- İnşaatta ne tür iş yapıyorsun?
İnşaat ustasıyım, inşaatta hemen hemen her işi yapıyorum. 11 senedir aynı şirkette çalışıyorum. Binaların içini ve dışını yeniliyoruz. Son 3 senedir sağlık sorunlarından kaynaklı, kamyonla getir götür işleri yapıyorum.
- Koronavirüs salgını inşaat sektörünü nasıl etkiledi?
İnşaat işçilerinin örgütsüzlüğünden ötürü, patronlar birçok konuda kısıtlamaya gidiyorlar. İnşaat sektöründeki patronların birçok dalavereleri var. Yurtdışında şirket kurarak yabancı işçi getiriyorlar ve taşeron işçisi olarak Fransa’da çalıştırıyorlar. Yurtdışından gelen işçiler bu salgın sürecinde de çalışmak zorunda kalıyorlar, çünkü belki Aktif Dayanışma Geliri (RSA) olan cüzi sosyal yardım hariç hiçbir gelirleri yok.
İnşaat sektöründe genelde farklı taşeron şirketler kurularak, işçi sayısı 20’nin üzerine çıkarılmıyor. Sayı 20’yi aştığında sendika hakkı doğduğu için patronlar bu yönteme başvuruyorlar. İnşaatta işçileri örgütlemek bu nedenlerle de çok zorlaşıyor. Bu konuda fabrikalardaki mücadele daha önemlidir.
- Koronavirüs salgınının ortaya çıkmasıyla şantiyede ne tür tedbirler alındı?
Bizim şirket 17 Mart’tan itibaren kapandı. Jel veya hijyen kuralarına uymak zor. Tuvalet ve su sorunu her zaman vardı. Çalışma esnasında her zaman elini yıkamak türünden hijyen kuralarını uygulamak zaten mümkün olmaz. Mesafeyi korumak da pek mümkün değil. Ağır malzemeleri 4-5 kişi aynı anda kaldırmak zorunda kalıyor. Sözleşmeleri olmayan işçiler var. İki ayrı çalışma sistemiyle çalışıyoruz. Eski çalışanlar haftada 35 saat mesai yaparken, yeni işçiler 39 saat çalışıyorlar.
- Bu süreçte patron hiç işe geri çağırdı mı?
Patron bir hafta önce ihtiyacı olduğu için çağırdı, fakat ben hastalığın halen bulaşma riski olduğunu ifade ederek kabul etmedim ve kendisi de zorlamadı. Yani herhangi bir zorlama olmadı. Fakat Romanyalı işçiler maddi ihtiyaçtan kaynaklı yakın zamanda tekrar çalışmaya başladılar.
- Sokağa çıkma yasağı sürecinde aile içerisinde maddi ve manevi sorunlar yaşadınız mı?
Maddi bir sıkıntı yaşamadım çünkü net maaşımın %70’i geliyor, kiram da olmadığı için bu bana yetiyor. Ama birçok işçi için durum böyle değil. Asgari ücretle çalışanlar var ve bu da onlara yeterli gelmez. Kahve gibi dışarı çıkma alışkanlıklarım olmadığı için eskiden de boş zamanlarımda sürekli evde kalırdım. Ondan dolayı evde manevi olarak bir sıkıntı yaşamadık.
- Devletin aldığı önlemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de saçma bir şekilde 4 gün boyunca dışarıya hiç çıkmama yasağındansa, burada hastaneye, alışverişe gitmenin serbest olması ve acil ihtiyaçlar için kâğıt doldurularak çıkışlar daha organize ve mantıklı geldi.
Aldıkları önlemler bence doğru. Halkın dışarıya yaygın bir şekilde çıkması, daha büyük bir risk teşkil edecekti. Hastalık gerçekten dedikleri gibi tehlikeli mi değil mi, tam olarak bilmiyoruz. Zamanla alım gücümüzü gasp etmek için şimdiden bazı girişimlerde bulunuyorlar. Mesela 60 saat gibi çalışma süreleri dayatılmak isteniyor. Bu saldırılara karşı konulacaktır elbette. Burjuvazinin saldırılarına karşı koyma mücadelesinin başarısını ise işçilerin örgütlülük düzeyi belirleyecek.
- İşçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu seneki 1 Mayıs’ı nasıl öngörüyorsunuz?
Yasaklardan kaynaklı korsan eylem şeklinde bir eylem olabilir. Çünkü devlet şu an her şeye yasak getirdi. 1 Mayıs’ı ortadan kaldırmak için devletler ellerinden geleni yapıyorlar. Bu süreçte virüsü bahane ederek ellerine geçen kozu sonuna kadar kullanacaklardır.
- Eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?
“Koronavirüs salgınıyla beraber yeni bir sistem mi oluşturulmak isteniyor” sorusunun yanıtı zamanla belli olacak. Devrimciler her türlü sonucu düşünmek ve hazırlıklı olmak zorundalar. Bu süreci daha iyi takip edip, analizini yapmaları gerekiyor. Politik olarak geniş kitlelerin katıldığı daha sağlıklı bir mücadele için örgütlenmek gerekiyor.
Kızıl Bayrak / Paris