Toplum sağlığının önündeki en büyük engel kapitalizmdir!

Aşıda patent feragati tartışmaları

Aşılama programları kapitalist anlaşmalara, gelişmiş kapitalist ülkelere ve aşı şirketlerine takılıyor. Fikri haklar, patentler, sınai mülkiyet hakları, sınai haklar, telif hakkı, açıklanmayan bilgilerin korunması gibi mülkiyet haklarını içeren Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS), aşı tedariği ve üretiminde bir engele dönüşmüş durumda.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 06 Mayıs 2021
  • 19:54

Yüzbinlerce insanın ölümüne yol açan koronavirüs salgınında, umutlar bulunacak aşıya bağlanılmıştı. Aşının bulunmuş olması ise kapitalist sistemin çarpıklıklarına ve tekellerin rekabetine yeni bir gösterge oldu.

Salgına karşı aşılanmanın ve pandemiyi kontrol altına almak için küresel nüfusun en az %70'inin bağışıklığa sahip olmasının öneminden sıklıkla söz ediliyor. Fakat, 7,8 milyara yakın dünya nüfusu içerisinde aşı dozlarının %70’i sadece 10 ülke için uygulanmış bulunuyor. Zengin ülkelerin aşı satın alabildiği günümüz dünyasında aşılamanın en az olduğu bölgenin, dünyanın en yoksul kıtası olan Afrika olması tesadüfi değil.

Afrika ülkeleri gibi aşıya ulaşamamış ülkeler ya da aşı tedariğinde ikinci dozu sağlayamamış ülkeler söz konusuyken, ihtiyaçlarından daha fazla aşı stoğu yapmış ülkeler var. Buna rağmen salgın sorunu aşı stoğuna sahip bu ülkeler için de bitmiş değil. Yeni mutant varyasyonlar halihazırda yapılan aşıların koruyuculuğunu eksiltiyor. Bu noktada, tek tek ülkelerin toplumsal bağışıklığının dünya nüfusunun bağışıklığına bağlı olduğu bir gerçek. Bu da aşının tüm dünya ülkeleriyle eşit ve hızlı bir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor.

Aşılama programları ise kapitalist anlaşmalara, gelişmiş kapitalist ülkelere ve aşı şirketlerine takılıyor. Fikri haklar, patentler, sınai mülkiyet hakları, sınai haklar, telif hakkı, açıklanmayan bilgilerin korunması gibi mülkiyet haklarını içeren TRIPS (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması), aşı tedariği ve üretiminde bir engel. Aşı tedarik sürecinin aksaması ve mutasyonların yapılan aşılamaları tehlikeye atması da Covid-19 krizinin aşılmasını zora sokuyor.

Bu durum kapitalistlerin de aşı programını kâr-zarar hesapları üzerinden yeninden ele almasını, TRIPS anlaşmasının geçici olarak kaldırılmasına dair tartışmaları beraberinde getirdi.

Hindistan ve Güney Afrika'nın DTÖ'ye bu yönlü talepleri iletilmişti. Küresel Aşı İttifakı (Gavi) sözcüleri; “Aşının tüm dünyaya erişimi sağlanmazsa, bu durum virüsün dolaşmaya devam etmesini, mutasyona uğramasını ve insana daha güçlü şekilde adapte olmasını getirebilir. Bu herkesin çıkarına aykırı” ifadelerini kullandı. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) başkanı “İlaç şirketlerinin dünyadaki herkes için Covid-19 aşısı üretmesi ya da gönüllü olarak teknolojilerini gelişmekte olan ülkelere vermesi” çağrısında bulundu. Yakın zamanda Amerikan yönetimi bu öneriye destek verdiğini ilan etti. İnsanlığın acıları ve yaşamlarıyla ilgili dertleri olmayan kapitalistler, ekonomik gerekçeler üzerinden yaptıkları yeni kar-zarar hesaplarıyla, kendi anlaşma hükümlerine geçici maddeler ekleme yönünde görüş beyan etme durumuna geldiler.

TRIPS anlaşmasının geçici olarak iptal edilmesi ise oybirliğine dayalı olarak işleyen DTÖ'de, ülkelerin tamamının aynı yönde karar vermesiyle mümkün. İlaç tekelleri ise buna karşı direniyorlar. Uluslararası İlaç Üreticileri Federasyonu, patent feragati tartışmalarını “Covid-19 aşısı bulan ilaç şirketlerinin kamulaştırılması” anlamına geldiğini iddia ederek, hayal kırıklığına uğradıklarını dile getirdi. Alman BioNTech firmasının kurucu ortağı ve salgın döneminde dolar milyarderleri listesine giren Uğur Şahin de fikri mülkiyetten vazgeçmenin doğru olmadığını söyledi.

Bu tartışmalar bir kez daha gösteriyor ki, kâra dayalı kapitalist sistem toplum sağlığı önündeki en büyük engeldir.