Ekim ve TKİP’nin kurucularından Teslim Demir’in (Sinan) ölümünün 6., Ulucanlar katliam ve direnişinin 25. yılında Wuppertal’da parti ve devrim şehitleri anması yapıldı. Önceki yıllardan farklı olarak bu yılki anma etkinliğinde, “Emperyalist savaş, faşizm ve toplumsal mücadeleler” başlıklı panel yapıldı.
Etkinlik Brecht’in bir şiirinin okunmasıyla başladı. Ardından kısa bir selamlama konuşması yapılarak, Sinan yoldaş ve Ulucanlar’da ölümsüzleşen ON’lar şahsında, devrim ve sosyalizm kavgasında yitirdiğimiz tüm devrimciler anısına, 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Panel öncesinde Sinan yoldaşın hayatını Türkiye’deki siyasal süreçler üzerinden anlatan sinevizyon izlendi.
Sonrasında etkinliğin panel bölümü başladı. Panelist olarak Kürt kadın hareketi (VİYAN-SORAN), Revolutionärer Jugendbund ve BİR-KAR temsilcilerinin yer aldığı panelde ilk konuşmayı VİYAN temsilcisi yaptı. Kürt kadın hareketi temsilcisi, tüm devrim şehitlerini anarak başladığı konuşmasında, çok farklı bir dönemde yaşadığımıza işaret ederek, 3. dünya savaşı sürecinin eski savaşlarla kıyaslanmaması gerektiğini, günümüzde tekniğin ve bölgesel ya da nokta savaşların yürütülmesi şeklinde bir süreç olarak yaşandığını, buna en son Ukrayna ve Filistin’in sahne olduğunu söyledi.
Yine Ortadoğu’da faşist Erdoğan ve iktidarının bir savaş yürüttüğünü, bunun Kürt halkının soykırımı üzerinden geliştirilen bir saldırı anlamına geldiğini, AKP iktidarının Kürt halkının kökünü kazımak diye özetlenebilecek çözümde ısrar ettiğini, fakat karşısında direnen bir güç olduğunu, bu gücün 2014’te IŞİD’i yenilgiye uğrattığını belirtti. Kürt Özgürlük Hareketi’nin Rojava’da mevcut sistemin kabul etmediği bir sistem, tüm farklı kimliklerin hoşgörü içinde yaşamasını sağlayan bir konfederal yapı inşa etmeye çalıştığına dikkat çekti. Türkiye ve Almanya’da faşizmin tırmanışını da örnekleyen konuşmacı, kadınların kazanımlarını yok eden, tüm toplum yaşamını kendine göre dizayn eden bir anlayışın olduğunu, Kürt hareketi ve kadınları olarak soykırım saldırısına, tek kimlik dayatmasına direndiklerini vurguladı. Özellikle son üç yılda Başur Kürdistan’ında kimyasal silahların kullanıldığına, Öcalan’ın İmralı’da yıllardır tecrit altında ve izolasyona tabi tutulduğuna değinerek, bununla kendi kimliğini, düşüncesini savunmayan bir halk yaratılmak istendiğini belirterek şöyle devam etti:
“Buna karşı elbette direniyoruz. Bu direnişlerin ağır bedelleri oluyor. Bize bırakılan mirasları, şehit düşen arkadaşların miraslarını daha da güçlendirerek gelecek nesillere teslim etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla bugün Ortadoğu’da yürütülen savaşın hepimizi ilgilendiren yanları var. Bugün sıra bana gelir, yarın bir diğerine. Buna karşı bütün devrimci güçlerin ortak zeminlerde buluşması gerekir ki ortak mücadele yürütülebilsin. Sisteme karşı başarının ancak mücadeleyi ortaklaştırarak sağlanabileceğine inanıyoruz.”
Bu mücadelede kadının özel rolü ve misyonu olduğuna vurgulayarak, “Jin Jiyan Azadi”nin kendileri için bir yaşam felsefesi olduğunu dile getirdi.
İkinci sunumu RJ temsilcisi yaptı. Dünyanın ekonomik, sosyal ve siyasal olarak büyük bir ağ oluşturduğunu, herhangi bir yerdeki bir gelişmenin başka yerleri de hemen etkilediğine işaret eden RJ’li, güncel olarak Ukrayna, Ortadoğu ve Asya-Pasifik bölgelerinin 3. dünya savaşını tetikleyebilecek üç sahne olduğunu söyledi. Almanya özgülünde savaş hazırlıklarını somut örneklerle anlatarak, bunun gençlik içindeki etki ve sonuçlarını, gençliğe çıkarılan faturayı yine çeşitli veriler eşliğinde özetledi. Devamında faşist hareketin gençliğe nasıl gittiğini, gençliğin çeşitli sorunlarını nasıl istismar ettiğini, bunun için sosyal medya araçlarını ne denli etkili kullandığını anlatan RJ’li, her şeye karşın gençlik içinde savaş ve faşizm karşıtı büyük bir duyarlılık olduğuna vurgu yaptı. Göçmen ailelere yönelik bir mesaj vermek istediğini belirterek şöyle devam etti:
“Gençlerimizi, çocuklarımızı örgütlü mücadeleden veya sadece anti-faşist mücadelen uzak tutarak korumuş olmuyoruz. Koruyamadığımız gibi bir perspektif de sunamayız. Onların geleceğini güvenceye almanın yolu faşizmi yok etmek, bunun yolu ise kapitalist düzeni ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle de mücadele zorunludur. … Kapitalizm var olduğu sürece faşizm, savaş, iklim krizi büyümeye devam edecektir. Geleceğimiz için mücadele katılmalı, gençleri de mücadeleye yönlendirmeliyiz.”
Panelde son konuşmayı BİR-KAR temsilcisi yaptı. Devrim mücadelesinde yitirdiğimiz tüm devrimcileri saygıyla anarak başladığı konuşmada, insanlığın karşı karşıya bulunduğu iklim krizi, nükleer savaş, kültürel-moral çürüme gibi varoluşsal sorunları irdeleyerek, emperyalist-kapitalizmin tarihsel bunalımını, bununla bağlantılı olarak 30 yıllık savaşlar serisini, faşist hareketin hangi ihtiyaçtan ve ne tür yollarla sahneye sürüldüğünü somut örnekler üzerinden özetledi. Bu gerçekleri bildirilerle, çağrılarla kitlelere aktardıktan sonra çaresiz olmadığımıza vurgu yaptıklarını belirten BİR-KAR temsilcisi şöyle devam etti:
“Evet, birinci emperyalist paylaşım savaşı öncesindeki gibi bir sol hareket, devrimci akım yok dünyada. Bir denge gücüydü o. İkinci Enternasyonal’in büyük bir kısmı, başta Almanya olmak üzere belki kendi toplumlarındaki devrimlere ihanet etti. Ama Ekim Devrimi’ni yapan partiler de vardı onun içinde. İkinci emperyalist savaş öncesinde dünya devrimini örgütlemeye çalışan Komintern vardı, devrimci eksende gelişen ulusal kurtuluş mücadeleleri vardı. Ama birincisi, o tarihin hala da özümsememiz gereken zengin dersleri önümüzde duruyor. İkincisi ise sınıf ve emekçi kitleler sürekli hareket halinde. … Ve kitleler harekete geçtikçe devrimci solun güç kazanmasının birikimi ortaya çıkmaya başlıyor. … Devrimci önderlik boşluğunu dolduracak devrimci özneler ve önderlikler tam da bu birikim sayesinde yeniden inşa edileceklerdir.”
Sunumlardan sonra ara verildi. Soru cevap bölümüne geçilmeden önce, Almanya Partizan tarafından etkinliği selamlayan, panel gündemiyle ilgili düşüncelerini içeren mesajı okundu. Canlı tartışmalarla devam eden soru-cevap bölümünün ardından, sınıf devrimcilerinin 16 Kasım’da yapacakları merkezi geceye katılım çağrısıyla anma etkinliği sona erdi.
Kızıl Bayrak / Wuppertal