Büyük otomotiv tekellerinin başında gelen Volkswagen (VW), emisyon skandalının faturasını da işçilere ödetmeye hazırlanıyor. 6 Ekim Salı günü Wolfsburg'daki ana tesiste işçilere seslenen yeni CEO Matthias Müller, büyük kesintilerin yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek planlanan değişiklikler için “Çok açık olacağım, bu acısız olmayacak” diye seslendi.
Toplantıda öncelikli bir plan olarak işçilere somut bir şey söylenmese de, çok somut bir şekilde kesintiler olacağı ortaya kondu. CEO'nun yaptığı konuşmaya dair yorumlar da 7 Ekim günü Alman basınında geniş bir yer buldu. Yorumların ortak noktası da yoğun bir tasarrufa gidilmesinin doğrudan işçilere yansıyacağı oldu. Güvenceli işlerin kaybedilmesinden ücretlerde kesintilere gidilmesine, işçilerin birçok kazanımının ellerinden alınmasından mesai primlerinin ödenmemesine kadar birçok adım, VW sermayedarlarının muhtemel “önlemleri” olarak sıralandı. Bir gazete ise işçilerin durumunu “Dünya çapında yaklaşık 600 bin çalışanın kendilerini kan, ter ve gözyaşı yıllarına hazırlaması gerekecek” diye özetledi.
Wolfsburg'daki ana fabrikasında yaklaşık 60 bin çalışana sahip olan VW'nin dünya genelinde 600 bin çalışanı bulunuyor. Gazeteler, VW'nin “işçilerin güvenini kazanması” gerektiği yönünde. Bu da demek oluyor ki sermayedarlar, üzerlerinden artık kârlar edebilmek amacıyla işçilerini türlü aldatmacalarla daha fazla sömürmenin yollarını arayacak. Yeni CEO Müller'in geçtiğimiz gün yaptığı toplantıda işçilere “Tek takım – tek aile” sloganının yer aldığı t-shirtler giydirilirken, ellerine de “Biz Volkswagen'ız” yazılı dövizler verilmişti.
İşyeri Konseyi Başkanı Bernd Osterloch da skandalın işçilere yansıyacağını söylese de, VW yöneticileriyle kapalı kapılar ardında yaptıkları planları gizli tutarak “Buna yönelik acil bir planı olmadığını ve bir grup yöneticinin hatasının faturasını işçilerin ödemeyeceğini” öne sürdü.
“Biz Volkswagen'ız” aldatmacasıyla ağır sömürü dayatılacak
Bu basit örnek bile sermayedarların ağır sömürü gerçeğini örtmek için emekçilerle “Birlik” oldukları yalanını ortaya atmaya başladıklarını gösteriyor. İşyeri temsilcisi, çıkıp bir yandan “bunu işçiler ödeyecek” diyor, diğer yandan “hemen de işçilere ödetmezler” diyor, net bir şekilde çıkıp “işçilere saldıramazsınız, anında yanıt veririz” diyemiyor. Çünkü ortada konuşarak bir yandan patrona güven veriyor, diğer yandan da işçileri aldatıyor. Emekçilere istihdam “sağlayan” sermayedarlar, kendilerini onlara “çok şey” veriyor gibi göstermeye çalışıyor; fakat esasta hiçbir şey vermiyorlar ve ağır sömürü koşullarıyla kendileri çok şey kazanmayı hedefliyorlar. Dünyada milyonlarca işsiz varken ve işsizlik artarken sermayenin “istihdam sağlamakla” övünmesi tam bir ikiyüzlülük ve sahtekarlıktır.
İşte bu sürekli tekrarlanan “Birlik”, “Biz bir aileyiz” yalanlarıyla bu gerçeğin üstünü örtüyorlar. Ve bu asalak sömürücü sınıflar, kârlarında bir sorun olduğunda da ilk olarak faturayı işçilere ödetmenin yollarını arıyor. VW'de bugün yaşanan ve yaşanacak olan budur. CEO'nun işçilerine güven vermesini telkin eden sermaye ajanı yazarlar ve “arabuluculuk” misyonuna soyunarak ‘bir öyle bir böyle’ konuşan patron işbirlikçisi sendika bürokratları da aslında bu ikiyüzlülüğün sözcülüğünü yapmış oluyor. Buna son vermek için işçilerin önünde tek bir seçenek yer alıyor, o da sömürülen kardeşleriyle birlik olmak ve mücadele etmek.