ABD’de siyahilere yönelik polis cinayetlerinin son örneği geçtiğimiz günlerde yaşanmıştı. “Dolandırıcılık” suçlamasıyla gözaltına alınan George Floyd, boğazına bastırılıp soluksuz bırakılarak sokak ortasında katledilmişti.
Elleri arkadan kelepçelenmiş siyahinin nefesi kesilerek öldürülmesi ve polislerin çekilen videoya aldırmadan cinayeti çok rahat bir şekilde gerçekleştirmesi, katliama tanık olanların ve sonrasında olayı sosyal medyada duyulanların tepkisine konu oldu. Cinayet, devletin siyahilere yönelik gelenekselleşmiş ırkçı yaklaşımlarına, baskı ve cinayetlerine tekrardan ışık tutarken toplumun da buna büyüyen öfkesini açığa çıkardı.
Pek çok ülkede olduğu gibi, Amerika'da da polis cinayetlerinin soruşturulmaması bir gelenektir. Köleci zihniyetin modern savunucusu Amerika'da, toplumun alt tabaklarını oluşturan siyahilere yönelik çok sık polis cinayetleri yaşanmaktadır. 2014'te Fergusson, 2016 Alton Sterling ve Philando Castile olayları siyahilere yönelik “sıradanlaşmış” polis cinayetleri örnekleriydi. İki cinayette de polislere adli soruşturma açma gereği duyulmadı ve yargı polislerin kendilerine verilen yetkiler dahilinde hareket ettiklerini onayladı.
George Floyd'ı öldüren polis hakkında bugüne kadar pek çok şikâyetin, cinayet suçlamalarının olduğu ve bunların geçiştirildiği belirtilmektedir. George Floyd’in katledilmesi siyahilere yönelik süregiden insanlık dışı yaklaşım ve aşağılamaları, sıradan hale gelmiş cinayetleri bir kez daha gözler önüne serdi. Cinayetin ardından yaşanan protestolarda polislere yönelik tutuklama talebi ön plana çıktı.
Dünya genelinde koronavirüs kaynaklı ölümlerde başı çeken Amerika'da; ölümler, işsizlik ve geçim sıkıntısının en çok siyahileri vurduğu bir gerçeklik. Trump yönetmi, polis katliamı sonrasında geniş kesimleri içine alan gösterileri ilk başlarda ihtiyatla karşılamaya çalıştı. Fakat eylemlerin son bulmaması ve yaygınlaşmasıyla birlikte Trump yönetimi tehdit ve saldırılara başvurmaktan geri durmadı.
ABD başkanı Trump, polis cinayetinin ardından başlayan eylemlikler karşısında "Arkama yaslanıp Amerika'nın muhteşem şehri Minneapolis'e olanları izleyemem. Ya çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey, elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip, işimi hallederim" ifadelerini kullandı.
Koronavirüs üzerinden kapitalizmin sorgulanmaya başlandığı bir süreçte, olası sosyal patlamaların tedirginliğini yaşayan Trump “Minnesota Valisi Tim Waltz ile konuştum ve ordunun her şekilde yanlarında olduğunu söyledi. Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir” sözleriyle bütün bir toplumu tehdit etmekten geri durmadı.