Söyleşide ilk olarak Tarihsel TKP ile başlayan Türkiye devrimci hareket tarihine ilişkin kısa bir anlatım gerçekleştirildi. Ardından 1960’lı ve 1970’li yılların tüm dünya nezdinde devrimci dalganın yükseldiği özel bir dönem olduğundan bahsedildi.
Vietnam Kasabı olarak adlandırılan Komer’in arabasının yakılması eyleminden Amerikan emperyalizmi için özel bir simge olan 6. Filo’nun Dolmabahçe’de denize dökülmesine kadar gençliğin eylemsel süreçleri anlatıldı. Dönemin önde gelen TİP ve YÖN gibi öne çıkan sol akımlarının hiçbirinin devrimci bir perspektifte olmadığı ve düzeni cepheden reddedebilecek bir çizgiye sahip olmadıkları belirtildi. Toplumsal muhalefetin yükselişte olduğu dönemlerde öncü partinin eksikliğinden bahsedildi. Ardından 71 devrimci kopuşu ile birlikte ortaya çıkan devrimci örgütlere ve devrimci önderlere dair sohbetler gerçekleştirildi. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’nın bugüne bıraktığı mirasa dair; siper yoldaşlığına, devrimci dayanışmaya, devrime olan bağlılık, inanç ve kararlılığa dair konuşmalar gerçekleştirildi.
71 devrimci kopuşuyla birlikte öne çıkan devrimci önderlerin bıraktığı mirası yaşatmanın, o mirası daha ileriye taşımak ve aşabilmekten geçtiği vurgulandı. “Düzene karşı devrim!” şiarını yükseltebilmenin önemine değinildii. Son olarak DGB il meclisine ilişkin planlamalar gerçekleştirilerek söyleşi sonlandırıldı.