Zoru zorla yeneceğiz demiştik!..
En son 28 Nisan 2015’te TİS görüşmelerinden bir sonuç çıkmadı ve süreç tıkandı. Patron sendikası FME “sıfır sözleşme” dayatıyordu. Çünkü 2013 TİS sürecinin açıklamasında bir daha TİS sürecinin yapılmayacağını söyledi. Sendikalara bu çağda ihtiyaç olmadığını ve sözde ortaçağ örgütlenmelerinin yeni dönemde geçersiz olduğunu söylemişti. Biz FNV kadroları ve sendika merkez yöneticileri bu söylemin kendisinin ortaçağ söylemi olduğunu ve günümüzde hiçbir geçerliliğinin olmadığını söylemiştik. Zamanı gelince bunu göreceklerini de hatırlatmıştık. Ve nihayet zamanı gelip çattığında patron sendikası, 1300 işyerini temsil ettiğini bazı işletmeler dışında çoğunlukla metal sektöründeki diğer işyerlerinde krizden dolayı gidişatın iyi olmadığını açıkladılar. Ardından “Bu işyerlerinin geleceğini düşünmek zorundayız” diyerek “sıfır sözleşme”nin geçerli olduğunu tekrarladılar. Yapılan dört görüşmeden bir sonuç çıkmayınca süreç tıkandı ve FNV ile CNV sendikaları grev kararı aldı. Diğer bazı sendikalar ise süreci izlemekle yetindi.
FME ve metal işyeri yönetimlerine ültümatom verildi
Özellikle büyük metal işyerlerinde FNV işyeri temsilcileri ve sendika çalışanlarıyla birlikte ültimatom protokol metinlerini yöneticilere ilettiler. Bu konuda karalı olduklarını ve söylenene uygun davaranacaklarını da en açık bir dille işyeri yöneticilerine iletmişti. Ültümatom süresi 14 gündü ve 15. gün FNV ve CNV sendikaları tarafından ilk olarak DAF’ta “şalterleri indirin” bildirileriyle işçiler greve çağrıldı. Büyük bir coşkuyla karşılanan greve geniş bir katılım oldu. Ardından diğer işyerleri benzer grevler örgütledi. Sendika ülke genelinde iki grev çağrısı yaparken kısmi başarı sağlandı. Ardından bölgesel ve bazı önemli işyerlerine özel insiyatif verildi. İnisiyatif ve karar tümüyle bölge sendikacıları ve kadroların yetkisine bırakıldı. Örgütlü olan işyerlerinde grevler başladı. Bazı işyerleri arasında koordinasyon sağlanarak ortak grevler örgütlendi. Bunlara oldukça başarılı katılımlar da sağlandı. Bunlardan en önemlilerinden biri DAF ve VDL greviydi. Diğer işyerleri de çeşitli biçimlerde ortaklaşa grev ve eylemler örgütlediler. Ortak grevler ve koordinasyon tabana dayandığı için büyük bir heyecan ve özgüven yaratıyordu. İşçi sınıfı, sınıf dayanışmasını kendi taban insiyatifiyle örgütledigi için kendi birliğini ve kardeşlik ruhunu bizzat yaşıyor; bedeninde ve ruhunda hissediyordu.
Grevler yayıldı
Başta DAF işçileri olmak üzere büyük metal işyerlerinde grevler örgütlendi. Bu önemli ölçüde işçi sınıfında bir deneyime dönüştü. Ardından uyarı grevleriyle kısa süreli iş bırakıldı. İşçiler giderek üretimden gelen gücünü gördüler. Bu süre zarfında patron çeşitli gerici saldırı ve dalaverelere başvurdu. İşçileri havuç-sopa politikasıyla bölmeye ve grevlere katılımı giderek düşürmeye çalıştı. Bu konuda kısmi başarı da sağladı. Ama her grev bir okula dönüştü. Her grev, yeni grevci işçilerin katılımıyla tanıştı. Kendi mücadelelerinin bilincinde olan ve haklarının korunmasını isteyenler grev ve direnişlerde yerlerini aldı. Ama ucuz hesaplar ve kendi kişisel çıkarları için sınıf kardeşlerini satanlar da oldu. Bu, sınıfın ne kadar geri ve bilinçsiz olduğunu da gösteriyordu. Burjuvazi, işçilerin bir kısmını gerici, milliyetçi, şoven söylemleriyle kendi çıkarları için kullanıyordu. Ama işçiler kendi haklarını almak için birlikte çalıştıkları arkadaşlarıyla yanyana durdu. Dil, din, renk, ırk, yerli-yabancı ayrımı yapmanın kendisine bir şey sağlamayacağını ve bunların sadece işverinin işine yaradığını pratikte yaşayarak gördü. Bu türden gericiliklere prim vermedi. “Siz sadece işverenin kulluğunu ve köpekliğini yapıyorsunuz, yaptıklarınız işçi sınıfının birliğine ve mücadelesine zarardır. Halbuki siz de bu sınıfın birer neferisiniz, her kazanım ve başarıdan sizler de yararlanıyorsunuz. Tuttuğunuz yol, yol değildir” diyerek bu tuzağa takılanları da defalarca mücadeleye çağırdı. Grevler hız kesmeden devam etti. İşçiler kararlıydı.
FME geri adım atıyor
Patron sendikası açıklama yaparak görüşmelerin yeniden başlamasını istedi. Yapılan görüşmelerden çıkan sonuç, TİS’in geçerli olacağı 1 Mayıs 2015’ten 1 Haziran 2018’e kadar, her yıl için %1,75 zam ve yıllık maaşın % 0,5’i kadar bir seferlik ikramiye teklifi oldu. Bunun kabul edilemez olduğu sendika yönetimi tarafından belirtilerek görüşmeler sona erdi. Sendikalar bunu kadrolara ileti ve bölgesel-yerel toplantılarla tartışıldı. Teklif, hiçbir şekilde kabul görmedi ve reddedildi. Ardından grevlere hız verildi. Aynı toplantlarda sendika yöneticilerine mutlaka ülke çapında grevlerin örgütlenmesi gerektiği iletildi. Kazanımın ancak böyle olabileceği, açık bir dille söylendi. Hızla yayılan grevler, bazı şehir ve bölgelerde onlarca işyerini kilitleyerek bir günde ülke çapında grevler dalgası yarattı. Sms ile koordine edilerek işbırakmalar giderek yaygınlaştı ve patron sendikası bir kez daha açıklama yaparak müzakereye hazır olduğunu iletti. Israrla “grevler durdurulsun” çağrısı yaptı.
10-11 Şubat 2016, yeniden TİS müzakereleri
Biz metal işçi ve emekçileri cephesinde durum netti. Grev ve mücadeleye devam. İstemler kabul edilmezse geri adım atmak yok, yola devam... Ve nihayet 11 Şubat 2016 günü, saat 09.00’da işçi sendikaları FNV, CNV ve patron sendikası FME prensipte anlaşma sağlandığını açıkladılar. Sms yoluyla kadrolara ilettiler. Basında da anlaşma haberi sürmanşetlere taşındı: “Ayların mücadelesinden sonra nihayet anlaşma sağlandı” başlıklar altında... Aynı gün anlaşmanın özeti sendika websitelerine konuldu. Bildirilerle anlaşmanın özeti işyerlerine işçilere ulaştırıldı. Anlaşmanın önemli noktaları şöyle: 37 aylık TİS sürecinde toplam %5,9 zam ve %1,1 ikramiye. (2016 Nisanı’nda % 2,1 zam, Temmuzu’nda %0,5 ikramiye; 2017 Ocak’ta % 1,25, Ağustos’ta %1 zam ve Mart’ta %0,6 ikramiye; 2018 Ocak ayında % 1,55 zam.) Ek olarak, 23 yaş altındakiler için % 1 zam ve Ağustos 2016’dan itibaren ek zam; 22 yaş altındakiler için meslek diploması ve garantili ücret.
Prensip olarak varılan bu anlaşma sendika üyelerine referanduma sunulacak. Çoğunluk ‘evet’ derse TİS süreci yukarıda anlaşıldığı gibi yürürlüğe girecek; reddedilirse grevlere devam!
TİS sürecinde sendikaların istemleri neydi?
FNV ve CNV sendikaları TİS için % 3 bir yıllık zam ve de 900 euro bir seferlik ikramiye, TİS iki yıllık olursa % 6 isteniyordu. İşçiler bu istemleri için mücadele ederek grevler örgütlediler. Yazın sıcağında, kışın soğuğunda grev çadırlarında kazanmak için direndiler; kadrolar canla başla çalıştılar. Deyim uygunsa bir cepheden diğerine koştular. Biz kadrolar bu süre zarfında paha biçilmez deneyimler elde ettik. Metal işçileri inanılmaz bir tecrübe kazandılar. Her grev bir okula, bir akademiye dönüştü. İşçiler “sıfır sözleşmeleri” kabul etmeyeceklerini bütün bir süreçte gösterdiler. İşçi sınıfı, dostunu da, düşmanını da tanıdı; kendi eksikliklerini gördü. İşçi sınıfının sorunlarını yaşayarak görüp, tartıştılar. İhtiyaçlarını cesurca anlatmaktan ve tartışmaktan korkmadılar. Çünkü kazanmak istiyorlardı. Ben devrimci bir işçi olarak, işyeri işçi temsilcisi olarak çok daha ileri şeyleri gördüm ve tanık oldum. Her grev ve direnişin ardından özenle şunlara dikkat çektim: İşçi sınıfının birliği, politikleşmesi ve işçi sınıfının öncü partisi! Çünkü kazanmanın ve kalıcı başarılar elde etmenin başka imkanı yoktur. Bunu bir önceki yazımda aynen şöyle demiştim: “İşçi ve emekçiler üretimden gelen güçlerini, bir silah olarak grev ve direnişlerle kullanmaya başlayınca, karşılarındaki sömürü ve talan sistemini gördüler. (...) İşçi sınıfı kendi politik sınıf partisine kavuşmadığı sürece, ne sendikal hareketi sınıfın ihtiyacı doğrultusunda harekete geçirebilir ne de kendi bağımsız sınıf çıkarlarını koruyabilir.”
Referandum ve gelişmeleri önümüzdeki süreçte birlikte göreceğiz.
A. Solmaz
FNV-DAF İşyeri İşçi Temsilcisi
15 Şubat 2016, Eindhoven/Hollanda