Greta Thunberg, 16 yaşında İsveçli bir lise öğrencisi. Küresel iklim değişikliği üzerine devletlerin samimi hiçbir adım atmadıklarına dikkat çeken bir iklim aktivisti. 2018 Ağustos ayından beri her Cuma günü okula gitmeyerek, İsveç parlamentosu önünde oturmaya başladı. “Fridays For Future” hareketine dönüşen bu irade bugün yüzlerce ülkede milyonlarca gence ulaşmış vaziyette. Greta attığı bu adım ve sergilediği kararlılık ile sesini tüm dünyaya duyurdu. Cuma günleri okul boykotu yaparak, küresel iklim değişikliğinin bir “varoluşsal kriz” olarak değerlendirilmesini, kriz zamanlarında nasıl davranılıyorsa öyle davranılması gerektiğini belirtiyor.
Dünyanın doğal döngüsü bozuldu. Ortalama sıcaklık değeri 1°C artmış durumda. Her yerden anormal hava olaylarının haberleri geliyor. Önceki haftalarda Güney Afrika’yı vuran kasırga 700’den fazla insanın canını aldı. İklim değişikliği sonucu yaşanacak tüm bu senaryolar özellikle yoksul ülkelerde çok daha fazla zarara neden olacak.
Greta, buradan da hareketle, İsveç gibi zengin ülkelerin Paris İklim Anlaşması’na uymalarını, CO2 emisyonunun 10-12 yıl içerisinde sıfırlanması kararına yönelik gerçek adımlar atılmasını, IPCC raporunun ve bilimin takip edilmesini talep ediyor. “Eğer her şeye sahip bu ülkeler kendi yükümlülüklerini yerine getirmezlerse daha yoksul ülkeler iklim krizine nasıl baksınlar” diyor.
Bilim camiası zaten on yıllardır bu duruma dikkat çekip, raporlar yayınlıyor. Eğer önerilen önlemler alınmazsa dünyanın yüzyılın sonuna doğru 6°C’ye kadar ısınabileceği ve bunun en yalın ifade ile bir felaket olacağı dile getiriliyor.
Öneri ise 2050 yılına kadar bu artışın 2°C, hatta mümkünse 1,5°C’de sınırlandırılması. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, enerji verimliliği ve ormansızlaşmanın önüne geçilmesi ilk elden çözümler olarak sunuluyor. Önümüzdeki 10 ila 20 yıl içerisinde radikal adımlar atılmak zorunda.
Raporlarda iklim krizinin nedeni insan etkinliği olarak anlatılıyor. Evet, diğer canlı türleri arasında buna sebep olan tek canlı türü insandır. Ancak burada bir gerçeği belirtmek gerekiyor. Mevcut ekonomik sistem olan kapitalizm rekabet üzerine kurulu ve bu sistemde birkaç insanın lüks yaşamı uğruna koca gezegen heba ediliyor, çocukların gelecekleri çalınıyor.
“Bu seni neden endişelendirmiyor?” sorusu ile Greta her gün yaşadığı panik halini anlatıyor. “Ben her zaman, o en arka sırada oturup hiç konuşmayan kızdım. Bir fark yaratacağım aklıma bile gelmezdi, çünkü çok küçüktüm” şeklinde konuşan Greta, aslında “asperger”li, yani kendisine “seçici suskunluk” teşhisi konulmuş. Greta sadece gerekli gördüğü takdirde konuşuyor. O, bu durumu bir hastalık olarak değil, bir “hediye” olarak değerlendiriyor. Diğer yaşıtları gibi sosyal medya çılgınlığına kapılmayan Greta, “Popüler olmak umurumda değil, iklim adaleti ve yaşayan bir gezegen umurumda” diyor.
Harekete geçince umut da gelir
İklim değişikliğine dair birçok aktivist, kuruluş, kurum var ancak hiçbiri Greta kadar etkili olamadılar. Hiçbiri kitleleri harekete geçirmeyi, bu krizi dünya gündemine bu düzeyde taşımayı başaramadı. Greta’nın yaptığı konuşmalarda umutlu bir tablo yok. Aksine, hükümetleri suçlayan bir dil ve gerçeğin inatçılığı var. En önemlisi de “herkes için savaşıyoruz” diyen bir kararlılık var. Greta tek kişi olarak bir adım attı, bu eylemi başlattı ve aylar içerisinde eylemi tüm dünyaya yayıldı. 15 Mart’ta küresel ölçekte milyonlarca çocuk ve genç “Fridays For Future” eylemini gerçekleştirdiler.
Greta’nın yaşıyla kıyaslanmayacak bakışını anlamak için farklı yerlerde yaptığı konuşmalardan bir iki örneğe bakmak gerekiyor:
- “Eğer sokaklarda olmak yerine okulda olmamız gerektiğini düşünüyorsanız, o zaman sokaklarda bizim yerimizi sizin almanızı ve işe gitmemenizi öneririz. Hatta daha iyisi, siz de bize katılın da süreci hızlandıralım.”
- “Koltuklarınızda oturup dururken umudun gelmesini bekleyemezsiniz. Öyle yaptığınızda şımarık sorumsuz çocuklar gibi davranmış oluyorsunuz çünkü. Umudun, uğraşıp didinerek kazanılması gereken bir şey olduğunu anlayamamış görünüyorsunuz. Ve eğer değerli ders saatlerini heba ettiğimizi söylemeye devam edecek olursanız, izninizle size şunu hatırlatayım ki siyasi liderlerimiz inkâr ve eylemsizlik yoluyla nice on yıllarımızı heba ettiler.”
- “Bir geleceğimiz yoksa eğer, okula gitmenin de bir önemi yok o zaman.”
Bunların yanı sıra eylemlerde, “İklim değişikliği değil, sistem değişikliği!” vurgusu da yapılıyor.
“Geleceğimizi mahvetmekten vazgeçmek zorundasınız”
Yüzlerce ülkede çocuk ve gençler iklim değişikliğine karşı okulları “kırarken”, Makedonya’da çocuklar hava kirliliğinden dolayı okullara gidememişlerdi. Yapılan eylemlerde bu tür konular da işlenerek, evrensellik vurgulanmış oluyor. “Yetişkin”, “çocuk” vb. tartışmaları ile eylemler ve bu hareketin beyni olarak görülen Greta, her türlü eleştiriye tabi tutuluyor. Güya bu çocukların beynini anne ve babaları “yıkıyor.” Oysa Greta, tam tersine, anne ve babasını kendisinin değiştirdiğini söylüyor. Aynı şekilde kapitalistler beğenseler de beğenmeseler de değişim hareketinin başladığını vurguluyor ve şunu ekliyor: “Ve sanırım bu daha başlangıç. Sanırım ufukta değişim görünüyor ve insanlar kendi gelecekleri için ayağa kalkacak.”
BM 2019 Nobel Barış ödülleri için Greta Thunberg’i de adaylığa ekledi. Bu hareketin etkili bir sistem karşıtı hareket haline gelmemesi için temkinli davranan emperyalistler, Greta’yı iklim konferanslarına, Davos zirvelerine çağırarak ayakta alkışlıyorlar. Ancak içi boş vaatlerden bıkmış ve gerçek bir değişim isteyen kitleler, en başta da genç nesiller emperyalistlere aldanmayacak görünüyorlar.
U. Aze