Boğaziçi eylemlerinde gözaltına alınanlardan 2’si tutuklu, 7 kişinin yargılanacağı dava 17 Mart günü İstanbul Adliyesi’nde görüldü. Tutuklu öğrenciler Selahattin Can Uğuzeş ve Doğu Demirtaş tahliyesine karar verildi..
Dava öncesi adliye önünde açıklama yapıldı.
Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan AKP'li kayyım rektörün ardından “özerk-demokratik üniversite” talebi ile başlayan eylemleri provoke eden saray rejimi “Kâbe resminin yerde olduğu” bahanesiyle gözaltı terörü estirmiş ve çok sayıda öğrenciyi tutuklamıştı. 2’si tutuklu, 7 kişinin yargılanacağı dava 17 Mart günü İstanbul Adliyesi’nde görülüyor. Yoğun polis ablukası ve engelleme girişimlerine rağmen basın açıklaması yapıldı. Boğaziçi Dayanışması başta olmak üzere, birçok üniversite dayanışmasının, kitle örgütleri ve milletvekillerinin çağrısını yaptığı, dava öncesi basın açıklaması polisin engeliyle karşılaştı. Kaymakamlığın eylem yasağı getirdiğini ileri süren polis, alanda toplanmak isteyen kitlenin geçişini engelledi. Yasağı tanımayan kitle polislerin kurduğu barikatların önünde eylemini gerçekleştirdi.
“Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın”
Basın açıklamasında ilk olarak 36 ilde gözaltına alınan 801 Boğaziçi direnişçisi adına, direnişi sahiplenen tüm kesimlerin selamlanmasıyla başlandı. Açıklamanın devamında ise şunlar ifade edildi:
“Okulumuza 1 Ocak’ta atanan kayyum Melih Bulu başta olmak üzere tüm kayyumları reddettiğimizi söylediğimiz kayyum karşıtı eylemliliklerimiz içerisinde herhangi bir dini, tercihi veya farklılığı aşağılamak niyeti gütmeden sanatçılar anonim olacak şekilde gerçekleştirilen sergideki bir eser üzerinden Kabe’yi aşağıladığı iddiası ile yapılan hedef gösterme ve açılan soruşturma sonrası 5 arkadaşımız 29 Ocak akşamı, gözaltına alınmıştı. Gözaltılar yapılırken dini kullanarak yıllardır topluma hedef gösterdikleri, linç kampanyaları düzenledikleri LGBTİ+’lara bir kez daha Süleyman Soylu, Ali Erbaş, İstanbul Valiliği, YÖK ve nicesi tarafından hedef tahtasına konulmuş, kulüp odası baskınlarında sanki suç unsuruymuş gibi delil olarak LGBTİ+ bayrakları gösterilmiş, okulumuzun BULGBTİ+ kulübü kapatılmıştı. Nefret ve kini asıl üreten iktidarın eli ve ağzıyken arkadaşlarımız söz konusu çalışma kendilerine ait olmadığı halde, nefret ve kine tahrikle suçlanmış ve hukuka aykırı bir şekilde ikisi ev hapsine alınıp diğer ikisi tutuklanmıştı. Bu tutuklamalar hukuksuzdur. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın.”
“Kelepçeleriniz, duvarlarınız vız gelir bize vız!
Ardından mücadelenin devam edeceği, talepleri doğrultusunda direnişe devam edecekleri vurgusu yapıldı. Basın metninin okunmasının ardından İstanbul Üniversite Dayanışmaları adına metin okundu. Gözaltı ve tutuklama saldırılarına değinilerek tüm üniversite öğrencileri ve bileşenleri mücadele etmeye çağrılarak şunlar ifade edildi:
“Çağlayan Adliyesi’nde yargılanan sadece Doğu, Selo ve 5 arkadaşımız değildir. Doğu ve Selo’nun şahsında Boğaziçi Direnişidir. Bugün burada yargılanmak istenen üniversite öğrencilerinin iradesidir, akademik-demokratik üniversite mücadelesidir. Bugün burada yargılanmak istenen LGBTİ+’lar nezdinde ülkenin tüm ezilenleridir. Saraylarınız, yasalarınız, okulların kapısına, arkadaşlarımızın bileklerine vurulan kelepçeleriniz, duvarlarınız vız gelir bize vız! Bizi yargılayamazsınız, bizi soruşturamazsınız!”
“Ev hapsini tanımıyoruz”
Daha sonra Boğaziçi Direnişi sürecinde gözaltına alınarak ev hapsi verilenler, sırayla söz alarak ev hapsini tanımadıklarını, mücadeleye devam edeceklerini belirtti, alanda elektronik kelepçelerini çıkardı. Devamında Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri adına söz alan bir akademisyen hazırladıkları metni okudu. Eylemlerini sürdüren öğrencilerinin yanında olduklarını, kayyım rektörü protesto etmeye devam edeceklerini vurgulayarak, tutsak öğrencilerin derhal serbest bırakılmasını talep etti. Dava duruşmasının başlamasıyla birlikte eylem sonlandırıldı ve bir grup insan ve gazeteci mahkeme salonuna davayı izlemeye gitti.
Eylem boyunca “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Her yer Boğaziçi, her yer direniş!”, “Direne direne kazanacağız!”, “İstifa yok tek başına ya tüm kayyumlar ya tüm kayyumlar!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul