Ankara Valiliği, başkentte "dur" ihtarına uymadığı gerekçesiyle kaçan Muhammed Alican Razı'nın bulunduğu araca ateş açarak Razı'nın ölümüne neden olmakla suçlanan üçü jandarma, altısı polis olmak üzere dokuz güvenlik görevlisi hakkında soruşturma izni vermedi. Vali Vasip Şahin imzalı kararda, söz konusu eylemde suç ve suç unsuruna rastlanmadığı, personelin görevini yaptığı belirtildi. Razı ailesi kararı idare mahkemesine taşıdı. Diğer taraftan savcılığın hazırladığı iddianame, mahkeme tarafından ısrarla iade edildi.
DW Türkçe'den Alican Uludağ’ın haberine göre, Ankara'da, koronavirüs tedbirleri kapsamında sokağa çıkma yasağının uygulandığı 25 Mayıs 2020 tarihinde kız arkadaşını evine bırakmak isteyen Alican Razı'nın kullandığı araç, iddiaya göre Susuz Yol Kontrol Noktası'nda Jandarma görevlilerinin "dur" ihtarına uymayarak kaçmaya başladı. Jandarmanın takibine bir süre sonra polisler de katıldı. Ankara yönüne doğru yol alan ve polis noktasını geçen Razı'nın içinde bulunduğu araca ve havaya defalarca ateş açıldı. Araç, İstanbul Yolu'nda bulunan "kent giriş kapısı"na çarptı. Razı, olay yerinde hayatını kaybederken, yanındaki kız arkadaşı ağır şekilde yaralandı.
Valilik önce kaza dedi
Ankara Valiliği, olayın hemen ardından yaptığı yazılı açıklamada, olayı "kaza" olarak açıklarken, Razı'nın "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" ve "yoklama kaçağı" suçlarından arandığını öne sürdü.
Adli Tıp 'kurşun' dedi
Ancak Razı'nın Adli Tıp'ta yapılan otopsisinde başının arkasında kurşun giriş deliği ve başında mermi çekirdeği saptandı. Adli Tıp Kurumu, hazırladığı raporda, atışın uzak mesafeden meydana geldiğini, ölümün tek başına ateşli silah yaralanması sonucu meydana gelebilecek nitelikte olduğunu kaydetti. Olaya ilişkin soruşturma yürüten savcılık, bunun üzerine Razı'yı kovalayan polis ve jandarma görevlilerinin silahlarına balistik inceleme amacıyla el koydu.
Savcı iddianame hazırladı, mahkeme kabul etmedi
Soruşturmayı tamamlayan Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı, olay sırasında ateş açan üçü jandarma, altısı polis olmak üzere dokuz kişi hakkında "Taksirle bir kişinin ölümüne, bir kişinin de yaralanmasına neden olma" suçundan iddianame düzenledi. İddianamede, kurşunun bir yerden sekerek Razı'ya isabet ettiği savunuldu. Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi önce "olayda maktule isabet eden tek mermi çekirdeği olduğu, kurşunun hangi şüpheli tarafından sıkıldığının belli olmadığı" gerekçesiyle iade etti. Savcılık, bunun mahkemenin yapacağı yargılama sırasında bulunabileceğini belirterek, iddianameyi yeniden mahkemeye gönderdi. Mahkeme ise olayın "görev suçu olduğunu" belirterek dosyayı soruşturma izni için Ankara Valiliği'ne gönderdi.
Valilikten rapor: Mesleki tecrübelerine güvendiler
Ankara Valiliği, olaya ilişkin ön inceleme raporu hazırlattı. Raporda, "Soruşturma izni istenen kolluk görevlilerinin 'kaçmaya çalışan aracı yakalama amacında oldukları, kolluk görevlilerinin öngördükleri ancak mesleki tecrübelerine güvenerek kaçan şahsa zarar vermeyecekleri inanç ve düşüncesiyle hareket ettikleri, eylemleri nedeniyle istemedikleri bir sonucun ortaya çıktığı, somut olaydaki eylemin Türk Ceza Kanunu'nun 85/2 maddesinde düzenlenen 'bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek suçunu oluşturduğu" savunuldu.
Ankara Valisi Vasip Şahin, bu rapor üzerine şüpheli jandarma ve polisler hakkında 12 Temmuz 2021'de soruşturma izni verilmemesine karar verdi. Kararda, uygulama noktasında Emniyet ve Jandarma personelinin fiziki olarak yakalama faaliyetinde bulundukları belirtilerek, havaya uyarı ateşi açtıkları ve akabinde aracı durdurmaya yönelik lastiklerine makul ölçüde ateş ettikleri savunuldu. Kolluk kuvvetinin aracın yakalanmasına yönelik kademeli olarak yasal mevzuat çerçevesinde aracı durdurma amaçlı zor kullandıkları iddia edilen kararda, tüm kolluğun hareket tarzının yasal mevzuata uygun olduğu, suç ve suç unsuruna rastlanılmadığı ifade edildi.
Valilik kararına dava
Razı ailesinin avukatlarından Murat Yılmaz, kararın iptali talebiyle Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Ankara Valiliği tarafından verilen kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilen dava dilekçesinde şu değerlendirme yapıldı:
"Öncelikle hemen belirtmek isteriz ki suç ve iddia görevi kötüye kullanmak değildir. Suç ve iddia insan öldürmektir. Suç vasfının tayinini elbette mahkeme yapacaktır. Ancak silah kullanılan ve bir kişinin öldüğü olaya görevi kötüye kullanma şeklinde bir iddia olarak görülmesi hiçbir şekilde hukuki değildir. Bu nedenle Ankara Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü'nün 12.07.2021 tarih 498.01.02-2021/119 karar sayılı soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararda iddia olarak görevi kötüye kullanma şeklindeki tespiti kabul etmiyoruz. Müvekkil müştekilerin yakını her ne kadar polis ve jandarmadan kaçmış ise de olayda kolluk kuvvetlerinin silah kullanma şartları oluşmamıştır. Ortada idari bir görev yoktur. Kovalamaca başlamakla artık adli bir olay vardır. Şimdi sormak lazım, kolluk görevlilerinin silah kullanma şartları oluşmadığı halde, maktulü öldürme eylemleri idari görevi nedeniyle mi yapmıştır?"
“Dosya kapatılmak isteniyor”
Razı ailesinin bir diğer avukatı olan ve ağabeyini de geçmişte polis kurşunuyla kaybettiğini aktaran avukat Yaşar Karakan, yaşanan olayın bir polis memurunun silahından çıkan kurşun yüzünden meydana geldiğini belirterek şunları söyledi:
"Savcılık makamının uzun süren ve aynı zamanda sebepsiz yere gizlilik kararı verip gizli yürüttüğü soruşturma evresi sonucu olarak hazırladığı iddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Mahkemenin bu reddinde öne sürdüğü sebep ise valilikten soruşturma izni alınmadığı ve alınması yönündedir. Bu karar açıkça hukuka, anayasaya, vicdan ve merhamete aykırıdır. Ortada hayatını kaybeden gencecik bir çocuk var. Bu dosya hakkında soruşturma izni verilmemesi ve hatta daha öncesinde bu cinayet için soruşturma izni istenmesi açıkça dosyayı kapatmaya, fail veya failleri korumaya yöneliktir. Bu yitip giden hayatın hesabını sormak bu ülkenin vatandaşı olup vicdan sahibi olan herkesin insanlık görevidir. Dosyayı kapatmaya çalışan hukuk sistemi ve Ankara valiliğine karşı tüm mücadelemizi sonuna kadar vereceğiz ve adalet yerini bulsun diye çabalamaktan vazgeçmeyeceğiz."