6-9 Haziran günlerinde Almanya’nın Stuttgart kentinde, otomotiv işçilerinin uluslararası kongerisini hazırlamak için İCOG’un ilk toplantısı yapıldı. Filipinler delegesi Romeo devlet engelinden dolayı toplantıya katılamazken, Mercedes işletmesinde çalışan işçi temsilcisi Güney-Afrika’lı Makazole arkadaşımız da kapitalist işletmenin izin engeline (!) takıldı. Venezuella’dan gelecek olan delege ise (Gilberto) Cavez’in ölümünden sonra provake edilen gerici atmosfere karşı mücadelenin yakıcı görevlerinden dolayı katılamadı. Syongyon işletmesindeki işgal ve direniş hareketinin militanlarından olan Güney Kore’li arkadaşımız ile son zamanlarda ilişkinin kopmasından dolayı, katılamamasının nedeni net olarak öğrenilemedi… Burjuva devletlerin ve kapitalist işletmelerin çıkarttığı engellerden dolayı, geçen yıl yapılan kurultayda seçilen İCOG’un ilk toplantısını eksik üyelerle yapmak zorunda kaldık.
Yaşanan bu engellemeler, kapitalist sistemde işçi sınıfının her türlü örgütlenmesinin nasıl bir tehdit altında olduğunun dolaysız bir örneği olmuştur. Çıkarılan engellerden dolayı ilk toplantımız eksik üyelerle yapıldı. İspanya, Brezilya, Almanya ve Türkiye’li üyeler toplantıya katılım sağladı. Dört gün süren toplantıda, otomotiv işçilerinin mücadelesinin uluslararsı karakteri ve hedefleri, otomotiv ve yan snaayinde çalışan işçilerin mücadelesinin uluslararası bir temelde birliğinin nasıl sağlanacağı, ortak mücadelenin imkan ve olanakları tartışıldı. Dört gün süren yoğun bir tartışma (ki bazen detaylara kadar inen) ve çalışma sonunda, 2015 yılının ortalarında yapılacak olan kongreye sunulmak üzere otomotiv ve yan sanayi işçi hareketinin uluslarası mücadelesinin karakter, hedef ve mücadele birliğinin sağlanacağı programatik bir temel oluşturulmaya çalışıldı. Almanya delegeleri Jörn ve Birgitte’nin sundukları yazılı metinler üzerinde yapılan tartışmalar sonunda 2015’de toplanacak kongreye sunulmak üzere önemli sonuçlara varıldı.
Toplantıya katılan dört ülkenin delegeleri, otomotiv sanayinde çalışan işçilerin çalışma koşullarını ve kapitalist tekellerin baskı ve sömürüyü artırmak için tuttukları yolu somut örnekler üzerinden ortaya koyan ülke raporlarını sundular. İspanya’dan Jesus, Brezilyadan Mancha, Almanya’dan Jörn ve Türkiye’den Ali’nin sundukları ülke raporlarının da birkez daha kanıtladığı gibi teşeronleştırma, esnek çalıştırma, işten atmalar, ücret ve sosyal haklaradaki geriye gidiş, daha az işçi ile daha çok üretim yapma, taşeron işçilerle diğer işçiler arasındaki çok yönlü ayrımcılık, sendikasızlaştırma, işçiler arasında kışkırtılan rekabet, çalışma satlerinin uzatılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi…bunlara karşılık olarak otomotiv tekellerinin artan karları, gelir dağılımındaki uçurumunun derinleşmesinin sonucu olarak sefalet-servet kutuplaşmasının yoğunlaşması, yükselme istidadına giren işçi hareketi, ülke raporlarının ilk başta göze çarpan ortak yanlarını oluşturuyordu.
Toplantıya katılan delegelerin ortaya koyduğu görüler ise şöyleydi; İspanya’dan CGT sendikasının delegesi olarak gelen Jesus “krizin derinleştiği 2011 ve 2012 yıllarında, otomotiv ve yan sanayinde işyeri sayısı yüzde 17,65, işçi sayısı ise yüzde 22,23 azalırken buna karşılık, otomotiv tekellerinin cirosu yüzde 6,4 ve karlarıda yüzde 8,27 arttı” dedi. Brezilya dan CPS sendikasının delegesi olarak gelen Manch ise “eski ve yeni işçiler arasındaki ücret farkı yüksek, iş güvencesi yok“ tesbiti ile, işçiler arasında kışkırtılan rekabete dikakteleri çekti. Jörn “Sakinmiş gibi gözüken Almanya’da 2013 ylında yapılan grevler sayısında 2011 ve 2012 yılına oranla altı kat bir artış oldu” tesbitinde bulundu. Sunumunda “Reno işçilerinin işletmeyi işgal eylemi ve Bosch işçilerinin devletin dayatığı faşist sendikaya karşı ayaklanması”, ayrıca “Türkiye’yi birbaştan bir başa sarsan Taksim direnişinin çevre, demokratik haklar ve emek mücadelesinin kesiştiğini ortaya koymuştur” görüşlerine yer veren Tükiye delegesi Ali, “S21 eylemleri , Taksim direnişi, atom santralleri ve HES’lere karşı gelişen çevre hareketi ile, işçi sınıfı ve halk hareketlerinin anti-kapitalist bir zeminde birleştirilebileceğinin somut verilerini ortaya koymuştur” görüşlerine yer verdi. Ayrıca Taksimde başlayan ve ülke geneline yayılan halk hareketi ile enternasyonal dayanışma hareketinin aciliyeti ve önemine işaret ederek, Stuttgart’da yapılacak eyleme katılma çağrısı yaptı. İCOG üyeleri, çağrıyı devrimci bir coşku ve heyecanla karşılayarak, eyleme katılmanın yanı sıra İCOG’a bağlı ülkelerde bu direnişin duyurulması için çalışacaklarını vurguladılar.
4 gün süren eğitici ve oldukça dostça ve demokratik bir ortamda geçen verimli tartışmaların sonunda, otomotiv ve yan sanayi işçilerinin mücadelesinin uluslararası karakteri, mücadelenin uluslararası hedefleri ve amaçlarının esasalarında birleşerek programatik sonuçlara varıldı. Tartışmalara dostça bir atmosfer hakimdi. Yaratılan bu dostluk ve dayanışma zemini uzlaşmayla elde edilmedi, aksine yer yer kelimeler üzerinde tartışmaya kadar varan yaratıcı diyaloglardan sonra sağlandı.
İşçiler arasında haber ağının yaratılması acil bir görevdir
İCOG, öncelikle haber akışını daha iyi organize ederek başta otomotiv ve yan sanayi işçileri olmak üzere emek hareketinin mücadele ve deneylerinin daha hızla akmasının koşullarını sağlama çalışması görevini önüne koydu. Bu görevin devamı olarak, değişik ülke işçileri arasında dayanışmayı geliştirmek için karşılıklı direniş ziyaretleri, dayanışma eylemleri, salon toplantıları, kültürel etkinlikler vb. araçlarla dayanışmayı koordine etmeye çalışacak. Ayrıca, web sayfasında Türkçe olarak da yayın yapılmasının yanı sıra gelecek toplantı ve kongrelerde Türkçe tercüman sorunun giderilmesi de karar altına alındı.
Mali sorunları ve engelleri kendi gücümüzle aşacağız
İşçi sınıfının uluslararası mücadelesinin zemini ve olanakları bugün daha çok vardır ve olgunlaşmıştır. İşçi sınıfı, 2012 Münih tavsiye toplantısında Türkiye ve daha başka ülkelerden delegelerin katılmasında olduğu gibi bu toplantınında eksik üyelerle yapılmasına yol açan engelleri ancak kendi gücüne dayanarak aşabilecektir. Burjuva devletlerin vize vb. engellerine karşı daha aktif bir mücadelenin yürütülmesi, protestoların düzenlenmesi karar altına alındı. Mali olanaklar yaratmak içinde, bağış ve her ülkenin koşullarına uygun araçların kullanılması ve karşılıklı dayanışmanın sağlanmasında da ortak bir görüşe varıldı.
Her ülke aynı hak ve yükümlülüklere sahip olacak
Kongrelerde her ülke beş delege ile temsil edilecek ve aynı haklara sahip olacaklar. Ayrıca her ülke kendi yerel çalışma gruplarını oluşturarak, kongrenin önüne koyduğu görevleri hayata geçirmekle yükümlü tutulacak.
Kongrenin başladığı gün, delegelerin geldiği ülkelerde kongrenin açılış ve kongrenin yapıldığı ülkede yapılacak yürüyüşe paralel olarak eylemler düzenlenerek, işçi sınıfının eylemli birliği sağlanacak. Önümüzdeki yıllarda 1 Mayıs gibi özel günlerde, ortak talapleri içeren açıklama, afiş vb. etkinlikler yapılarak işçi hareketinin uluslararası karakteri güçlendirilecek.
Daha başka karaların da alındığı İCOG toplantısında, 2015 yılı bahar ayalarında Stuttgart’da yapılacak kongrenin güçlü geçmesi için, gelecek yılın ortalarında Barselona’da yeni bir İCOG toplantısı yapılarak eksiklikler ve çıkan sorunlar aşılarak 2015 Kongresinin gündemi belirlenecek. Ayrıca, 2015 yılında yapılacak kongreden önce, Türkiye de içerisinde olmak üzere karşılıklı dayanışma ziyaretleri, tanıtma toplantıları ve direnişlerle dayanışma etkinlikleri düzenlenecek.
İCOG toplantısında varılan sonuçlar ve alınan karalar kısa sürede redakde edilerek yayınlanması da karalaştırldı.
Şimdi sıra, otomotiv ve yan sanayi işçilerini uluslararası mücadeleye kazanarak, işçi sınıfının ortaya çıkan mücadelesini ortaklaştırarak onu yenilmez kılmaktadır. Yükselen halk hareketlerine, çevre ve gençlik eylemlerine, kadın ve anti-faşist hareketlere dayanıklık kazandırarak onu zafere taşıyacak yegane güç olan işçi sınıfı hareketi ile bu hareketleri birleştirmek sorumluluğu, sınıf bilinçli devrimci işçilerin temel bir görevi olarak önümüzde durmaktadır.
Uluslararası burjuvazi, sermayenin çıkarları uğruna dünyamızı büyük bir felakete doğru sürüklüyor. Ekolojik ve toplumsal yıkımın, geleceğini kararttığı gençliğin acısını çektiği geleceksizliğin, cinsler, uluslar ve inançlar arasındaki ayrımcılığın, işsizlik, yoksulluk, cahillik ve açlığın, gerici emperyalist yağma savaşlarının tek sorumlusu ve kaynağı kapitalizmdir. Yükselmeye başlayan, ancak birbirinden yalıtık olarak gelişen kavgayı işçi sınıfı hareketi etrafında birleştirirsek, sorunların kaynağı olan kapitalizmi yerle bir ederek yeni bir dünyayı kurabiliriz.
ICOG üyesi Ali Reçber
12 Haziran 2013