştırması, statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın, ilk kez veya yeniden memuriyete ve kamu görevine atanacaklar hakkında yapılacak.

- Arşiv araştırmasında, kişinin adli sicil kaydının yanı sıra, kolluk kuvvetleri tarafından aranıp aranmadığına, hakkında bir tahdit olup olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar ile hakkında daha önce kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığına bakılabilecek.

- Güvenlik soruşturmasında ise arşiv araştırmasındaki konulara ek olarak kişinin, görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat birimlerindeki olgusal verilerinin, yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, terör örgütleri veya organize suç örgüleriyle eylem birliği, irtibatı olup olmadığının tespiti amacıyla yapılabilecek.

- Güvenlik soruşturmasına, kişinin eşi, çocukları ve birinci derece kan bağı olan akrabalarının yanı sıra "sıhri hısımları" yani eşinin anne ve babası da dahil edilecek.

AKP-MHP ikilisi yasa tasarısını gerekçelendirmek için FETÖ bahanesine, “terör” demagojisine sığınmaktadır. Baskı ve zorbalığın yanında fişleme, muhbircilik uygulamaları yaygınlaştırılarak korku imparatorluğu oluşturulmak istenmektedir. Yasa teklifinin de faşist rejimin pekiştirilmesi için atılan adımlardan olduğu ortadadır. T. Erdoğan'ın talimatlarından bir tanesi olan bu yasa teklifine meclis aracılığı ile “yasal kılıf” üretilmesi için kollar sıvanmıştır. Tıpkı bekçilerin özlük haklarını genişleten yasa teklifinin meclisten geçirilmesi, milletvekillerin vekilliklerinin düşürülmesi, baroların seçim sistemlerinin değiştirilmesini ön gören yasa teklifinin meclise getirilmesinde olduğu gibi, meclis aracılığıyla tek adam rejimini güçlendirecek adımlar atılmaya çalışılmaktadır.

Baskı, zorbalık, sansür, fişleme, muhbircilik ile ayakta durmaya çalışan tek adam rejiminin yenilmesi ise, işçi ve emekçilerin yaratılmak istenen “korku imparatorluğu”na teslim olmayarak verecekleri mücadele ile mümkün olacaktır.