Sermayedarlar için maliyet kalemlerinden birisi olan işçi ücretlerini ne kadar düşürebiliriz?
Asgari ücretin en minimalize edilmiş hali yani en asgari ücret ne kadardır?
Hükümet, işveren veya sarı sendika temsilcilerinin “bu da çok az oldu” diyecekleri bir ücret var mıdır?
Günümüzde Hindistan’daki bazı fabrikalardaki geçici işçilerin bir kısmı şöyle çalışır:
Sabah fabrikaya gelir, temizlik, boya ya da hamallık yapar. Öğle yemeğini herkesle beraber yer ve fabrikadan çıkar gider. Aldığı ödeme budur, öğle yemeği. Bu sayede açlıktan ölmez. Nerede kaldığı, ailesinin olup olmadığı, nasıl yaşadığı ise patronu hiç ilgilendirmez.
Açlıktan ölmemesi önemlidir. Çünkü bu sayede yarın tekrar işe gelebilir. Görmedim ama belki sırf bu yüzden öğle yemeğinde fazladan ekmek almasına bile müsaade ediliyordur.
“Ertesi gün işe gidebilmek!”, işte patronlar için tek gerçek ücret kıstası budur. Siz tek başınıza işe gitmezseniz, işsizler ordusu içinden yerinize birisi hemen bulunur. Ancak kitleler işe gitmezse önece üretim, sonra da kâr durur. Bu patronlar için oldukça kötüdür. Dolayısıyla herkes ertesi gün işe gelsin ister. Bu işe gelenlerin nerede kaldığı, ailesinin olup olmadığı, ne şartlarda yaşadığı patronları ilgilendirmez.
“Ertesi gün işe gelebilme” kıstası içinde nitelikli beslenme-barınma yoktur. Aile üyelerinin hiçbirinin de öyle. Kısacası patronların kıstası içinde insanca yaşama dair hiçbir şey yoktur.
“İnsan, insanlık dışı bir rejimle mücadele ettiği oranda insanlaşır” diye bir söz var. Dolayısıyla insanca yaşanabilecek bir ücret için yanımızdakine söylediğimiz her söz, attığımız her slogan, gittiğimiz her eylem bizleri insan olmaya biraz daha yaklaştırır. Hem bakarsınız insanca bir yaşam mücadelemiz ücret meselesini aşar, koşulları en insani şekilde biçimlendirme, emeği sermayenin boyunduruğundan kurtarma mücadelesine sıçrar.
Emeğin kurtuluşu insanlığın kurtuluşudur!
Rohat Aliş Ayas
Söke T Tipi Kapalı Cezaevi
A-2 Koğuşu Aydın/Söke