30 Haziran’da patlak veren halk isyanın ardından 3. Temmuz’da yönetimden alaşağı edilen İhvan (Müslüman Kardeşler) yönetimi, Mısır hükümeti tarafından ‘terör örgütü’ ilan edildi. Karar, Dekahliyye Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan bombalı saldırının ardından gündeme geldi.
Mısır yasalarına göre İhvan üyesi olanlar, onlar adına yazılı ve sözlü propaganda yapanlar, terör suçundan yargılanabilecek; şefler ise, terör örgütü yöneticisi ithamıyla idamla yargılanabilecek. İhvanın terör örgütü ilan edilmesi, 3 Temmuz’dan bu yana alınan en sert karar olarak değerlendiriliyor.
“Kararı tanımıyoruz”
Geçici yönetimin kararına sert tepki gösteren İhvan şefleri, faaliyetlerine devam edeceklerini ilan ettiler. Kararın “yok hükmünde” olduğunu savunan İhvan şefleri, Kahire’ye taşınan intihar saldırıyla bir ilgilerinin olmadığını iddia ediyorlar.
Geçici yönetimle uzlaşmaya varmaktan uzak duran İhvan, halen tutuklu bulunan Muhammed Mursi’nin “meşru cumhurbaşkanı” olduğu nakaratını sürdürüyor. İhvanla cepheden çatışmaya girmeyi tercih etmeyen geçici yönetim ise, siyasal İslamcılarla anlaşmaya çalıştı; elbette kendi koşullarını dayatarak… Ancak bu girişim sonuç vermedi. Zira İhvan, “Mursi meşru cumhurbaşkanı”dır çizgisinde ısrar ederken, dengelerin değiştiğini hatırlatan geçici yönetim, İhvanın iktidardan belli bir pay karşılığında anlaşmaya varmasını bekledi.
Geçici yönetimle İhvan şeflerinin anlaşamaması, intihar saldırılarının Kahire’ye taşınması, toplumun önemli bir kesiminin saldırılardan İhvanı sorumlu tutması gibi olgular, İhvanın terör örgütü listesine alınmasıyla sonuçlandı.
İhvan şeflerinin “Karar yok hükmündedir, faaliyetlerimiz devam edecek” gibi açıklamaları olsa da, işlerinin eskisinden de zor olacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Solun çoğunluğu kararı destekledi
Mısır’da sol/sosyalist güçler -bir-iki istisna dışında-, aylardan beri İhvanın terör örgütleri kapsamına alınmasını talep ediyordu. Bekleneceği üzere bu güçler, İhvanı hedef alan kararı “isabetli ama gecikmiş” diye nitelediler. Yansıyan bilgilere göre, sadece 6 Nisan hareketi karara karşı olduğunu açıkladı.
İhvanı, emperyalist/siyonist mihrakların Mısır’daki temsilcisi olarak değerlendiren sol/sosyalist güçler, siyasal İslamcıların ülke bütünlüğü için ciddi bir tehdit oluşturduğunu savunuyorlar. Bundan dolayı geçici yönetimin İhvanla ilgili kararını yayınladıkları açıklamalarla desteklediler.
“NATO şeyhi” Yusuf El Kardavi diken üstünde
Yolsuzluk ve rüşvet bataklığına saplanan Ankara’daki İhvancı AKP’ye de destek vermesiyle bilinen “fitne-fesat şeyhi” el-Kardavi, Mısır’daki geçici yönetimin hedefinde. Mısır hükümeti, fetvalarıyla siyasal İslamcı terörü körükleyen Kardavi için yakalama kararı çıkarttı. Kardavi’yi Interpol’den talep eden Mısır hükümeti, NATO şeyhini “terör örgütü” destekçisi olarak yargılamaya hazırlanıyor.
Arap ülkelerine de çağrıda bulunarak, İhvana terör örgütü muamelesi yapmalarını isteyen Mısır hükümeti, sadece Kardavi’yi değil, İhvanın mali, siyasi, dini ve diplomatik alanlardaki destekçilerine de ulaşmaya çalışıyor. Görünen o ki, hem içeriden hem dışarıdan İhvanı kıskaca almaya çalışan Mısır’daki geçici yönetim, dinci-gerici akımı tasfiye etmekten çok, terbiye etmeyi hedefliyor.