Yaşamını insanlığın kurtuluşuna adayan, çelik iradesiyle işkencehanelerde ser verip sır vermeyen yiğit devrimci İbrahim Kaypakkaya’nın ölümsüzlüğünün 48. yılındayız. Bugün hala ölü bedeni dahi sermaye iktidarına korku salmaktadır. Kaypakkaya’nın çelik iradesi, siper yoldaşlığı, devrim davasına olan adanmışlığı bizlere bıraktığı en büyük mirasıdır.
Yoksul bir ailede 1949 senesinde dünyaya gözlerini açan Kaypakkaya, zor koşullarda üniversiteyi kazanmış ve okul yıllarında da devrimci fikirlerle tanışmıştır. 70’lerin başında reformist akımlardan kısa sürede koparak kurduğu devrimci örgüt ile düzene karşı devrim saflarında ölene kadar mücadeleyi sürdürmüştür.
Türkiye’de kapitalistleşme sürecinin ardından keskinleşen sınıf mücadelesi, dünyada yaşanan toplumsal hareketlilik, Türkiye’de de 60’lı yılarda toplumsal uyanışın zeminini hazırlamıştır. Üniversitelerde yapılan işgal ve boykotlar, köylü işgalleri ve işçi direniş ve grevleri giderek çoğalmıştır. 70’li yıllara gelindiğinde TİP, MDD ve YÖN gibi dönemin reformist ve düzen içi sol akımları, gençliğin içinde mayalanan mücadele dinamiğine cevap veremiyordu. Gençliğin militan ve devrimci eğilimi, burjuva sosyalizminden ’71 devrimci kopuşunu yaratmıştır. Denizler THKO’yu, Mahirler THKP-C’yi, İbrahimler ise TKP/ML’yi kurmuşlardır. İbrahim Kaypakkaya, Çin Devrimi’nin etkisiyle köylülüğe bağlı devrim tezinin savunucusu olmuş, silahlı mücadeleyi esas alarak, köylülük içerisinde faaliyet yürütmüştür. Aynı zamanda Kemalizm'in dönemin devrimci hareketi üzerindeki politik etkisine karşı mücadele ederken, Kürt ulusal sorununa ilişkin özgün değerlendirmeler de yapmıştır. THKO önderlerinden Sinan Cemgil ve yoldaşlarını ihbar ederek Nurhak dağlarında katledilmelerine neden olan muhtarın cezalandırma eylemine de katılmış olan İbrahim Kaypakkaya, böylelikle siper yoldaşlığının da bir simgesi haline gelmiştir.
***
24 Ocak ’73 tarihine gelindiğinde, İbrahim Kaypakkaya ve yoldaşlarının Dersim’de bulundukları köy askerler tarafından kuşatılır. Çıkan çatışmada yaralı olarak kurtulan Kaypakkaya, daha sonra köyde bir öğretmenin ihbarı sonucu yakalanır. Türlü işkencelere maruz kalsa da ser verir sır vermez. Cellatlara tek sözü, “Biz komünistler örgütsel çalışmamız ve yoldaşlarımız hakkında bilgi vermeyiz” olur. Devletin tüm işkencelerine çelikten iradesi ile direnen Kaypakkaya, 18 Mayıs günü Diyarbakır Zindanı’nda işkenceyle katledilir.
***
Bugün çok yönlü krizler içinde debelenen sermaye iktidarının baskı ve zorbalık politikalarını tırmandırdığı bir dönemden geçiyoruz. Pandemiyle birlikte işsizliğin ve geleceksizliğin arttığı bu süreçte işçi ve emekçiler salgında ölüm kamplarına dönüşen işyerlerinde çalışmaya zorlanıyorlar. İlericiler, devrimciler, hatta iktidara düzen zeminini aşmadan muhalefet edenler dahi gözaltı ve tutuklama ile susturulmaya çalışılıyor. Kürt halkına, hareketine ve kazanımlarına yönelik saldırılar da alabildiğine tırmandırılmaktadır. Daha fazla kâr uğruna doğanın talan edilmekte, Türkiye’nin emperyalizme olan bağımlılığı doğrultusunda dışarıda da savaş ve saldırganlığa hız verilmektedir.
Denizler, Mahirler ve İbrahimler kendi dönemlerinde nasıl ki hakları gasp edilen işçilerin her daim yanında oldularsa, okullarında söz yetki ve karar hakkı için işgal ve boykotlar düzenledilerse, ABD emperyalizmine karşı “Yanke Go Home!”, “6. Filo defol!” sloganlarıyla karşılık verdilerse ve en önemlisi de “Düzene karşı devrim!” şiarını ete kemiğe büründürdülerse, bizler de günümüzde yaşanan baskı ve zorbalığa, hak gasplarına ve emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için düzene karşı mücadele etmeliyiz.
’71 Devrimci Çıkışı’nın 50. yıl dönümündeyiz. ’71’de dönemin reformist akımlarından koparak devrimci bir gelenek yaratan Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin bizlere bıraktığı en büyük mirastır, düzene karşı devrim mücadelesini vermek. Onlardan devraldığımız mirası daha da ileriye taşıyacağız!
Devletin işkence tezgahlarında ser verip sır vermeyen İbrahim Kaypakkaya’yı ölümsüzlüğünün 48. yılında saygıyla anıyoruz.
Devrimci Gençlik Birliği