12 Eylül'den sonra ilk kez baro başkanı tutuklanacak

Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe hakkında 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 20 Ocak 2015
  • 10:41

Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe'ye Maoist Komünist Parti (MKP) üyeliğinden verilen altı yıl üç aylık hapis cezası onandı. İtiraz kabul edilmezse Yeşiltepe, 12 Eylül darbesinde tutuklanan İstanbul Barosu Başkanı Orhan Adli Apaydın'dan sonra cezaevine giren ikinci baro başkanı olacak.

Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre Dersim Katliamı’nın yıldönümünde anma etkinliği düzenleyen Dersim Kültür Derneği Başkanı Ali Mükan ve yedi kişiye MKP üyeliğinden verilen altışar yıl üçer aylık hapis cezası, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı.

Cezası onananlar arasında Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe de var. Yeşiltepe’ye yönelik suçlamalar arasında, 56 yıl ceza alan müvekkilleriyle ilgili açıklama yapmak, açıklamayı kaydeden polislere, “Memur Bey niye kameraya çekiyorsunuz? İnsanlar barut fıçısı gibi. Sudan sebeplerle fezleke hazırlayıp insanları suçluyorsunuz, zaten hassaslar sekiz, on dört yıl verildi lütfen geriye biraz, çekmeyin” demek, öldürülen TİKKO gerillası Armenak Bakırcıyan hakkında kitap çalışması yürütmek gibi ‘eylemler’ var. İtirazları sonuçlanmadığı takdirde cezaevine girecek olan Yeşiltepe, 12 Eylül’den sonra tutuklanan İstanbul Barosu Başkanı Orhan Adli Apaydın’dan sonra, görevi başındayken tutuklanan ikinci baro başkanı olacak.

Tunceli’de, Kasım 2012’de MKP’ye yönelik operasyonda Dersim Kültür Derneği (DKD) ve Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) basıldı. DKD Başkanı Ali Mükan’ın yanısıra DHF’li Öner Yeşil, İbrahim Yolcu, Hasan Doğan Kılıç, Zafer Güven, Mustafa Aykaç ve Yıldız Ataş ile Avukat Uğur Yeşiltepe gözaltına alındı. Yeşiltepe ve Ataş dışındakiler tutuklandı.

Yasal eylemler terör suçu sayıldı

TMK ile yetkili Malatya Savcısı İsmail Aksoy’un ‘MKP üyeliği’ savıyla hazırladığı iddianamede; Mükan ve arkadaşlarının katıldığı 15 yasal eylem ‘terör suçu’ sayıldı. Bunlar içinde; Sivas Davası’nın zamanaşımından düşürülmesi kararı verilmesi üzerine Tunceli’de 14 Mart 2012’de yapılan protesto açıklaması da yer alıyor. İddianamede 70 kişinin katıldığı eylemde, “Halkın belleği zamanaşımına uğramayacak / Sivas’ın hesabı sorulacak - Dersim halkı” yazılı pankartın açıldığı; “Sivas’ı unutma, unutturma”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlarının atıldığı ifade ediliyor. Keza 4 Mayıs 2011 ve 2012’de yapılan Dersim Katliamı anmaları da listeye girdi. İddianamede, “Sözde Dersim Olayları” diye anılan katliamın yıldönümünde, “Tertele Dersim - 38 Hovira Nekeme” yazılı Zazaca pankartın açıldığı, “Kahrolsun faşist diktatörlük” ve ”Katil devlet hesap verecek” sloganlarının atıldığı ifade ediliyor. Ayrıca 4 Temmuz 2011’de “Toplu Mezarlar Açılsın” yürüyüşü, 1 Mayıs’a ve Nevroz’a katılmak, İbrahim Kaypakkaya’yı anmak, Pembelik HES karşıtı açıklama düzenlemek, MKP’lilerin cenazelerine gitmek de ‘suçlar’ içinde...

Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 14 Nisan’da görülen duruşmasında Savcı İsmail Aksoy, mütalaasını açıkladı. Savcı Aksoy, tüm sanıkların “örgüt üyeliği” suçundan cezalandırılmasını istedi. Mükan için de, Dersim Katliamı’nın yıldönümünde gerçekleştirilen eylemleri, “örgüt üyeliği” için delil saydı. Karar ise 26 Haziran’da açıklandı. Mahkeme, bütün sanıklara “örgüt üyeliği” suçundan altışar yıl üçer ay hapis cezası verdi. Tutuklu sanıkların tutukluğunun devamına hükmedildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, yerel mahkemenin kararını onadı. 

‘Ceza mesleki faaliyetlerime verildi’


Diğer sanıklar gibi, hakkında altı yıl üç ay hapis cezasına hükmedilen ve cezaevine girmesi beklenen Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe, gerekli itirazları yaptıklarını ifade etti. Yeşiltepe “Bütünüyle meslek faaliyetlerinden kaynaklı ceza aldım. Eğer hukuk, adaletten, insan hak ve özgürlüklerinden arınırsa ortaya bir yasa ve kolluk devleti çıkar ki, bu da her gün hepimizi içine alır. Bugün benim, yarın bir başkasının başı derde girecek ve kimse güvende olamayacak. Ortada adil bir yargılama yok. İktidar sahiplerinin bile güvenmediği bir alana bizim güvenmemiz beklenemez. Son başvuru noktamız, Anayasa Mahkemesi ama hükümet bile ‘Buraya güvenmiyorum’ diyorsa bizim sıradan vatandaşların yapacağı ne olabilir?” dedi.