Jeotermal Enerji Santralleri’nin (JES) yoğunlaştığı illerin başında gelen Aydın’da, tarım alanları, havası ve suları zehirlenip halkı kanserin kucağına attığı ispat edilmiş olan bu santraller için 156 bin 824 hektar alan içinde istenilen her hangi bir noktasında 64 adet sondaj yapılmasını sağlayacak ihaleye çıkılacağı duyurulurken, alan büyüklüğü bu ihalelerin önümüzdeki süreçte de devam edeceğini gösterdi. İhaleyle ilgili Aydın Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının konuya ilişkin kararı, 23.07.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. 64 sondaj ihalesi ile 7 adet JES işletmesinin açılacağı ilanda yer aldı. Ayrıca, JES ihalesi ile birlikte 39 mineralli su ruhsat sahası da ihaleye çıkarılıyor.
Aydın şirketlere feda ediliyor
Yeni Yaşam gazetesinin haberine göre, ihaleye konu olan sondaj sahaların toplam alanı; 156 bin 824 hektar yani 1568 km2 olduğu resmi gazetede verilen ayrıntılarda yer aldı. İhaleye konu olan JES sahaları merkez dahil tüm ilçeleri kapsıyor. Söke’de 35 bin 611 hektar, Nazilli’de 25 bin 605 hektar, Bozdoğan’da 12 bin 391 hektar, Kuyucak’ta 12 bin 047 hektar, Sultanhisar’da 11 bin 480 hektar, Didim’de 11 bin 403 hektar, Çine’de 10 bin 863 hektar, Kuşadası’nda 8 bin 684 hektar, Köşk’te 6 bin 601 hektar, Yenipazar’da 5448 hektar, Karacasu’da 4783 hektar, İncirliova’da 3 bin 760 hektar, Germencik’te 3 bin 452 hektar, Koçarlı’da bin 250 hektar ve merkezde 3 bin 446 hektar iken toplam 156 bin 824 hektar alanı sondaj sahası belirleyen Aydın Valiliği bu alanların içinde şirketlerin istedikleri noktada sondaj yapmalarını sağladı.
Jeotermal ölüm demek
Üzüm ve incir üreticilerinin JES’lerden dolayı üretim kapasitelerinin yarı yarıya düştüğünü belirten köylülerin isyan ediyor. Germencik’te yeraltı sularında arsenik dahil birçok ağır metalin yüksek oranda çıkmış olması Jes’lerin yeraltı sularına verdiği zararı gösteriyor. Menderes Nehri’ne bırakılan jeotermal sıvının yüz binlerce balığın ölmesine yol açtığı ise bilinen bir gerçek.
Aydın Tabip Odası’nın açıkladığı verilerde, Aydın ilinde jeotermal santraller faaliyete başladığından bu yana, il genelinde ölüm oranları geçmişe göre yüzde 30 artarken, kanser vakalarının ise, Türkiye ortalamasının yaklaşık 2.5 katına ulaşmış olduğu verilerle ortaya konan bir gerçek. JES’ler için yeraltının 4 bin metre altına kadar inilerek elde edilen sıvının su olmadığı, bu sıvının yeraltında bulunan ağır metalleri içeren magmaya yakın akışkan olduğu bilinmektedir. Bu akışkanın içerdiği ağır metallerin ise bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuzdur. JES’lerin kurulduğu bölgelerde yoğunlaşan irili ufaklı binlerce depremin (Ayvacık, Geröencik vb) nedeninin de JES’ler olduğu iddiaları ise haritalarla depremlerin yoğunlaştığı alanlar üzerinden görülebiliyor.