Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesi’ndeki patlamayla ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden 8'i tutuklandı.
Avukatların ve madenci yakınlarının çabası sonucu yürütülen göstermelik soruşturma kapsamında 25 kişi için gözaltı kararı çıkarıldı ancak 24 kişi gözaltına alındı. Nöbetçi hakimlik, sekiz şüphelinin "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmasına karar verdi.
***
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesi’nde 14 Ekim'de meydana gelen patlamaya ilişkin bilirkişi ön raporu için savcılık keşfi yapıldı. Savcılık keşfine katılan ÇHD’li avukatlar maden yöneticilerinin patlamanın işçilerin hatası olduğunu anlattığını ifade etmişti. Esas sorunun, TTK yetkililerince çizilmeye çalışılan tablonun aksine, sistematik altyapı eksiklikleri olduğunu ifade ettiler.
Bilirkişi ön raporu 31 Ekim günü duyuruldu. Raporda, 41 kişinin hayatını kaybettiği, 11 kişinin yaralandığı katliama ilişkin şunlar ifade edildi: "İş kazası, -320 Kalın Damar Tavan Yolu'ndaki patlatma çalışması kaynaklı olarak meydana gelmiş, grizu ve kömür tozu patlamasını içeren bir patlamadır.”
Raporda "Havalandırma" başlığı altında “Havalandırma sistemi yeterli ve etkili olsaydı olayın meydana gelmesi önlenirdi" denildi.
"Metan Drenajı" başlığında da "TTK'ye bağlı ocaklarda metan drenajı uygulaması yapılmamaktadır. Bu durum yaşanan kazanın, yetersiz ve etkisiz havalandırmayla birlikte temel nedenlerinden biridir. Metan drenajı uygulaması hayata geçirilmiş olsaydı meydana gelen kaza olayı önlenebilirdi" ifadelerine yer verildi.
Rapordaki "Kömür Tozu Mücadelesi" başlığında ise "Tozla mücadele etkin yapılsaydı meydana gelen kazanın etkisi daha az olabilirdi" değerlendirmesi yapıldı.
Raporda "denetleme mekanizmasının gereken etkinliği sağlayamadığının net görüldüğü, bunun da kazanın meydana gelmesinde etkisi olduğu" kaydedildi.
Raporda "Teknik Personel Sayısındaki Eksiklik" başlığı altında şu değerlendirmeye yer verildi: "İşletmede, yer altındaki farklı kartiye (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) ve birimlerde yapılan tüm teknik işleri tek bir vardiya mühendisi ile denetlemenin ve yönetmenin yetersiz kalacağı aşikardır. Bu kusur, kazanın meydana gelmesinde etkendir."
Raporun "İş Güvenliği Eğitimleri ve Acil Durumlara Yönelik Tatbikatlar" başlığında ise “İş güvenliği eğitimleri ve tatbikatlar konusunda görülen eksiklikler, kaza sırası ve sonrasında meydana gelen hataların kaynağını oluşturmaktadır" denildi.
***
Rapor tüm bu katliamın önlenebilir olduğunu ifade ediyor. Tutuklama kararları ve bu rapor iki hafta sonra ortaya konuldu. Ancak iş cinayetlerinde Avrupa sıralamasında ilk sıralardan düşmeyen Türkiye’deki yargılamaların da seremoniden öteye gitmediği örnekleri ile ortadadır. Soma katliamının tek tutuklusu, işçilerin avukatları Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay’dır. Çorlu tren katliamında tüm delillere rağmen esas sorumluların yargılama süreçlerine dahi dahil edilmemesi ve Hendek’teki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda yaşanan katliamda işçi ailelerinin suçlanarak haklarında dava açılması gibi çok sayıda örnek var.
Bartın’da yaşanan katliamın da henüz ilk anlarında bile faillerin delilleri karartma riskine rağmen maden sahasında gezinmesi, avukatların ve gazetecilerin sahaya alınmaması ardından katliamın nedenlerine ilişkin yapılan açıklamada işçilerin suçlanması, işçi katillerinin aklanma çabası olduğu ortadadır.