İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün paylaştığı raporda, dünya pek çok ülkede Covid-19 salgınını ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma özgürlüğü ihlallerinin bahanesi olarak kullanıldığını belirtti.
Tespitleri açıklayan HRW Kriz ve Çatışma Birimi Yardımcı Direktörü Gerry Simpson “Hükümetlerin eleştirel ifadelere yönelik aşırı ve bazı durumlarda şiddet içeren müdahaleleri, Covid-19'a karşı koymak adına temel bir özgürlüğü sınırlamaya tehlikeli şekilde istekli olduklarını gösteriyor. Hükümetlerin insanları bu ölümcül salgından koruma yükümlülüğü, doğru bilginin önünü tıkayabilme ve muhalefeti bastırabilme serbestisi vermemektedir” dedi.
HRW’nin hak ihllaleri tespitleri
HRW'nin tespit ettiği hak ihlalleri şöyle:
"*En az 18 ülkede asker veya polis güçleri, yetersiz sağlık bütçesi, sokağa çıkma yasakları, sağlık çalışanları için maske ve eldiven tedarikinde eksiklikler gibi konularda Covid-19 salgınına ilişkin hükümet tedbirlerini eleştirenlerin de aralarında olduğu gazeteciler, blog yazarları ve protestoculara fiziksel saldırılarda bulundular. Gücün kötüye kullanıldığı örnekler arasında barışçıl protestoculara gerçek mermilerle ateş etmek, onları kontrol noktalarında dövmek, gözaltı sırasında saldırmak gibi cezasızlıkla sonuçlanan ihlaller yer alıyor. Çoğu vakada, bu güçler Covid-19 salgını ile ilgili düzenlemeleri uyguladıklarını söylediler. Uganda'da güvenlik güçleri onlarca protestocuyu öldürdü.
*En az 10 ülkede yetkililer, koronavirüsü ya da bazı durumlarda sosyal mesafe tedbirlerini gerekçe göstererek, Covid-19 salgınının yönetilmesine yönelik protestoları ve koronavirüsle ilgisi olmayan ancak hükümet politikalarını eleştiren toplantıları keyfi olarak yasakladı ve dağıttı. Yetkililer, her vakada başka büyük toplantılara izin vermelerine rağmen protestolara müdahale ettiler.
*Ocak 2020'den bu yana en az 24 ülkenin hükümeti, halk sağlığının tehdit edildiğini iddia ederek Covid-19 salgınına veya bir başka halk sağlığı sorununa ilişkin yanlış bilgilendirme olduğu iddia edilen yayınların yapılmasını suç ilan eden belirsiz yasalar ve kurallar çıkardılar. Hükümetler, belirsiz hükümleri olan yasaları kolayca baskı araçları olarak kullanabilmektedirler. En az beş ülke, halk sağlığının da aralarında bulunduğu başka konularda yanlış olduğu iddia edilen bilgilerin yayınlanmasını da suç olarak tanımladı.
*En az 51 ülkede yetkililer, çıkarılan yasa ve yönetmelikleri Covid-19 salgınını önlemenin yanı sıra terörle mücadelede ve hükümetin Covid-19 salgınına yönelik tutumunu ya da salgın ile ilgili olmayan politikalarını eleştirenleri tutuklamakta, para cezası veya hapis cezası ile sonuçlanan yargılamalarda kullandılar. Hedef alınanlar arasında gazeteciler, blog yazarları, çevrimiçi yayın yapan diğer kişiler, muhalefet figürleri ve aktivistler, protestocular, akademisyenler, sağlık çalışanları, öğrenciler, avukatlar, karikatüristler ve sanatçılar yer alıyor.
*En az 33 hükümet, yeni yasaları veya salgın öncesinden kalan yasaları kullanarak veya herhangi bir yasayı gerekçe göstermeksizin, eleştiride bulunan kişileri tehditlere maruz bıraktı. Bazı vakalarda da salgın tedbirlerini eleştirdikleri takdirde onları yargılamakla tehdit etti. Bu ülkelerden sekizinde yetkililer salgına yönelik tutumlarını halka açık bir şekilde eleştirdikleri için sağlık personellerine soruşturma açtı, onları tehdit etti veya görevden aldı. En az sekiz ülkede, halk sağlığı konuları da dahil olmak üzere yetkililerden bilgi talep etme ve bilgi edinme hakkı askıya alındı veya kısıtlandı. En az 12 ülkede, Covid-19 ile ilgili bazı haber yayınları engellendi veya salgın hakkında yayın yapan medya kuruluşları kapatıldı."