Kolombiya hükümeti FARC ile “barıştı”

En tehlikeli durum, bunun gerçek barış olduğuna inanmaktır. Kolombiya’da FARC bunun gerçek barış olduğuna inanıyorsa, ya katledilecekler ya da yoldaşlarını katledecekler.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 05 Eylül 2016
  • 07:25

Kolombiya hükümeti 52 yıldır mücadele veren FARC ile, yaklaşık 250 bin kişinin öldüğü bir savaşı sonlandırarak “barıştı”. Barış ifadesini tırnak içine aldık. Çünkü düşman denilerek savaşılanlarla barış sadece tırnak içinde ifade edilebilir. Tırnağın kalkması ise ya düşman yenilerek ya da düşmanla aynı çizgiye gelinerek gerçekleşebilir. Bu ikisinden biri olmazsa “barış” sadece geçici olarak kanın durmasından başka bir anlama gelmez.

Nepal’de hükümet, ülkenin yüzde 80’inde kontrolü ele geçiren ve kentlerde de büyük kitle eylemleri yapabilen NKP(M) ile 21 Kasım 2006’da “barış” anlaşması yapmıştı. NKP(M) “barış” anlaşmasından sonraki seçimlerde 1. parti olarak hükümet oldu. İktidarı tümüyle ele geçirmeden, düne dek savaştığı sınıfın temsilcisi oldu. Sonuçta NKP(M) bölündü ve bölünen tarafın biri savaştığı sınıfın gerçekten temsilcisi oldu ve barıştı. Devrim diyen taraf için ise barış ortadan kalktı. FKÖ İsrail’le “barış” anlaşması imzaladı. Ama FKÖ barışı tırnak içinden çıkaracak niteliğe gelmesine karşın, barış olmadı. Hamas ise FKÖ’ye karşı İsrail’in destekleyerek güçlendirdiği bir oluşumken, kendi çıkarlarıyla Filistin halkının çıkarlarını bir tutar oldu ve Hamas’ın güçlü olduğu Gazze’ye sürekli ölüm yağdırılıyor İsrail tarafından.

FARC ise Kolombiya hükümetiyle nihai ateşkes anlaşması imzaladı. 24 Ağustos’ta Havana’da imzalandı anlaşma. Bu anlaşmayı “barış” anlaşmasına götürmek için konferansa gidecekler. FARC’ın, 1965’ten bu yana gerçekleştireceği 10’uncu konferansının, 13-19 Eylül tarihlerinde yapılması bekleniyor. Bu konferansın ardından, Kolombiya, 2 Ekim’de “barış” anlaşmasını onaylamak için referanduma gidecek.

Referandumun ardından, eğer referandumda “barış” onaylanırsa, FARC seçime katılacak. Eğer NKP(M) gibi hükümet olabilecek kadar oy almazsa, parlamentoda muhalif sandalyelerinde oturacakları için, muhalefet etmeye devam edecekler. Ama hükümet olurlarsa, “barışı” korumak için belki de bugün yoldaş dediklerini bile katledecekler. Bu, kötü niyetli bir gelecek tahmini değil. Eğer FARC bileşenlerinden anlaşmaya karşı olan çıkarsa Kolombiya devletine karşı savaşmaya devam edecek. FARC hükümet olursa Kolombiya devletinin temsilcisi olacak. Bu durumda Kolombiya devletine karşı savaşanlar, FARC’ın yok etmesi gereken düşmanlar olacak.

Anlaşma imzalandıktan sonra kısmi iyileştirmeler mutlaka olacak. Hapishanelerdeki FARC gerillaları serbest kalabilir, misal. Ama FARC’ın parlamentoyla sınırlı kalacak muhalefeti Kolombiya devletindeki iktidar sınıfının çıkarlarına aykırı boyuta varırsa, parlamenterler bile tutuklanır.

Bugün Kolombiya’da kan akması da geçici bir süre duracaktır. Daha doğrusu karşılıklı kan akması duracaktır. Ama FARC’ın güçlü olduğu yerlerde Kolombiya devleti kontrgerilla elbisesiyle katliamını sürdürecektir. Bütün “barış” anlaşmalarının sonrasında olduğu gibi…

Elbette bazen “barış” yapmak ihtiyaç haline gelebilir. Ekim Devrimi sonrası Almanya’yla yapılan Brest-Litovsk anlaşması da bir “barış” anlaşmasıydı. Ama Lenin hiçbir zaman bu anlaşmaya kanı durduran barış anlaşması demedi. Tam tersine bir geri adım olarak niteledi ve “Bu geri adımı atmak zorundaydık” dedi. Buna karşın Rosa Luksemburg bu anlaşmayı Almanya’daki devrimi engeller nitelikte gördüklerini söylemişti. Bolşevikler geri adım atmak zorundaydı, attı da. Alman burjuvazisi de kendi topraklarında komünistlere saldırmak için soluklanabildi. Yani sınıflar mücadelesi temelinde baktığımızda, kapitalist iktidarla yapılan “barış” anlaşmalarındaki barış gerçek anlamda bir barış değil.

En tehlikeli durum, bunun gerçek barış olduğuna inanmaktır. Kolombiya’da FARC bunun gerçek barış olduğuna inanıyorsa, ya katledilecekler ya da yoldaşlarını katledecekler.

M. Kurşun