2016’da yapılan referandumda seçmenin yüzde 52’si İngiltere’nin AB’den ayrılmasına (Brexit) destek vermişti. Birleşik Krallık ile AB arasında iki yıl devam eden müzakereler sonucunda 2018 sonunda Brexit anlaşmasına varıldı. Ancak dönemin Başbakanı Theresa May liderliğindeki azınlık hükümeti anlaşmayı parlamentodan geçirmeyi başaramayınca, 29 Mart 2019’da gerçekleşmesi gereken Brexit üç kez ertelenmişti.
May’in yerine gelen Boris Johnson, parlamentodaki tıkanıklığı aşmak için ülkeyi 2019 Aralık’ta erken seçime götürmüş ve iktidara gelmişti. Brexit karşıtlarının parlamentodaki engellemelerinin zayıflamasıyla Johnson anlaşmayı yasalaştırmış ve yasal süreç 23 Ocak’ta tamamlanmıştı.
İngiliz hükümetinin talebi üzerine AB Brexit’i 31 Ocak 2020’ye ertelemişti. Nihayet İngiltere’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği 47 yıl sonra sona eriyor ve İngiltere AB’den ayrılan ilk ülke oluyor. İngiltere’nin AB üyeliği 31 Ocak’ta Brüksel saatiyle gece yarısı resmen sona erdi.
Başbakan Boris Johnson, İngitere’nin 1973’te katıldığı AB’den ayrılmasının “yeni bir çağın şafağı” olduğunu iddia etti. “Brexit günü” kapsamında hem devlet kurumları hem özel kuruluşlar çeşitli kutlamalar yaptı. Aşırı sağ siyasetçi ve AB karşıtı kampanyanın mimarlarında Nigel Farage’ın liderliğindeki Brexit Partisi de parlamento önünde kutlama düzeyenler arasındaydı.
“Yeni bir çağın şafağı” mı?
İngiliz televizyonlarından “ulusa sesleniş” konuşması yapan Başbakan Johnson, Brexit sürecinde kamuoyunda oluşan kutuplaşmayı sona erdirme ve “yaraları sarma” çağrısında bulundu. Hükümet olarak görevlerinin ulusu bir araya getirme ve ülkeyi ileriye doğru taşıma olduğunu öne süren Johnson, propaganda dozu yüksek şu ifadeleri de kullandı: “Bu gece söylenecek en önemli şey, bunun bir son değil, başlangıç olduğudur. Bu, gerçek bir ulusal yenilenme ve değişim zamanı. Bu, yeni bir çağın şafağı...”
“Yeni bir çağın şafağı” türünden şatafatlı sözlerin gerçekle bir ilgisi yok. Emperyalistlerin birliği olan AB’ye bağlanan umutların çözülmeye başladığı söylenebilir. Nitekim İngiltere’de AB ile bağlantılı resmi kurumlardaki AB bayrakları indirildi, ayrıca Brexit sürecini yürütmek için kurulan bakanlık lağvedildi. İngiliz vekillerin Avrupa Parlamentosu (AP) üyeliği sona ererken, İngiltere’nin AB iç yazışmalarına erişimi de kesildi.
Geçiş süreci başladı
İngiltere’nin AB üyeliğinin bitmesiyle, geçiş süreci dönemi başladı. Bu süre zarfında İngiltere, başta ticaret olmak üzere güvenlik, sağlık, ulaşım gibi alanlarda anlaşmaya varmak için AB ile müzakereler yürütecek.
İngiltere’nin 30 Haziran’a kadar talep etmesi halinde geçiş dönemi 2 yıl daha uzatılabilecek. Ancak İngiliz hükümeti, bu sürenin uzatılmayacağını ilan etti. İngiltere, bu süreçte gümrük birliği, ortak pazar ve serbest dolaşım gibi AB üyeliği unsurlarını sürdürecek ve AB kurallarına tabi kalacak. Ancak ülke, AB’nin karar alma mekanizmalarındaki söz hakkını kaybedecek. İngiltere’nin AB’den ayrılması, bu emperyalist birliğe atfen “vaat edilen cennet”in sahte olduğunu tekrar gözler önüne sermiş oldu.