Ekonomik, sosyal ve siyasal krizlerin derinleştiği, emperyalistler arası hegemonya mücadelesinin yoğunlaştığı bir yılı geride bırakıyoruz. Açıktır ki, kapitalist sistemin yapısal olarak yaşadığı bu krizler 2024 yılında da derinleşmeye devam edecektir. Zira, Ukrayna ve Rusya arasında süren savaşın yanı sıra, yıllardır süre gelen Filistin sorunu da büyümektedir. 7 Ekim 2023’ten bu yana ABD ve batılı emperyalist güçlerin desteğiyle hareket eden Siyonist İsrail ise Filistin halkına karşı işgal ve soykırım saldırısını sürdürmektedir. Tüm bu savaş çığırtkanlığının yanı sıra, milyonların yaşadığı açlık ve yoksulluk ise her geçen artmaya devam etmektedir. Başta ekonomik-mali kriz olmak üzere tüm krizlerin faturası bir kez daha işçilere ve emekçilere ödetilmektedir.
Gençlik ise yaşanan krizlerden üzerine düşen payı fazlasıyla almaktadır. Milyonlarca genç eğitim, barınma ve beslenme gibi temel insani haklarına ulaşamamaktadır. Üniversite yemekhanelerine, yurtlara ve barınmaya gelen fahiş zamlar gençliğe ödetilmek istenen faturanın boyutunu göstermektedir.
Tüm bunların yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri kazanan AKP-MHP iktidarı ağır-güvencesiz çalışma ve yaşam koşullarını, baskıyı, şiddeti daha da artırmaktadır. Seçimler sonrası hak arama eylemlerine yönelik estirilen gözaltı ve tutuklama terörü bunun en somut göstergesidir. Üniversitelerde yapılmak istenen eylemlerin, etkinliklerin, kol-kulüp, topluluk çalışmalarının yasaklanması, devrimci faaliyetin faşist saldırılar ve disiplin terörüyle engellenmek istenmesi ise baskı koşullarının gençlik alanına yansımadır.
6 Şubat deprem sürecinden yansıyanlar
6 Şubat’ta Maraş merkezli gerçekleşen ve 11 kenti etkileyen depremden milyonlarca insan etkilendi. Yüzbinlerce insan göçük altında bırakılarak katledildi, on binlerce insan ise yaralandı. Kapitalistlerin çıkarı için milyonların yaşamının hiçe sayıldığını deprem sürecinin ardından bir kez daha gördük. Sermaye devletinin depremin hemen ardından ivedilikle yaptığı hamleler ise şehirlere giriş yasakları getirmek, oluşabilecek tepkilerin önüne geçecek yeni baskı ve yasakları devreye sokmak oldu. Deprem bölgesinde OHAL ilan edildi, eylemlere ve dayanışma gösterenlere müdahale etmek için kolluk kuvvetleri bölgeye gönderildi. Gençlik içerisinde oluşabilecek tepkiyi bölmek için üniversitelerde online eğitime geçildi ve öğrenci yurtları boşaltıldı. Yüz binlerce insanı göçük altında kendi kaderlerine terk eden sermaye devleti bu süreçte de çok açık bir biçimde yalnızca kendi çıkarları için hareket etti.
İşçiler, emekçiler ve gençlik ise deprem sürecinde dayanışmanın ve mücadelenin en anlamlı pratiklerini ortaya koydu. Üniversitelerde gençlik örgütlerinin çalışmalarıyla, kol, kulüp ve topluluklar üzerinden deprem bölgesi ile dayanışma çalışmaları örüldü.
Bu sürecin diğer bir ayağını ise online eğitimi kabul etmeyen öğrencilerin tepkileri oluşturdu. Üniversitelerde ve bazı kent meydanlarında eylemler gerçekleştirildi. Gençlik hareketinin politik gençlik örgütlerine daraldığı bir dönemde birleşik bir mücadele zeminin yaratılamaması dağınık bir sürecin yaşanmasına neden oldu. Deprem süreci bir kez daha göstermiştir ki böylesi olağanüstü durumlarda iyi refleksler gösterebilmek için örgütlü-birleşik zeminleri çoğaltmak gereklidir.
Devrimci Gençlik Birliği olarak, 6 Şubat gününden Ağustos ayına kadar dört defa Adıyaman'a üç defa ise Antakya'ya toplu gidişler gerçekleştirdik. Yaz çalışmamız kapsamında da deprem bölgesi ile dayanışmanın örülebilmesine odaklandık.
Barınma sorunu ve Zeren Ertaş eylemleri
Genel anlamda toplumsal bir krize dönüşen barınma sorunu 2 yılı aşkın bir süredir gençliğin de en yakıcı sorun alanlarından birini oluşturuyor. Bu sene yaşanan deprem süreci ile birlikte barınma sorunu gelinen noktada daha da derinleşmiş bir vaziyette karşımızda duruyor.
Binlerce öğrenci ya fahiş fiyatlı konut, pansiyon ve özel yurtlara ya dinci-gerici tarikat ve cemaat yurtlarına ya da niteliksiz KYK yurtlarına mahkum edildi. 25 Ekim günü Aydın’da KYK yurdunda kalan Zeren Ertaş’ın asansör düşmesi sonucu katledilmesi nitelikli, ulaşılabilir barınma sorununun artık bir yaşam hakkı sorunu olduğunu daha açık bir şekilde gösterdi. Zeren Ertaş’ın ölümünün ardından başta Aydın olmak üzere İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Dersim, Çanakkale, Diyarbakır, Tekirdağ, Mardin, Muş, Samsun ve daha birçok ilde KYK yurtlarında, üniversitelerde ve kent meydanlarında “Ölmeye değil okumaya geldik!” şiarlarıyla tepkisel eylemler gerçekleştirildi.
Görüldü ki, onlarca farklı KYK'da on binlerce öğrencinin yaşadığı sorunlar genel anlamda ortak. Ancak bu sorunlara karşı birleşik, kitlesel ve militan bir zeminden yoksun olan gençlik, sözünü ve pratiğini ortaklaştırabilmekten bugün uzak bir tabloda. Bu sürecin bir göstergesi de gençliğin sisteme karşı biriktirdiği öfkenin ne denli büyük olduğudur.
2023 yılında tarihsel gündemler ve güncel olaylara dair gençlik alanlardaydı
Gençlik hareketi geri, parçalı ve dağınık halini korumasına rağmen toplumsal ve tarihsel gündemler üzerinden de sokaklara çıkarak eylemliliklerini sürdürdü. Gençlik 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Newroz’da, 1 Mayıs ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü gibi tarihsel mücadele günlerinde alanları doldurdu. 6 Mayıs, Suruç, 10 Ekim Ankara katliamı, 12-16 Mart anmaları ve 6 Kasım YÖK'ün yıldönümü tarihlerinde ise gençlik örgütlerine daralan bir tablo hakimdi. Tarihsel gündemlerin yanı sıra genç intiharlara, Akbelen, Cudi ve Dikmece’deki doğanın ranta-talana açılmasına, özgürlüklerin kısıtlanmasına ve geleceklerinin çalınmasına karşı sokaklara çıkarak tepkisini gösterdi.
Faşist saldırganlık, gerici kuşatma, baskılar ve yasaklamalar tanınmadı!
2022 yazında yayınlanan faşist genelge 2023 yılında üniversitelerde çalışma yürüten gençlere karşı bir sopa olarak kullanılmak istendi. Ancak Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ gibi örneklerden yansıyanlar gençliğin faşist saldırganlığı, gerici kuşatmayı ve yasaklamaları tanımadığını gösterdi.
Ocak ayı itibariyle ODTÜ topluluklarına yönelik hayata geçirilen kapatma saldırısı ilerici-devrimci gençliğin mücadelesi ile geri çektirildi. 2023 yılı içerisinde ODTÜ’deki bahar şenliğinin ve devrim stadında yapılacak mezuniyetin rektörlük tarafından yasaklanması ise yine öğrenciler tarafından tanınmadı, kitlesel eylemlerle bir kez daha yasaklar aşıldı.
BOUN’de ise kulüp odalarının rektörlük kararıyla kapatılmasına karşı öğrencilerin tepkili çıkışları oldu. Kayyım Rektör Naci İnci’nin üniversiteyi AKP’nin arka bahçesi haline getirmeyi hedefleyen saldırılarına yıl sonunda bir yenisi daha eklendi. Rektörlük, senato toplantısıyla Fen ve Edebiyat Fakültesi’nin “Fen Fakültesi” ve “Beşerî ve Sosyal Bilimler Fakültesi” olarak ikiye bölünmesine, Yönetim Bilimleri Fakültesi altındaki bölümlerin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne bağlanmasına karar verdi. Alınan kararın ardından fakültelerinin bölünmesini istemeyen yüzlerce öğrenci eylemler ve forumlar gerçekleştirerek saldırıya geçit vermeyeceklerini ifade etti.
Seçimlerin ardından kazandığı zaferle birlikte gençliği her alanda kuşatmak isteyen sermaye devleti her dönem olduğu gibi gerici-faşist grupları devrimci-ilerici gençliğin üzerine salarak mücadeleyi engellemek istemektedir. 2023 yılında hayata geçirilmeye çalışılan bu saldırılar gençliğin tok tutumuyla karşılandı ve sermaye devleti istediğini halan daha alamadı.
Seçim sürecinin ardından gençliği dizginlemek için hayata geçirilen saldırılardan biri de gözaltı ve tutuklamaların pervasızca artırılmasıdır. Sermaye devletinin faşist saldırılarla, gerici kuşatmayla dizginleyemediği gençliğin ileri ve örgütlü kesimi gözaltı, tutuklama ve ajanlaştırma saldırıları ile yıldırılmak istenmektedir. Gençliğin saldırılara karşı yılmadan mücadeleyi büyütme iradesi ise sermaye devletinin çabasının nafile olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Birleşik, kitlesel, devrimci bir gençlik hareketi için ileri!
Yaşadığımız topraklar başta olmak üzere tüm dünyada krizler, baskı ve gericilik tablosu derinleşiyor. Ancak bu tablonun karşısında gelişen bir başka durum ise hiç kuşkusuz toplumsal mücadele dinamikleridir. Kapitalizm barbarlık düzenidir. Ölüm, geleceksizlik, özgürlüklerin kısıtlanması, güvencesiz bir yaşam ve kirli savaşlar dışında hiçbir şey vaat edemeyen bu çürümüş düzene karşı devrimci mücadeleyi yükseltmenin tam zamanı! Krizlerin faturasını ödememek, haklarımıza, özgürlüğümüze ve geleceğimize sahip çıkmak için yeni yılda mücadeleyi daha da ileriye taşımak gençliğin omuzlarında duran bir sorumluluktur.
Birleşik, kitlesel, militan bir devrimci gençlik hareketi için adımlarımızı hızlandıralım, cüreti kuşanalım!
2024 yılında gençliğin örgütlü ve devrimci mücadelesini yükseltmek için ileri!
Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!
Devrimci Gençlik Birliği
Aralık 2023