Kapitalist sistem ne zaman bir kriz yaşasa bu sömürü düzeninin savunucularının tümü ortak bir korodan ses verirler: “Hepimiz aynı gemideyiz, gemi batarsa hepimiz batarız!” Oysa işler tıkırında giderken bu zenginler gemisinin yolcuları güvertede zevki sefa içinde eğleniyorlar, lüks kameralarında şatafat içinde yaşadıklarını dünya aleme göstermekten çekinmiyorlardı. Gemiye sahip çıkmaya çağırdıkları işçi ve emekçileri ise “ayak takımı” diye aşağılıyorlar, gemi idaresini kontrol altında tutmak için “ayaklar baş olursa kıyamet kopar” diyerek her türlü zorbalığı sergiliyorlardı.
Toplumsal eşitsizliklerin yegâne nedeni olan kapitalist sistemi korumak ve bu sistemdeki ayrıcalıklarını kaybetmek istemeyenlerin dilinden düşmeyen “aynı gemideyiz” yalanına kim inanır? Biz sizlerle aynı gemide olamayız.
Hangi aklı başında emekçi servet ve sefalet, zengin ve yoksul arasındaki uçurumu gittikçe büyüten bu düzende zenginlerle eşit olduğunu düşünebilir? Rotanızı kapitalist sistemin ihtiyaçlarına göre belirleyerek, işçi ve emekçileri açlık sınırının altında bir yaşama mahkûm edip daha da yoksullaştıracaksınız… Geminizi borsaların dalgalı kurlarında yüzdürüp sarsıntıların faturasını işçi ve emekçilere keseceksiniz… Dümene geçerek emperyalizmin derin sularında manevralar yapacaksınız... Yeri geldiğinde emperyalizmin BOP projesinde stratejik ortak olmakla övünecek, Ortadoğu halklarına yaşatılan trajediye ortak olacaksınız… Sonra da “aynı gemideyiz” diyeceksiniz.
Bu gemi sizin geminiz. Kurtarmak istedikleriniz de bu gemiye yakıt taşıyan, motorlarını onaran, emeğe dayanan her türlü işini yapan gemi işçileri değil. Olası bir felaket önlemi olarak daha başından tüm filikaları kendinize ayırdınız. Aynı sınıfa mensup olduğunuz burjuvaları, onların düzenini korumaya, bu sömürü sisteminin devamını sağlamaya çalışıyorsunuz.
Kim inanır size? Kapitalistlere her türlü teşviki, vergi indirimini, krediyi sağlayacaksınız... İşçilerin işsiz kalmasını önleyici tedbirler almak yerine, işten atılan işçilerin eyleme geçmesini önleyecek “güvenlik” tedbirleri alacaksınız… Yeri geldiğinde bu amaçla grevleri yasaklayacaksınız… Yoksul çiftçinin mazotunu kendi yatlarınızda kullandığınız mazottan daha pahalı yapacaksınız… En milliyetçi geçinenleriniz yatırımını dolara yapacak, dolar arttığında bozdurup milyarlar kazanacak… Bunu milyonlara bir “vatanseverlik” olarak yutturacaksınız… En “dindar” geçinenleriniz tüm yatırımlarını bu ölümlü dünyada yapıp kendi hayatlarını cennete, emekçilerin yaşamını cehenneme çevirecek… “Milli ekonomi, milli tarım, milli sanayi” yalanıyla tarımı, hayvancılığı, yerli tohumu bitirip arpayı bir yerden, GDO’lu tohumu bir başka yerden, hayvanı bir başka ülkeden alacaksınız… Tütün fabrikalarını, şeker fabrikalarını satıp on milyonları emperyalizme, onun nişasta bazlı şekerine muhtaç edeceksiniz… iPhone’u boykot etmeye çağırıp, tüm teknik altyapısının yine Amerika ürünü olan bir başka kapitalist firmaya emekçileri yönlendireceksiniz… “Milli savunma sanayi” diyerek yine tüm teknik donanımının Amerika ve başka emperyalist ülkelere bağlı olduğu silahlanmaya gideceksiniz…
Nasıl aynı gemide olup, sizlerle aynı kaderi paylaşabiliriz? Bizler için “bu gemi bir kara tabut. Lumbarından giren ölür.”* Sizler ürettiğimiz zenginliklerin tüm nimetlerini yerken bizler savaşlarda, doğal afetlerde, iş cinayetlerinde ölüyoruz.
Aynı gemideymişiz. Kim inanır size? Biz işçiler batan geminizin, gemiciklerinizin tarihin sularına gömülüşünü izleyip yeni bir ülke kuracağız. Birlikte ürettiğimiz tüm zenginlikleri yine birlikte, eşitçe, hakça bölüşeceğiz. İşte o zaman gerçekten birimizin kaybı hepimizin kaybı olacak. O güne dek siz istediğiniz kadar “aynı gemideyiz” deyin. Biz bu sömürü düzeninden hep birlikte kurtulmak için “kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” demeye devam edeceğiz.
* Nazım Hikmet. (Lumbar: Gemi bordalarına veya küpeştelerine açılan dört köşe, giriş çıkış mevkileri)