Charlie Hedbo katliamı üzerine...

Emperyalist sistemin kriz ve bunalımlarının derinleştiği, sosyal hareketliliklerin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Böylesi dönemlerde egemenler, işçi ve emekçilerin biriken öfkesinden büyük korku duymakta, düzenlerini korumak için “güvenlik önlemlerini” arttırmaktadırlar. Bu türden uygulamaları gerekçelendirmek için her türlü kirli yöntemi kullanırlar.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 17 Şubat 2015
  • 02:11

Daha fazla TOMA, daha fazla gaz kapsülü

Dünya kan gölüne çevriliyor. Ortadoğu’daki pazara sahip olmak için emperyalist devletler kirli yöntemlerle emekçilerin kanını döküyor. Ürettikleri, besledikleri ve dünya halklarının üzerine saldıkları dinci çeteler bugün dört bir yanda katliamlar gerçekleştiriyor. Charlie Hedbo katliamı, bir çok noktada yaşananların sadece görünen kısımlardan ibaret olmadığını kanıtlıyor.

Cihatçı çeteler Paris'in orta yerinde ve güpegündüz bir katliam gerçekleştirdi. Bu cihatçı çeteler mantar gibi yerden bitmedi, yada yoktan var olmadı. Peki kim besliyor bu çeteleri ve kimin için? Bu soruları sormak önemli.
Cihatçı çeteler bugün emperyalist devletlerin kullandığı maşalardır. Yeri gelir devreye girer, yeri gelir uzaktan izler. Charlie Hedbo katliamında rol oynayan cihatçı çeteler tam da Fransız kapitalizminin eseridir. Diğer emperyalist devletlerle birlikte din ve mezhep farklılıklarını kullanarak IŞİD'i Ortadoğu’ya salan Fransa, bu çetenin gerçekleştirdiği korkunç katliamlardan da sorumludur. Batılı emperyalist koalisyonun Ortadoğu politikasında Fransa bir çok süreçte baş aktördür. Ortadoğu’da kullanılan her silahta Fransa'nın parmak izi vardır, ellerinde ise yıllarca sömürüye maruz bıraktığı Cezayir halkının, Fransız emekçilerinin kanı bulunmaktadır.

Emperyalist sistemin kriz ve bunalımlarının derinleştiği, sosyal hareketliliklerin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Böylesi dönemlerde egemenler, işçi ve emekçilerin biriken öfkesinden büyük korku duymakta, düzenlerini korumak için “güvenlik önlemlerini” arttırmaktadırlar. Bu türden uygulamaları gerekçelendirmek için her türlü kirli yöntemi kullanırlar. 11 Eylül saldırısı ve bugünlerde gerçekleşen Charlie Hedbo katliamının arka planına baktığımızda bu gerçekliği açıkça görürüz. Bizzat kendi yarattıkları provokasyon ve katliamları gerekçe göstererek “Toplumun huzuru, güvenliği” adı altında polis devleti uygulamaları yoğunlaştırılmak istenmektedir.

Örneğin Fransa emekçileri Charlie Hedbo katliamı öncesinde yaşam koşullarının iyileştirilmesi için grev hazırlıkları planlıyordu. İşsizlik, yoksulluk, geleceğin belirsizliği emekçileri ayaklanmaya hazırlıyordu. Fransa sermaye devleti bu huzursuzluğu bastırmak ve saldırganlıklarını meşrulaştırmak için Charlie Hedbo katliamını kullanmaktadır.

Emperyalistler böylesi süreçleri kullanmakta ustadırlar. Kendi coğrafyamız üzerinden de buna benzer bir çok örnek görebiliriz. Bugün AKP iktidarı yeni bir Gezi olmasın diye elinden geleni yapmaktadır. Suriye sürecini, Haziran Direnişi'ni, cemaatle olan gerici kapışmalarını vb. her şeyi baskı ve zorbalığı meşrulaştırmak için kullanmaktadırlar. Şimdi ise bir çok açıdan polis devleti uygulamalarını arttırdılar, “güvenlik” adı altında sokak ortasında gerçekleşecek katliamlara yasal zeminler hazırladılar. Geçtiğimiz ay içerisinde bir liselinin basın açıklamasından kaynaklı hukuksuzca tutuklanması üzerine oluşan tepkiler nedeniyle yargı kararından dönmüş ancak yargılama sürecini devam ettirmiştir. Devletin saldırgan yüzünü en net Ali İsmail’in mahkemesinde çıkan kararda görüyoruz. Sonrasında sokağa çıkılan her yerde gaza ve tazyikli suya boğulan eylemlerde görüyoruz. İşçi eylemlerine saldırılarında görüyoruz.

Emperyalistler ve onların iş birlikçileri emekçilere reva gördükleri cehennem koşullarının böyle gitmesini istiyorlar. Binalar ve gökdelenler işçi kanı ile beslensin, milyonlarca aç insan varken göbekleri biraz daha yağ̆ bağlasın istiyorlar. Bundan kaynaklı dünya çapında bir saldırganlık dönemini hazırlıyorlar. Bizler devrimci liseliler olarak onların saldırganlıklarını boşa düşürmek için hazırlanıyoruz. Bu kokuşmuş düzeni yıkmak için daha fazla direniş, daha fazla örgütlülük!

İLİŞKİLİ HABERLER