Ardında bir mektup bırakan ve kendisine ulaşılamayan genç Ferhat Eren’in cansız bedeni bulundu. 21 yaşındaki genç ardında bıraktığı mektupta şu ifadeleri kullanmıştı:
“Hiçbir zaman konuşkan ve derdini anlatan biri olmadım. Ama artık anlatabilirim. Ben başa çıkamıyorum artık hayat ile mutluluk ve yaşamın bu dünyada bir ev, araba ve evlilik olması kadar saçma bir şey yok. Bu yaşıma kadar yaşayan bir ölü gibiydim. Hiçbir zaman ne mutlu ne de tatmin oldum. Sadece siz öyle olduğumu sandınız. Şimdi belki mutlu olacağım bir yere gitmek beni umutlandırıyor. Kimse ne beni düşünsün ne de arkamdan ağlasın. Beni sevenlerden ve ailemden özür diliyorum. Son çare bu mecburum. Çünkü yaşadıkça daha çok acı çekiyorum. Biliyorum, 2-3 gün konuşulup unutulacağım. Ardımdan bu yazıyı okuyun ki belki beni anlarsınız. Ben bile kendimi anlamıyorken. Tüm beni soran herkese bu yazıyı okutun. Herkesin gerçeği bilmeye hakkı var. Bunları yazarken bile zorlanıyorum. Çünkü kendimi bile açıklamak zor ama artık yaşamak istemiyorum. İstemiyorum ne yaparsam yapayım hiçbir şey değişmiyor. Her gün yine aynı şeyler oluyor. hiçbir şeyi değiştiremiyorum. Sakın üzülmeyin sakın ağlamayın. Hiçbir şey geri gelmiyor. Yok olmak istemiyorum. Beni en azından yılda bir kez hatırlayın. Dışardan hayat dolu olanlar hep ilk giden olur. Ölürsem eğer kimse bundan sorumlu değildir. Tüm aile ve sevenlerimden özür diliyorum. En çok sizden özür diliyorum. Anne ve baba size layık bir evlat olamadım, özür diliyorum”
Yakın zamanda Meclis’te verilen soru önergesine yanıt veren Sağlık Bakanlığı, son 5 yıl içerisinde 137 bin 720 kişinin intihar girişiminde bulunduğu, 11 bin 387 kişinin intihar sonucu hayatını kaybettiği bilgisini paylaşmıştı. Bu veriler bile, intiharların “bireysel sorunlar”dan kaynaklanmadığını, kapitalist düzenin toplumu giderek daha fazla çıkışsızlığa sürüklediğini gözler önüne seriyor.