Haftalardır ön çalışması yürütülen İşçi Kürsüsü etkinliği bugün saat 14.00’da Tüm Bel Sen’de gerçekleştirildi.
Ankara İşçi Meclisi, BDSP, Devrimci Parti, Birleşik İşçi Kurultayı, Kaldıraç ve EHP’nin örgütlediği etkinlik için Ankara’nın birçok yerinde işçilere çağrı yapılmıştı. Direnen işçi ve emekçilerin de katıldığı etkinlik açılış konuşması ile başladı.
Konuşmada iktidarın işçi sınıfına yaptığı baskılar ve bunun karşısında gelişen direnişler dile getirildi. Ardından söz Mahmut Konuk’a bırakıldı. Konuk 6 yıldır direndiğini dile getirerek “Böyle etkinliklerin genişlemesi önümüzdeki süreç açısından önemlidir. Siyasal iktidarın haklarımızı gasp ettiği konusunda bir saniye bile kuşkuya kapılmamalıyız. Meşruiyet duygusu ile hareket etmeliyiz. Yoksa direnemeyiz” diyerek, bu durumu tarihsel örnekleri ile güçlendiren bir konuşma yaptı. Konuk konuşmasını KHK’lı direnişçilerden bahsederek “Anayasal hakkımızı engellemeye çalışıyorlar. Bizi terörist olarak lanse etmeye çalışıyorlar, ama asıl teröristlik bize yapılan saldırılardır. Bu saldırılara karşı direnmeliyiz. Ve işçi, emekçilerin inisiyatif aldığı bir mücadeleyi büyütmeliyiz. Direnme dışında başka yolumuz yok.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
Ardından Ankara İşçi Meclisi adına konuşma yapıldı. Konuşmada şunlar ifade edildi:
“Çok boyutlu bir kriz sürecinden geçiyoruz. Bunları detaylı tartışmaktan çok bu krize karşı nasıl mücadele vereceğimizdir. Gerçekleşen direnişler henüz ilk adımlar ve yetersizdir. İşçi sınıfı için eşit, özgür bir dünyayı kuracak bir anlayış olmalı. İşçi sınıfının siyasal bilincinin gelişmesi gerekiyor. Direnişlerin sesini yükseltebilmek çok önemli. Gelişen ve gelişecek olan mücadeleleri ortaklaştırmalı ve birleşik bir hat kurulmalı. Geçtiğimiz süreçte bunun örneklerini sergiledik ve sendikal bürokrasi de bundan rahatsız oldu.”
Ardından Çankaya Belediyesi’nde işten atılan Yasin Keskin konuşma yaptı. Keskin konuşmasında kendi yaşadığı haksız ve hukuksuzluk sürecini anlatarak şunları söyledi:
“Üyesi olduğum Genel İş 1 No’lu şubeye gittim. Ama yeterli yanıtı alamadım. İşe iade davasını açmak çok kolay ama sendikanın sahiplenmesinin düzeyi bu olmamalı. Özel güvenlik kartım iptal edildi. Burada bir hak gaspı var. Buna karşı ben direnişe geçtim. İşçi arkadaşlarımızın, Yasin Keskin değil de işten çıkarılmaların önüne geçmeye karşı çıkması için direnişe geçtim. Direniş ile işverene de kararlı olduğumu gösteriyorum. Belediye önü direnişinin dışında Genel İş Genel Merkeze de gittim. Remzi Çalışkan ile görüştüm ve işveren ile bir şey yapamayacağını dile getirdi. Ve ‘işe iade davanı kazan öyle gel’ dedi. Hukukun kalmadığı bir durumla karşı karşıyayım. Kısacası Genel Merkezden de bir şey alamadım. Haklılığımı ve meşruluğumu belgelerle de kanıtlıyorum”
Keskin konuşmasını “Sadece ben mağdur olmadım. Benim üç tane çocuğum var. Buradan emekten, alınterinden yana olan herkesin desteklerini bekliyorum. Bana ‘eylem yapma, işverenle ters düşme’ diye tavsiyelerde bulunanlar var. Biz işçi sınıfıyız. Güç onlarda ve kendi sınıfının gereğini yapıyorlar. Ama biz bunlara karşı sessiz kalmayacağız. Direnişime sonuna kadar devam edeceğim” diyerek sonlandırdı.
Ardından Tüketici Hakları Derneği adına konuşma yapıldı ve şunlar ifade edildi:
“Enerjide ve tarımda dışa bağımlı haldeyiz. Dövize bağımlılığımız sürdüğü için enflasyon alıp başına gidiyor. Sizin gibi kurumlarla beraber sesimizi de çıkarmaya çalıştık. Böylesi eylemlere devam edeceğiz. Bu soygun düzenini değiştirerek halkın iktidarını kurmak gerekiyor. Toplumda bilinç düzeyini arttırmak gerekiyor. Örgütlülüğümüzü güçlendirmek durumundayız.”
Ardından Kaldıraç adına konuşma yapıldı. Konuşmada “Kriz sürecinden geçiyoruz. Ve iktidar bu krizi sömürüyü arttırarak aşmaya çalışıyor. Devlet sınıfı daha fazla sömürmek için çalışıp çabalıyor. Buna karşı işçi hareketi de yükseliyor. Bu grevler sistemi tehdit ediyor. Ve işçi sınıfını eğitiyor. Bu direnişler kendi kendimizi kurtaracağımızı gösteriyor. Direnişlerle dayanışmayı yükseltmeliyiz. Aslında yalnız değiliz. Binleriz. Daha fazla, fabrika fabrika, sokak sokak örgütlenmeliyiz” denildi.
Etkinli programı SES adına yapılan konuşma ile devam etti. SES Şube Sekreteri’nin yaptığı konuşmalarda şu noktaların altı çizildi:
“Bugün ülkede birçok sorun var. İşsizlik bunların en önemlilerinden. Bunun bir ayağı da sağlık alanı. Sağlık alanını yürütenler, taşeron olarak çalıştırılabiliyor. Sağlık alanında çalışanlar işsizlik korkusunu yaşıyorlar. Ayrıca işin bir tarafı da pandemi… Bu sorun en çok sağlık çalışanlarını etkiledi. Son günlerde sağlık çalışanlarının ülkeden gitmeleri gündemde. Bu büyük bir sorun ve bu sorun karşısında iktidarın tutumu çok yanlış. Bizim bizden başka gücümüz yok. Birleşirsek kazanabiliriz. Son iki ay içinde 108 eylem oldu. Bu önemli bir gelişme. Direnirsek kazanabiliriz. Birlikte çözüm bulmak zorundayız.”
Ardından Sincan İşçi Birliği’nden bir depo işçisi söz aldı ve şunları söyledi:
“Bugün birbirimize güvenmek çok önemli bir yerde duruyor. Ama birliğimizin daha somut olması gerektiğini düşünüyorum. Mesela sendikal bürokrasi bugün emekçilere ihanet eden yerde. Bizim bunlara tepki göstermemiz gerekiyor. Bizim 1 Mayıs alanında kendi kürsümüz olmalı, birleşik bir işçi korteji olmalı. Daha somut ve nesnel hareket etmeliyiz. Ayrıca sektörel ve bölgesel anlamda da bir araya gelişler olmalı…”
Depo işçisi “Son dönemde birçok direniş oldu. Bu direnişleri birleştirmek de önemlidir. Proletaryanın yüzyılı başladı!”diyerek sözlerini sonlandırdı.
Ardından EHP adına konuşma yapıldı. Konuşmada şu noktalara vurgu yapıldı:
“Grevler ve direnişler çoğaldı. Emekçilerin yaşamı zorlaştı. Sözde zamlar yapıldı ama bu zamlar cebe girmeden eridi. Ayrıca kapitalizm savaş demektir ve bu düzende savaş hep olacaktır. Bunlar karşısında işçi-emekçi siyasetini yaratmak gerekir. İşçi-emekçi mitinginden bahsedildi. Bunun bir Ankara ayağı da olmalı. Bu tür birliklere ihtiyacımız var. Ve burayı büyütmemiz gerekiyor. Bu işçi-emekçi siyasetini bütün ülkeye yaymamız gerekiyor. Bu siyaseti 1 Mayıs’ta da ortaya koymalıyız. İşçilerin söz yetki ve karar hakkının olduğu bir anlayışla hareket etmeliyiz.”
Ardından EYT Derneği adına konuşma yapıldı. Konuşmada “23 yıldır mücadelemizi veriyoruz. Ve artık dernek kurduk. Maltepe’de bir miting düzenledik. Bunu örgütlü mücadelemizle kazandık. Her aracı kullanmaya çalıştık. Bugün önemli bir gelişme oldu. 15 Mayıs’ta Maltepe’de büyük bir miting düzenleyeceğiz. 5 milyon katılım bekliyoruz. Kenetlenmeliyiz. Bunun karşısında hiçbir güç duramaz” denildi.
Konuşmaların ardından etkinliğe ara verildi. Aranın ardından etkinlik Ostim’den bir metal işçisinin konuşması ile devam etti. Ostim işçisi “Çalıştığım yerlerde asgari ücretin ne kadar olacağının konuşulduğunu gözlemledim. Ayrıca zamlar da gündemde. Bu sorunları ve çözümleri de konuşmamız gerekiyor. Önümüzde 1 Mayıs var. 1 Mayıs öncesinde sendika bürokratlarına önden her şeyi belirlediği bir miting olmasından öte bizim sözümüzü söylememiz gerektiği konusunda basınç uygulamalıyız. Zamlara karşı da mücadele edilmeli, protestoculuğun ötesine geçilmeliyiz. Ayrıca direnişler var, bu direnişlerin öznesi olmak gerekiyor. Direnişlere dair kamuoyu oluşturmak gerekiyor. Bu direnişlerle dayanışma komitesi kurulmalı” dedi.
Ardından Çankaya Belediyesi güvenlik işçisi Ömür bir konuşma gerçekleştirdi. Ömür “Sendikal bürokrasiyi eleştirmekle kalmayalım, başka formlarda da örgütlenmek lazım” dedi.
Birleşik İşçi Kurultayı adına yapılan konuşmada ise şunlar ifade edildi:
“Tabandan yaptığımız çalışmalarla kazanıcı bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Grev önemli bir silahtır. Ve son aylarda birçok direniş oldu. Direnişler aynı zamanda öğretmendir de. Bizim somut önerimiz, bu toplam birlikteliğin devamlılığıdır. İkincisi, taleplerimizin sokakta dillendirilmesidir. Ayrıca Devrimci 1 Mayıs Platformu ruhunun oluşturulması gerekiyor.”
Etkinlik bir park işçisinin konuşması ile devam etti. Konuşmada “İşçiler birlik olmalı. İşçiler her alanda şikâyetçi ama örgütleyici, öncü yok” dedi. Arından Şişli Belediyesi direnişçisi Turan Aktaş konuşma yaptı. Aktaş “Direnişlerle yeterince dayanışma içerisinde bulunulmuyor. Yalnız kalınıyor. Bugün 6 parti yan yana geldi ‘ülkeyi düzelteceğiz’ diyorlar. Ama bunlar ülkeyi düzeltemez. Sadece bizi işten atarlar. Bugün bize desteğe gelinmiyor. Ama en azından sendika genel merkezini arayıp hesap sorulabilir” dedi. Arıdan Devrimci Partili İşçiler, örgütlü mücadeleye çağrı yapan ve sendikal bürokrasiyi eleştiren bir konuşma yaptı. Ardından bir büro emekçisi söz alarak sokağa çağrı yaptı.
Sonrasında BDSP adına bir konuşma yapıldı. Konuşmada işçilerin direnişlerinden bahsedilerek şunlar ifade edildi:
“Özetle sınıfın hareketlendiği bir sürece giriyoruz. Sınıf bilinçli öncü işçilerin bu süreçte yapması ve bilmesi gereken en temel şey gerçek kurtuluşa işaret etmektir. Evet, bir direnişle, grevle belli hakları kazanabiliriz. Ama işçi sınıfının insanca yaşayabileceği, sömürüsüz, savaşsız yaşayabileceği bir toplum ancak ve ancak gündüzlerinde sömürülmediği, gecelerinde aç yatılmadığı sosyalist bir toplum olabilir. Ve her bir bilinçli işçinin, kendi alanında verdiği mücadelede sorunun karşısına gerçek çözüm olarak bu perspektifi koymaları şarttır. Eğer böyle hareket edilmediği koşullarda küçük küçük kazanımlar bizi kısa bir süre sonra başladığımız noktaya getirecektir. Dolayısıyla açık bir yüreklilikle belirtmek gerekir ki gerçek kurtuluş sermaye sınıfının yıkılması, devrim ve işçi sınıfının iktidarı olan sosyalist toplumu kurma mücadelesini vererek elde edilecektir. Yani özetle yaşasın Devrim ve Sosyalizm!”
Ardından sırasıyla bir ev emekçisi, mühendis, A. Ü. Öğrencisi, Yeşiller ve Sol Gelecek, HDP, Hacettepe Ü. Öğrencisi ve bir yayınevi çalışanı konuşma yaptı.
Etkinliğin sonunda divan adına yapılan konuşmada ise “Tüm işçilerin yaşam alanlarında örgütlenmesiyle beraber bir şeyleri değiştirebileceğiz. 1 Mayıs konusunda salonun genel bir talebi var ve bu haklı bir talep. Sendikal bürokrasiye basınç uygulamak gerekiyor. İşçi emekçi toplantıları düzenleme görevi önümüzde duruyor” denildi. “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganı ile etkinlik bitirildi.
Kızıl Bayrak / Ankara