Anayasa Mahkemesi (AYM) Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6’ncı maddesinde yer alan “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” şeklindeki düzenlemeye dair daha önce verdiği pilot kararda, ilgili maddeyi düzenleme yapılması talebiyle Meclis’e gönderdi. Ancak aradan geçen bir yılda Meclis’te herhangi bir düzenleme yapılmaması üzerine AYM, Aralık ayında ilgili maddeyi dört ay sonra yürürlüğe girecek şekilde iptal etti. AYM’nin ilgili maddeyi iptal etmesinin üzerine söz konusu iddia ile yargılanan çok sayıda ismin yeniden yargılanmasının önü açılırken, avukatlar tutukluluk süresinin ve olası hak ihlallerinin yaşanmaması talebiyle mahkemelerden müvekkilleri hakkında tahliye kararı verilmesini istedi.
Söz konusu talebi değerlendiren çok sayıda mahkeme tahliye kararı verirken, AYM’nin ilgili madde ile ilgili nisan ayında yürürlüğe girmesi yönündeki kararını gerekçe yapan kimi mahkemeler tahliye taleplerini reddetti.
Ahmet Kanbal’ın Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberine göre, tahliye talebi reddedilen tutuklulardan biri 13 yıldır cezaevinde olan Delil Tekin. Şakran Kapalı Cezaevinde tutulan Tekin’in benzer dosyadan yargılanan arkadaşları Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararla tahliye edildi. Ancak Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi ise, tahliye talebini reddetti.
Aynı binada 2 mahkeme, 2 farklı karar
İki mahkeme arasında oluşabilecek hak ihlalleri ile ilgili farklı değerlendirmeler yapılması sonucu Tekin tahliye edilmezken, mahkeme gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Anayasa Mahkemesinin kararının geriye yürümesinin mümkün olmadığı gibi söz konusu iptal kararının yayımlanmasından itibaren 4 ay sonra yürürlüğe gireceği göz önüne alındığında, talep evrakında belirtildiği gibi halihazırda hükümlü lehine bir yasa değişikliğinden söz edilemeyeceği kanaatiyle, yargılamanın yenilenmesi ve infazının durdurulması talebinin reddine.”
Ancak benzer dosyalar için Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi ise verdiği kararında şunları ifade etti:
“Her ne kadar iptal kararının yürürlüğe girmesi için 4 aylık süre belirlenmiş ise de bu durumun iptal kararının geçerliliğini ortadan kaldırmayacağı, kanun koyucunun yeni düzenlemesi sonrasında sanık hakkında zorunlu olarak uyarlama yargılaması yapılması ve bu yargılama neticesinde de kanun yollarının tamamlanmasının gerekeceği bu durumun sanık hakkında telafisi güç zararlara sebep olabileceği, sanık hakkında yarım bırakılan infazın ileride yasa koyucu aynı veya benzer düzenleme yapması halinde kaldığı yerden devam edebileceği ve önceliğin her zaman kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkında olacağı bu aşamada infazın durdurulması gerektiği.”
“Sürenin beklenmesi anlamsız”
Avukat Erdal Kuzu, AYM kararının net bir şekilde ortada olduğunu ve ilgili yasanın iptal edilmesi yönünde kararın yürürlüğe girmesinin beklenmesinin hak ihlalinin sürdürülmesi anlamı taşıdığını söyledi. Söz konusu maddenin iptal edilme gerekçesinin Anayasaya aykırı olması olarak açıklandığını kaydeden Kuzu şunları ifade etti:
“Bir mahkeme yasanın yürürlüğe girmesinin beklenmesini anlamsız bulurken, bir başka mahkemenin sürenin beklenmesi yönünde karar vermesi anlamsız bir karardır. Zaten AYM bu maddeyi Anayasaya aykırı olduğu için kaldırmıştır.”