Emperyalist kapitalizm, dünyanın geleceğini tehdit eden iklim krizine karşın fosil yakıtları terk etmekten geri duruyor. Kapitalist tekellerin kârlarını korumak uğruna petrol, doğalgaz, kömür gibi fosil yakıtların kullanılmaya devam edilmesi bir yana, önümüzdeki yıllarda bu yakıtlara olan talebin artacağı öne sürülüyor. OPEC’in bu iddiasına rağmen petrol piyasasının başını çeken kapitalist tekeller “petrol çağının sonu” iddialarını öne çıkarıyor. Bu iddialar bir kenara, kapitalizmin pandemiyle derinleşen krizi, petrol talebinin gelecek yıl gerileyeceğine işaret ediyor.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) dün ileriye dönük olarak bir rapor sundu. Rapor, korona sonuçlarına ve iklim krizine rağmen önümüzdeki birkaç on yıl içinde ham petrole yönelik daha güçlü bir talep olduğunu varsayıyor. OPEC’e göre, yalnızca kömürün önemini kaybetmesi bekleniyor.
Tagesschau’nun haberine göre, fosil hammadde talebinin 2045 yılına kadar 2019 yılına oranla günde yüzde 9,4 artarak 109 milyon varile (159 litre) yükselmesi bekleniyor. OPEC, dünya nüfusunun artması, Çin ve Hindistan’daki ekonomik büyümeyi bunun nedeni olarak ileri sürüyor.
“Petrol, baskın enerji kaynağı olmaya devam ediyor”
Petrol’ün 2045 yılına kadar enerjide en büyük paya sahip yakıt olarak kalacağını ileri süren OPEC, fosil enerji kaynakları arasında sadece kömürün önemini kaybetmeye devam edeceğini söylüyor. Hindistan’ın istisna olduğu, kömürün bu ülkede açık ara en önemli enerji kaynağı olmaya devam edeceği belirtiliyor. Sanayileşmiş zengin ülkelerde ise petrole olan talebin azalacağı öngörülüyor.
Yalnızca Avrupa’da enerji karışımında petrolün payı önümüzdeki 25 yıl içinde yaklaşık yüzde 40 azalacak. Benzer şeyin Kuzey ve Güney Amerika için de geçerli olduğu, ama bunun küresel eğilimi değiştirmediği söyleniyor. İklim değişikliği nedeniyle, orta ve uzun vadede rüzgar, jeotermal ve güneş enerjisi giderek artacak. OPEC’e göre 2045 yılına kadar tüm yenilenebilir enerji kaynakları, petrolden ve doğalgazdan sonra yaklaşık yüzde 22 ile üçüncü sırada yer alacak.
Petrol tüccarları ve üreticileri, petrol talebinin zirve yapıp yapmadığını tartışıyor. Bazı uzmanlar, 2019 seviyesine muhtemelen bir daha ulaşılmayacağına inanıyor. Korona krizi nedeniyle video konferanslar, iş seyahatlerinin ve uçuşların yerini alıyor. Bu durumun petrole olan ihtiyacı azaltacağı söyleniyor. Ek olarak elektrikli otomobillerin klasik araçların yerini alacağı öngörülüyor.
BP, “Dünya Enerji Görünümü”nde ham petrol talebinde uzun vadeli bir düşüş bekliyor. Kapitalist tekel, yüzde onluk bir düşüşü en iyimser seneryo arasında varsayıyor. Shell ise petrol çağının sonunu ilan ediyor. Shell Yönetim kurulu üyesi Huibert Vigeveno, “Petrol talebinin bu on yılda zirve yapabileceğine” inanıyor. “Gelecekte petrol ve gaz, yerini rüzgar, güneş ve hidrojene bırakacaktır” iddiasında bulunuyor.
Petrol piyasasındaki belirsiz durum karşısında şirketler, iş modellerini değiştiriyor ve yenilenebilir enerjilere giderek daha fazla güveniyor. Örneğin Shell, petrol ve doğalgaz aramalarında dokuz bin kişinin işten çıkarıldığını ve büyük maliyet indirimleri yapılacağını duyurdu.
2021’den önce petrol piyasasında iyileşme yok
Her durumda, kesin olan bir şey var diyen rapor, petrol talebinin 2021’den önce artmayacağını belirtiyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Eylül ayı ortasında bu yıl için tahminini düşürdü. Buna göre, önde gelen sanayileşmiş ülkeler derneği, günde ortalama 91,7 milyon varil (159 litre) küresel talep bekliyor. Bu, 2019 yılındakinden günde 8,4 milyon varil daha az. 2021 için IEA günde 97,1 milyon varil tahmin ediyor. Bu da 2019 seviyesinin altında.
Petrol fiyatı, esas olarak korona krizi nedeniyle zaman zaman keskin bir şekilde düştü. Bir varil North Sea Brent şu anda 43 dolara mal oluyor. 2019’un sonunda, fiyat neredeyse varil başına 69 dolardı.