Almanya’da altı yılda bir yapılan ve son iki dönemdir yerel seçimlerle birleştirilen Yabancılar Meclisi seçimleri 13 Eylül’de gerçekleştirildi. Bütün burjuva partilerin listeleriyle katıldığı seçimler pandemi koşullarına rağmen hareketli geçti. Türkiyeli devrimci hareketler adına kimsenin aday olmadığı seçimlere sınıf devrimcileri bağımsız bir adayla katıldılar. Başta Kürt ulusal hareketi olmak üzere kimi ilerici çevreler ise Sol Parti listesinde yer aldılar. Polonyalı göçmenleri temsilen iki farklı liste, Arap göçmenleri temsilen iki bağımsız liste ve Afrika kökenlileri temsilen de iki farklı liste ile çok sayıda bağımsız aday seçimlere katıldı. Ayrıca Türk-İslamcı çevreler de seçime katılan bir başka gruptu.
Bu çalışma bizim için ilk deneyimdi. Buna rağmen başarılı bir çalışma yürüttüğümüzü söyleyebiliriz. Adayımızın belirlenmesiyle birlikte el ilanı ve dövizlerimizi hazırlayarak çalışmalara başladık. Özellikle göçmen emekçilerin oturdukları semtlerde pandemi koşullarının müsaade ettiği ölçüde faaliyet yürüttük. Gücümüz ortaya çıkan sonuçların çok üzerindeydi. Seçmen kayıtlarının yenilenmemiş olması ve bizim nedenini henüz bilemediğimiz başka sorunlardan ötürü desteğini alabileceğimiz yüzlerce insan oy kullanamadı. Buna rağmen 170 oyla bağımsız adaylar içinde en fazla oyu aldık.
Yabancılar Meclisi Seçimleri ile göçmen emekçilere dönük genel bir propaganda faaliyeti imkanını yakaladık ve bunu asgari ölçülerde de olsa başarıyla yürüttük. Taraftar çeperimizdeki bir dizi insanımızın bağımsız bir inisiyatif kullanarak seferber olması ise, faaliyetin en önemli kazanımı oldu. Bu insanlarımız yer yer bizleri süreci iyi örgütleyemediğimiz çerçevesinde eleştirdiler. Özellikle son bir hafta içerisinde bugüne dek faaliyete katma olanağı bulamadığımız birçok insan özveriyle çalışma yürüttü. Yer yer bölge çalışanlarımızın ortaya koyduğu emeği aşan pratikler sergilediler.
Genel kitle çalışmamızın yeni bir alanı olarak göçmen emekçileri devrimci talepler etrafında harekete geçirmenin bu olanağı yazık ki yıllardır gerici çevrelere terk edilmiştir. İki dönem öncesine kadar sadece göçmen emekçilerin oluşturdukları listelerle seçimlere gidilirken, yapılan yasal düzenlemelerle mevcut partilerin de bu seçimlere liste oluşturarak katılabilecekleri kararlaştırıldı. Toplumun “en alttakileri” olarak da tanımlayabileceğimiz göçmen emekçiler her dönem düzen partilerinin olumsuz propagandalarının hedefi olmuştur. Bu seçim sürecinde de onların istemlerine dokunabilecek tek bir olumlu talep ileri sürmediler.
Gerici burjuva partiler ve yıllardır bu alana çöreklenmiş gerici dernekler göçmen emekçilere karşı riyakar politikalar izlemekte, bu kitleyi pervasızca gerici gündemlerine alet etmektedirler. Özellikle de Türk konsoloslukları tarafından yönlendirilen çevreler ve dernekler bu işin başını çekiyor. Seçimlere katılımın giderek azalmasının temel bir nedeni de, Yabancılar Meclisi’nin bizzat bu çevreler tarafından bir gericilik ve çıkar yuvası haline getirilmiş olmasıdır. Emekçilerin yaşamlarına dönük tek bir olumlu cümle kuramayan ve bütün işi şovenizm propagandası yapmak olan bu çevrelere karşı devrimci bir programla çıkıldığında, göçmen emekçilerin desteğini esirgemediğini gördük. Bu süreçte edindiğimiz en önemli pratik deneyim bu oldu. Çok sınırlı olanaklarla da olsa ulaşabildiğimiz emekçi göçmenlerin desteğini almak ve “gelecekte bu süreci beraber örgütleyelim” gibi istemlerle karşılaşmak, bu sürecin bir diğer önemli kazanımı oldu.
Seçimleri devrimci propagandanın bir imkanı olarak ele aldık ve gücümüzün düşündüğümüzün çok ötesinde olduğunu gördük. Bu deneyimin ardından rahatlıkla söyleyebiliriz ki, politik atmosferin yoğun olduğu dönemlerde emekçiler devrimci alternatiflere karşı içgüdüsel bir yakınlık duyuyor. Emekçilerin yaşamına dokunan talepler devrimci bir tarzda ortaya konulduğu ve bu konuda samimi bir çaba gösterildiğinde, kitlelerin buna karşılık verdiği görülüyor. Kuşkusuz yıllardır bulunduğumuz bölgede faaliyet yürüten samimi bir devrimciler topluluğu olmamız sayesinde bu çalışma bir karşılık bulabildi. Yürüttüğümüz faaliyetin ortaya çıkardığı bir başka önemli gelişme ise, bizimle ortak çalışma yürütmek isteyen farklı uluslardan emekçilerin bulunduğunu somut olarak görebilmiş olmaktır.
Yurtdışındaki çalışmamızda özel bir yer tutmayan bu alana daha fazla yüklenmek ve kitle çalışmamızın bir parçası olarak ele almak gerekiyor. Göçmen emekçileri hem gerici burjuva partilerin hem de milliyetçi önyargıları pompalayan kurumların bunaltıcı propagandasının etkisinden koparmak için özenli bir çalışma yürütmek kendisini dayatmış bulunuyor. Bu alana dönük faaliyet daha fazla ertelenmemelidir.
Bir-Kar / Essen