Alman Sendikalar Birliği (DGB), bu yıl 1 Mayıs’a “Kesintisiz dayanışma!” şiarıyla Almanya’nın 40’a yakın şehrinde alanlara çıktı.
Stuttgart’ta da 1 Mayıs eylemi için saat 09.00’dan itibaren işçi ve emekçiler yürüyüş alanında toplanmaya başladılar. Yabancı örgütler ve her sene olduğu gibi Türkiyeli örgütler katılımcıların çoğunluğunu oluşturdu. DGB her zamanki gibi göstermelik bandosuyla eyleme katıldı.
Otonom gruplar, sendikaların kortejinde yürüyor ve daha sonra miting alanına varmadan sendikanın kortejinden ayrılıyor ve kendilerinin belirlediği alanda toplanıyorlar. Bu senede öyle oldu. Alman devleti kitlelere bir polis devleti olduğunu göstermek için Otonum gruplarla dalaş içine giriyor ve yürüyüşü provoke etmek için elinden gelen çabayı harcıyor. Otonomcuların kullandığı sis bombasını ya da Ukrayna savaşına karşı taşınan pankartları gerekçe gösteren polis yürüyüş kortejine saldırıyor. Biber gazı sıkıyor, gözaltına almaya çalışıyor. Bu yıl da polisin provokasyonuna rağmen kitlenin kararlı duruşuyla yürüyüşe devam edildi.
Burada sendikaların tutumu ibret vericidir. Polisin saldırısına seyirci kaldılar. Polis yürüyüşü ikiye bölmüş ama sanki hiçbir şey olmamış gibi yürüyüşlerine devam ettiler. Başta tersi yönde verdikleri sözlere rağmen bunu yaparak ne kadar riyakar olduklarını ve dertlerinin ağalık koltuklarını korumak olduğunu bir kez daha gösterdiler.
Sendika ağaları 1 Mayıs çağrısını dayanışma vurgusuyla yaptılar ama polisin saldırdığı gruplarla dayanışma içine girmekten kaçındılar. Oysa polise "eylemimize karışmazsın" diyebilirlerdi. Ama nafile! Sendika ağalarından böyle bir tutum beklemek çok saflık olur. Yürüyüş polisin defalarca tekrarladığı provokasyonlara rağmen sonunda miting alanına vardı. Miting alanındaki konuşmalarda sendika ağaları polisin provokasyonunu kınamak bir yana sözünü bile etmediler. Sanki hiçbir şey olmamış gibi geçiştirdiler.
Batı Avrupa’da “burjuva demokrasisinin kalesi” sayılan Almanya’da bunlar yaşanıyor. Toplantı ve gösteri yürüyüşü anayasada bir hak olarak yazılmasına rağmen “polise mukavemet” iddiasıyla bir dakikada en demokratik hak olan toplantı gösteri hakkı rafa kaldırabiliyor. Bütün bunlar “burjuva demokrasisi” diye anılan kapitalist devletlerin en basit bir olayda bile birer polis devletine dönüştüğü göstermektedir. Bu 1 Mayıs’ta bunu bir kez daha gördük.
Kızıl Bayrak / Stuttgart