Artvin, 1970'ler Türkiye'sinin nice devrimciler yetiştirmiş kentlerinden biridir. Artvin’in muhalif kimliği, dönemin sermaye iktidarının gözünden de kaçmamıştır.
Sermaye devleti için Artvin henüz “vatan toprağı” yapılamamıştır. Bu hedefe ulaşmak için, 1979’un Temmuz’un ilk haftasında ‘arama yapmak’ iddiasıyla Şavşat’a Giresun’dan bir komando alayı sevk edilir. Alayın komutanı ilçeye geldiğinde; “Şavşat’ı Anavatan topraklarına katmaya geldik” der. Devletin Komanda Alayı Şavşat’a yerleşmiştir. Bunla birlikte Artvin-Şavşat emekçileri üzerinde devlet terörü arttırılarak halkı yıldırma politikası izlenmiştir.
Komandolar yüzbaşının emriyle, alış veriş ettikleri esnafa para ödemeyerek, taksi-minibüs gibi araçlara el koyarak, ilçede devriye gezmeye başlarlar. Şavşat’ta bir tür ‘fiili işgal’ durumu var. ‘Sömürge valisi’ havasındaki Komando Yüzbaşısı her gün bir baştan bir başa ilçede arama yaparak halka olmadık hakaretler ediyor ve baskı altına almaya çalışıyordu. Demokratik kitle örgütleri bu durumu çeşitli yollarla protesto ettiler ve komando alayının Şavşat’tan geri çekilmesini istediler.
18 Temmuz’da esnaf dükkânlarını açmadı, şoförler arabalarını çalıştırmadılar. İşçi ve memurlar iş bıraktılar. Şavşat halkı zorbalığa tam katılımlı bir genel grevle karşılık verir.
23 Temmuz 1979’da ise, yoğunlaşan baskıları protesto etmek amacıyla bir miting düzenlenir. Mitinge Murgul, Ardanuç, Artvin ve Şavşat’tan 10 bin civarında emekçi katılır. Bu, halkın zorbalığa karşı biriken öfkesiydi. Saat 12.00’de başlayan mitingin yapıldığı alanın çevresi komando birlikleri tarafından kuşatılır. Miting, yapılan konuşmalardan sonra 14.20 sıralarında sona erer. Bu arada Ardanuç’tan mitinge gelen halk yolda beş kez durdurularak ‘arama’ bahanesiyle taciz edilmiş, mitinge katılmaları engellenmek istenmişti. Ardanuçlular miting alanına ancak saat 14.30 sıralarında yetişebilirler.
İlçenin üst tarafından gelen 2 bin 500 Ardanuçlu mitingin dağılmış olması nedeniyle TÖB-DER binasının önünde toplanır ve yapılan bir konuşmadan sonra dağılmaya başlar.
Bu arada ‘sömürge valisi’ kanlı planını uygulamak için hazır bekler. Jandarma yüzbaşısı, otomatik silahlı 40 kadar komando birliği ile halkın dağılması sırasında koşarak kitlenin önüne geçti. Dağılmakta olan kitlenin üzerine ateş emri verdi ve yaylım ateşini kendisi başlattı. Bu 12 Eylül Askeri faşist diktatörlüğünün bir provası gibiydi. 5 kişi bu saldırı sonucunda katledildi, 30 kişi yaralandı.
Saldırı sırasında Şavşat Belediyesi zabıta memuru ve TÜM-DER Şavşat şubesi üyesi Adil BİLİR, Artvin Endüstri Meslek Lisesi Mezunu Alim KILIÇ, Arıca Köyü İlkokulu öğretmeni ve TÖB-DER Çatalzeytin Şubesi üyesi Eşref KOCA, Kırşehir Endüstri Meslek Lisesi mezunu Atanur ŞAHİN ve TÖB-DER Şavşat Şube Başkanı Erdem Uzun’un annesi Saime UZUN Jandarma kurşunları ile katledildiler.
Aradan 41 yıl geçmesine rağmen Artvin-Şavşat’ta yaşanan 12 Eylül’ün provası olan bu katliamı ve katledilenleri unutmadık, unutturmayacağız. Hesabını Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri er ya da geç soracaktır.
B. Ufuk