H&M skandalına sendika şefleri de ortak

H&M’in çalışanlarını gözetlemesine Ver.di bürokratları da ortak oldu.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 05 Ekim 2020
  • 21:01

Türkiye'deki AVM'lerde de satış zincirleri bulunan İsveçli moda tekeli Hennes & Mauritz (H&M), Almanya'da çalışanlarını gözetleyip özel bilgileri dosyalayarak çalışanların özel yaşamını ihlal ettiği gerekçesiyle 35,3 milyon avro para cezasına çarptırıldı. 

H&M'e verilen para cezası Almanya'da kişisel verilerin ihlali gerekçesiyle bugüne kadar verilen en yüksek ceza olma özelliğne sahip. 2019 yılında Deutsche Wohnen emlak grubunun Berlin veri koruma görevlisine 14,5 milyon avro para cezası verilmişti.

Tekstil alanında faailyet yürüten H&M'nin, Almanya'nın Nürnberg kentinde yaklaşık 600 çalışanı olan bir çağrı merkezi de bulunuyor. Geçen yıl açığa çıkan bilgilere göre, en azından 2014'ten beri, çağrı merkezinde çalışanların özel durumları hakkında bilgi toplayıp saklamışlar.

Sendikaya üye olan çalışanlardan kaynağından düzenli olarak aidat toplayan hizmet sektöründe örgütlü olan Ver.di sendikası sözcüsü “Bu cezanın çalışanlarının gizliliğini ihlal eden tüm şirketler üzerinde caydırıcı bir etki yaratmasını umduklarını” belirtti. Esnek çalışma ve düşük ücretle çalıştırılan emekçilerin özel hayatını yağmalayan kapitalist tekellerin hoyratlığını eli-kolu bağlı olarak izleyen sendika bürokratları, verilen cezanın caydırıcı olmasını temenni etmekten öte bir şey yapmıyor.

Ver.di’den bir sözcünün geçen yıl 18 Aralık’ta yaptığı açıklamada, “tatil veya hastalıktan sonra şirkete döndüklerinde, çalışanların amirleri tarafından özel mülakatlara çağrıldığını” duyurmuştu. Mülakatta ise “Çalışanların özel hayatları, somut tatil deneyimleri ve hastalık belirtileri gibi konuların yanı sıra, aile sorunları ve dini inançlarına kadar ayrıntılı bilgi topladıkları” belirtilmişti.

Her şey Ver.di bürokratının bilgisi dahilinde: “Bu yıllardır yapılıyor” 

H&M'in bu pervasızlığı amirlerden birinin topladıkları bilgileri bilgisayar sisteminde herkese açık bir klasöre yerleştirdikten sonra açığa çıktı. Ver.di Sekreteri Felix Bussmann'ın o tarihte yaptığı, “Bu, yıllardır bir plana göre yapılıyor” açıklaması bir skandal olmanın ötesinde anlama sahip. Zira bu ifadeler, sendika şeflerinin işlenen suça karşı üyelerinin haklarını savunup seslerini yükseltmeyerek suça bulaştıklarına da işaret ediyor.

Mahkeme kararını sonuna kadar bekleyen H&M İcra Kurulu ancak kararın geçen Perşembe günü açıklanmasından sonra suçu kabul etti. “Verilerin işlenmesinin yönerge ve talimatlara uymadığını” belirten H&M İcra Kurulu tüm sorumluluğu üstlenip, mağdurlardan özür dileyerek tazminat sözü verdi. Şirketin veri koruma görevlisi Caspar ise, olaydan etkilenenlerin zararlarını “yerinde tazmin”(!) ederek “şirkete olan güveni geri getirme” çabalarını memnuniyetle karşıladığını söyledi.

Ver.di sendikası sözcüsünün “Bu cezanın çalışanlarının gizliliğini ihlal eden tüm şirketler üzerinde caydırıcı bir etki yaratmasını umduklarını” açıklaması göstermelik söylemler ve boş hayal niteliği taşıyor. Zira kapitalist tekeller bu yollarla sağladıkları büyük kârlarından küçücük bir dilimi ‘tazminat’ olarak ödemeye çoktan razılar. 

İşçi sınıfının mücadele örgütü olan sendikaların koltukları bu gibi sermaye ajanı bürokratların işgali altında kaldığı sürece işçiler ne yazık ki bu türden skandallara ve suçlara daha çok tanık olacaktır. Bu gidişata son vermenin biricik yolu işçilerin sermayeden ve sendikal bürokrasiden bağımsız taban örgütlülüklerini kurmasından geçiyor. Bununla birlikte, sendika yöneticilerinin aylıkları bir işçi aylığı düzeyine düşürülmeli ve sendika görevlilerini denetleme imkanları geliştirilmelidir.