İzmir’in Kemalpaşa ilçesindeki Lezita fabrikasında çalışan işçiler toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması ve patronun Öz Gıda-İş ile masaya oturmaya yanaşmaması üzerine 7 Mart’ta greve çıktı. İşçiler, grevin 32’nci gününde işçilere, sendikalara ve emek dostu tüm siyasi parti ve platformlara “1 Mayıs’ı Lezita önünde birlikte kutlama” çağrısı yaptı.
Yapılan açıklamada Lezita’daki mücadelenin Türkiye işçi sınıfının yürüttüğü mücadelenin bir parçası olduğu vurgulandı. Açıklamada, seçim atmosferinin direniş ve grevlerin önüne geçmesine rağmen işçilerin önemli bir mücadele yürüttüğünün altı çizilerek işçi sınıfının öncüsü olduğunu iddia eden konfederasyonların direniş ve grevlere ilgisizliği teşhir edildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Herkes ‘kendi mahallesinde’ mutlu mesut hayatını sürdürmekte, birbirini suçlayarak kendini aklamaktadır. Başta Hak-İş olmak üzere konfederasyonlara yaptığımız çağrı karşılıksız bırakılmıştır.
…
DİSK ve Türk-İş’e yaptığımız çağrı da karşılıksız bırakılmış, nezaketen bile olsa grevci işçilerle bir temas kurmaya bile tenezzül edilmemiştir.”
Açıklamanın devamında, tüm bu sürecin işçinin işçiden başka dostu olmadığını gösterdiği vurgulanarak, emek dostlarına şu çağrı yapıldı:
“İşçileri yalnız bırakan sendika ve konfederasyonları siz de yalnız bırakın, onların ‘müsamerelerine’ ortak olmayın. Onlarca dakika süren, hiç kimsenin anlamadığı, içeriği boş 1 Mayıs konuşmalarını ve kürsülerini onlara bırakın. Gelin direnen işçilerin kürsüsünü kuralım, 1 Mayıs’ı içeriğine ve anlamına uygun şekilde mücadele ve zafer vurgusunu ön plana çıkararak, Lezita önünde birlikte kutlayalım!”