Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin geçtiğimiz hafta İstanbul’da gerçekleştirdiği basın toplantısında açıklamayı okuyan dört akademisyen Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Muzaffer Kaya ve Meral Camcı Barış hakkında Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan tarafından soruşturma başlatılmıştı. Yurtdışında bulunan Meral Camcı Barış dışındaki üç akademisyen bugün çıkarıldıkları mahkeme tarafından “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla tutuklandı.
Barış İçin Akademisyenler (BİA) tarafından hazırlanan “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisinin yayınlanmasının ardından akademisyenlere yönelik çok yönlü bir saldırı girişimi hayata geçirildi. T. Erdoğan’dan YÖK’e, mafya bozuntusu çetelerden bunların üniversitelerdeki uzantılarına, polisten yargıya dört bir koldan saldırılar organize edildi.
Son olarak da 10 Mart günü BİA’nın İstanbul’da yaptığı basın toplantısında Türk sermaye devletinin bu saldırıları ve sonuçları ortaya kondu. Bu toplantıda açıklamayı okuyan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Esra Mungan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Kıvanç Ersoy, Nişantaşı Üniversitesi'nde işten atılan Muzaffer Kaya ve Meral Camcı Barış hakkında ise Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan tarafından yakalama kararı çıkartıldı. Bu doğrultuda akademisyenlerin evine baskın yapıldı. Yurtdışında bulunan Meral Camcı Barış dışındaki akademisyenler gözaltında bir gün bekletildikten sonra bugün savcılığa çıkartıldı. Savcı İrfan Fidan’ın hazırladığı yakalama kararında akademisyenler için “terör örgütü propagandası” iddiası ortaya atılırken, Bese Hozat ve Cem Erciş'in yazıları ile 10 Mart'taki açıklamanın tespit tutanağı da bunlarla ilişkilendirildi.
“Terör örgütüyle fikir birlikteliği” iddiası
Savcılıkta başka bir savcıya verilen ifadelerin ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen akademisyenler akşam saatlerinde nöbetçi mahkemeye çıkarıldı.
Mahkeme ise savcılığın “terör örgütü suçlamasını” onaylayarak akademisyenler hakkında tutuklama kararına hükmetti. Hakim, kararında “Devletin esasen savunma pozisyonunda olduğu, devletin katliam yaptığından bahsedip, asıl saldırıları gerçekleştiren terör örgütü mensuplarının eylemlerine hiç değinilmemesinin şüphelilerin terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde olduklarının delili olduğu, yayınlanan bildirinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı” sonucunu ileri sürdü.