Sermaye devleti, doğayı ve çevreyi talan etme pahasına devreye soktuğu 3. Köprü projesinde sona gelindi. Köprünün son tablası geçtiğimiz günlerde Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı gösterişli bir törenle yerine kondu.
Köprü daha açılmadan devlet yetkilileri elde edilecek rantın hesaplarını da yapmaya başladı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, katıldığı bir toplantıda sözde hizmet olarak sunduğu rant projesi üzerinden sermaye devleti ve özel şirketlere yağlı bir kapı açılacağını duyurmuş oldu.
Yıldırım 3. Köprü projesinden sermaye adına beklentilerini şu sözlerle ortaya koydu:
"Köprünün bir maliyeti var. Bu maliyetinde köprü işletme ve işletirken de köprüyü kullanacak araçlardan ücret almak suretiyle karşılanacak. Burada şaşılacak ve yadırganacak bir şey yok. Her hizmetin bir bedeli var. Paranız varsa bütçenizden yaparsınız ve o bedeli sübvanse edersiniz. Eğer yeterli kaynağınız özel sektörle bir ortaklık şeklinde yaparsınız. Bu köprünün devreye girmesiyle beraber İstanbul’da yılda zaman kaybı ve trafik sıkışıklığındaki yakıt kaybından 3 milyar lira tasarruf sağlar. Bunu göz önüne aldığımız zaman iki sene içerisinde köprü bedavaya gelir. En pahalı hizmet, olmayan hizmettir.”
Binali Yıldırım'ın 3. Köprü projesi üzerinden yaptığı değerlendirme sermaye devletinin “hizmet” anlayışını ortaya koyarken, bu ve benzeri projeleri belirleyen şeyin toplumun ihtiyaçları olmadığını da gözler önüne serdi.