Tüm ülke işçi ve emekçilerinin beklediği asgari ücret görüşmeleri başladı. Sermaye ve işçi temsilcilerinin yan yana geldiği bu süreçte hükümet “tarafsız” olduğunu dile getirip masaya ekleniyor. Dört görüşme sonucunda asgari ücretin belirleneceği söyleniyor. Kamera önünde “ortak paydaşların” buluşacağı söylenen bu görüşmeler gerçekte ne ifade ediyor?
Son yıllarda asgari ücret görüşmeleri ekonomik krizin etkisi ile birlikte daha fazla gündem olmuş durumdadır. Gittikçe etkisini gösteren hayat pahalılığı ve alım gücündeki sarsıcı gerileyiş bu gündemi geçmişe göre daha önemli kılmaktadır. Lakin Asgari Ücret Tespit Komisyonu bir tiyatrodan ibarettir. Aynı ipin üzerindeki iki cambaz olan işveren temsilcileri ve sarı/ihanetçi sendikal anlayış hükümetin çaldığı davul eşliğinde gösterilerini sunmaktadır. İşçi temsilcisi olarak katılım sağlayan Türk-İş geçmiş satıcı-ihanetçi çizgisi ile masada olacaktır. Ergun Atalay ve açık kalan mikrofon ile özdeşleşen bu anlayış yine işçi sınıfını masada hiç kuşku yok ki satacaktır. Hükümet ise Mehmet Şimşek politikalarının uygulayıcısı olarak ücretleri düşürme, alım gücünü yok etme ve bu yolla “alan yoksa enflasyon düşer” başlıklı yıkım politikasına uyumlu davranarak asgari ücreti düşürmek için çaba harcayacaktır. Öngörülen enflasyon ile zam yapalım demenin de, Erdoğan’ın yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın “Fazla verenin elini kimse tutmuyor” açıklamasının arkasında da aynı gerçek yatmaktadır. İşveren tarafında ise MÜSİAD, TÜSİAD, İTO demeden sömürünün katmerlisini devam ettirme fikri tüm açıklamalardan yansımaktadır. İki cambaz ve masanın sahibi geçmiş yıllardaki orta oyununa benzer pozisyonlarda hazırlanmaya devam etmektedir. Peki gerçekler nedir? Sürece işçi sınıfı nasıl hazırlanmalıdır?
11 aydır asgari ücrete zam yapılmamıştır. Asgari ücret artarsa enflasyon artar yalanı boşa düşmüştür. 11 aydır tüm ürünlere yüksek zamlar gelmeye devam etmektedir. Sağlık Bakanlığının sağlıklı beslenmek için önerdiği yiyecekler listesi dört kişilik bir aile tarafından ancak 50 bin TL ödemesi durumunda karşılanabiliyor. Kira artışı %60 seviyelerinde. Yalancı TÜİK bile gerçekleri kimi zaman gizleyemiyor. TÜİK verilerine göre eğitim masrafları %92 artmış durumdadır. Temel tüketim ürünleri, barınma, sağlık, giyim gibi başlıklarda bir yıllık süreçte en az eğitim kadar artmıştır.
Zamların zulüm, ücret artışlarının kırıntı olduğu bu dönemde tek güvencemiz birliğimiz olmalıdır. İktidar kendini kurtarmaya çalışmakta, muhalefet ise oy kaygısı ile sermayedarları üzmeyecek, bizlerin biriktirdiği fonlara, vergilere dayalı öneriler yapmaktadır. Cambazlar ipte oynaşırken iplerin bizlerin ellerinde olduğu unutulmamalıdır. Eğer ipleri tutmazsak ne cambazlar kalır ne de orta oyunu!
Bırakalım ipleri! Dönelim fabrikalarımıza. Bizle aynı ücret ile çalışan, sömürülen işçi kardeşlerimize, birliğimize güvenelim. Orta oyununu izlemek yerine hazırlık yapalım. Ocak ayında patronun ve yaverlerinin iki dudağı arasına bırakmayalım. Her yıl kar eden, servetini katlayan patronlar sınıfından alacağımız var. Bizler her yıl geriye giderken saltanat ve zenginlikleri büyüyenlerin sözlerine karnımız tok!
Üreten biz isek, vardiya vardiya fabrikalarımız duraksız çalışıyorsa güç bizdedir. Birliğimize ve üretimden gelen gücümüze güvenelim. Her fabrikayı sınıfımız için bir kaleye çevirelim. Asgari ücret görüşmelerini deri koltuklardan, altın yaldızlı masalardan ve takım elbiselerden kurtaralım. Gerçek yerine; fabrikalara getirelim. Hiçbiri asgari ücret seviyesinde çalışmayan şer üçlüsüne karşı, gücümüz birliğimizdir diyelim.
Serdar Gür
Söke T Tipi Ceza İnfaz Kurumu
07.12.2024