AKP şeflerinin rant, talan, adam kayırmacılık ve buna bezer gayrı meşru yollardan büyük bir servet biriktirdikleri artık kimse için bir sır değil. Ayakkabı kutularına istiflenen milyon dolarlar, evlere doldurulan haddi/hesabı bilinmeyen paralar, evlerinde para sayma makineleri bulundurmak zorunda kalmaları, çocuklarına “gemicikler” almaları, Malta/Man adalarında bile hesap açmaları vb…
Tüm bunlar buzdağının görünün kısmı. Görünmeyenlerin oranını ise halk bilmiyor. AKP döneminde yağma ve talan sadece merkezi iktidarın değil, yerel yönetimlerin de alamet-i farikası olmuştur. Böyle bir zihniyetin yağmadan, talandan, adam kayırmaktan uzak durması imkansızdır. Hele de burjuva hukukunun bile rafa kaldırıldığı bir dönemde…
Belediyelerin denetimlerini yapan Sayıştay her yıl mevzuata aykırı yüzlerce, belki de binlerce uygulama tespit ediyor. Ancak bu bulguları hukuksal işleme koyabilecek “cesur savcı” kalmadığı için, olay raporların yayınlanmasından öteye pek gidemiyor. Dolayısıyla yerel yönetimler yolsuzluk, rüşvet, adam/şirket kayırma düzenini hesap vermeden pervasızca sürdürüyorlar.
Sayıştay’ın 2017 yılı denetim raporları, mevzuata aykırı uygulamaların alabildiğine yaygın olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Raporlar, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin çok sayıda mevzuata aykırı uygulama yaptığını kayıt alıyor.
Taşınmazlarla ilgili binlerce uygulama, İstanbulkartla ilgili binlerce uygulama, yandaş marketleri kayıran uygulamalar, konut, ihale, otoparklar konusunda sayısız yolsuzluk ve adam/şirket kayırma. Benzer uygulamalar Ankara’da da tespit edilmiş. Otopark, işletme vb. alanlarda yüzlerce usule aykırı uygulama... Keza raporlarda AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin de mevzuata aykırı yüzlerce uygulama yaptığı saptanıyor…
Sayıştay’ın saray rejiminin güdümünde olduğu dikkate alındığında saptanan vakaların “devede kulak” olduğunu tahmin etmek güç değil. Yani raporlar merkezi/saray rejiminin yanı sıra yerel yönetimlerin de tam bir yolsuzluk, yağma, rüşvet ve adam kayırma çarkı içinde olduklarını gözler önüne seriyor.
Bu uygulamalar iktidarın ahlaki çürüme/yozlaşma içinde debelendiğini ortaya koyuyor. Buna rağmen AKP’nin şefiyle bazı dalkavukları halen topluma “ahlak” vaaz edebiliyorlar. Ne utanma ne sıkılma bilen bu zihniyetin temsilcilerinin toplumun çoğunluğu nezdinde “üç kuruşluk” bir saygınlıkları kalmadı. Ancak görünen o ki, bu çürümüş rejimi savurup atacak bir sınıf/kitle hareketi gelişene kadar, bu yiyici takımı işbaşında kalmaya devam edecektir.