31 Mart yerel seçimleri geride kaldı. Genel seçim havasında geçen yerel seçim dönemi; AKP iktidarı açısından tek adam rejimini onaylatacağı, muhalefet tarafından ise AKP'nin geriletileceği bir süreç olarak işletildi.
Ekonomik krizin yıkıcı etkilerinin arttığı, yiyecek, giyecek, barınma, ısınma vb. her şeyin pahalılaştığı, sosyal sorunların derinleştiği koşullarda; “Beka” “Mart'ın sonu bahar” gibi söylemler üzerinden karanlık derinleştirildi. “Terör” demagojisiyle işçi ve emekçileri hedef alan baskılar yoğunlaştırıldı, devrimci-ilerici güçler üzerinde terör estirildi.
AKP-MHP dinci faşist iktidar bloğu tüm bu koşullara rağmen toplumsal desteğini korumakta zorlandı, düzen muhalefeti ise üç büyük kenti ve diğer bazı kentleri aldı. HDP büyük kentlerde düzen muhalefetini adres gösterdi ve CHP eksenli ittifakın İstanbul ve Ankara “başarısı” buradan geldi. Kürt halkı baskı ve devlet terörüne rağmen kayyımlara karşı HDP'yi seçti. Tüm bu tablo üzerinden harekete geçen dinci-faşist iktidar seçimlere yaptığı itirazların yanı sıra, belediyelerdeki rantın da Cumhurbaşkanlığı onayına bağlanacağını duyurdu.
Seçim sonuçları açıklanmadan seçimin asıl kazananlarından biri olan TÜSİAD açıklama yaptı. Sermaye adına “Yapısal ekonomik reformlar”ın hızla hayata geçirilmesi talebini bir kez daha dile getirdi. Sermayenin Erdoğan yönetiminden talep ettiği “yapısal reformlar”ın emekçilerin yaşamını yıkıma uğratacağı, cehenneme çevireceği açık. Zira, dinci faşist iktidar bloğu da, düzen muhalefeti de kapitalizmin çarkı daha iyi dönsün diye çalışmaktadır. Bu nedenle, krizin faturası konusunda ortaklaşan sermaye güçleri saldırı programında yer alan her bir başlığı önümüzdeki günlerde birer birer devreye sokacaklardır.
31 Mart yerel seçimleri; geleceksizliğe, işsizliğe, baskıya, zorbalığa, sömürüye ve pahalılığa karşı seçimlerin bir çözüm olamayacağını bir kez daha göstermiştir.
Çünkü; işçi sınıfı ve emekçilerin sömürüden kurtulma isteği, gençliğin özgürlük ve gelecek özlemi seçim sandıklarına sığmaz.
Çünkü; ekonomik açıdan çöküntü yaşayan, siyasal planda her geçen gün gericileşen, çürüyen ve kendisiyle birlikte toplumu da çürüten; özetle insanlığın gelişimi önünde engele dönüşmüş olan kapitalist sömürü sistemi seçimlerle aşılamaz.
Bu nedenle işçi sınıfı, emekçiler ve gençler yaşadıkları tüm sorunların kaynağı olan kapitalizme karşı mücadeleyi büyütmelidir. İşte o zaman gerçek anlamda baharın kapıları aralanacaktır. İşte o zaman işçilerin, emekçilerin ve gençlerin özlemleri gerçekleşmeye başlayacaktır.
Devrimci Gençlik Birliği