Bundan 6 ay önce, 19 Şubat 2020’de, Almanya’nın Hessen eyaletine bağlı Hanau kentinde, bir Neonazi tarafından iki nargile kafeye düzenlenen silahlı saldırıda 9 göçmen kökenli genç katledilmişti.
Hanau katliamının ardından, başta katledilenlerin aileleri olmak üzere, bazı ırkçılık karşıtı kurumların da yardımıyla “19 Şubat İnisiyatifi” adlı bir oluşuma gidildi. Bu inisiyatif tarafından, 22 Ağustos Cumartesi günü, katliamın 6. ayını doldurması vesilesiyle Hanau’da bir anma gerçekleştirildi.
Uzun sayılabilecek bir zaman önce, “Hatırlama, adalet, aydınlatma ve yaptırım” talepleriyle Hanau’da bir yürüyüş ve miting çağrısı yapıldı. Eyalet ve hatta ülke genelinde katılımın beklendiği eylemin cuma akşamı iptal edildiği açıklandı. Burjuva politikacılar yürüyüşün yasaklanması ve mitingin sınırlandırılmasına gerekçe olarak korona vakalarının son günlerde tırmanışa geçmesini gösterdiler. Vakaların yükselmesi bir olgu olsa bile toplumun sağlığının bunların umurunda olmadığı, esas sebebin ırkçılıkla beraber kendi sorumluluklarının gittikçe daha fazla teşhir olması ve yürüyüşe olan ilgi olduğundan şüphe yoktur.
İptal kararının ardından, eylemler yerellere kaydırıldı. Hanau’nun dışında Frankfurt ve çevresindeki kentlerde onlarca yerde eylemler gerçekleştirildi.
Hanau’daki miting saat 15.00’da başladı. Buradaki eylemin 249 kişi ile sınırlandırıldığı açıklandı. Bu sayının dışındakiler mitingi çevreden takip ettiler. Korona tedbirleri çerçevesinde, başta katledilenlerin aile ve akrabaları olmak üzere, diğer katılımcılar da boya ile işaretlenen noktalarda duracak şekilde yerlerini aldılar. Katledilen gençlerin çok sayıda resmi ile çeşitli anti-faşist slogan ve taleplerin olduğu onlarca dövizin taşındığı mitinge toplamında 500 civarında kişi katıldı.
Mitinge, BİR-KAR “Faşizme karşı omuz omuza!” yazılı pankartla katılırken, Trotz Alledem, KPD/Wiederaufbau, Antifa’lar, Ver.di kendi pankartlarıyla, IG-Metall-DGB-DİDF Gençliği ise ortak pankartla mitinge katılan diğer politik yapılardı. Alanda BİR-KAR tarafından Almanca “Pandeminin ve krizin faturasını kapitalistler ödesin!” başlıklı bildiri dağıtımı da gerçekleştirdi.
Eylemin başlangıcında BİR-KAR ve KPD/Wiederaufbau’nun pankart ve bayraklarıyla durdukları yer, eylem organizasyonunda yer alan DİDF tarafından tartışma konusu yapıldı. Durulan yer, hijyen kuralları ve mitingin kurallarına aykırı hiçbir şey olmadığı halde, yanına DGB’den birilerini de katan DİDF temsilcisi, bulunulan yerden daha geriye gidilmesi gerektiğini söyledi. Bunun hiçbir haklı gerekçesinin olmadığı kendisine söylendiğinde ise, “Bu ailelerin talebidir, aileler rahatsız oluyor, isterseniz aileleri çağırayım” gibi ucuz demagoji ve şantajlara başvurdu. Sınıf devrimcileri ve Alman dostları bu gerici dayatmaya prim vermeyerek, oldukları yerde kalmaya devam ettiler. Tatlı sularda kulaç atmaya pek meraklı bu tescilli reformistlerin sorunu bellidir ve bu da devrimcilere tahammülsüzlükten başka bir şey değil. Sermayenin işçi sınıfı içindeki ajanları olan ve bu rolleriyle düzenin sigortası işlevi gören DGB bürokratlarıyla ortak pankart taşımaktan hiçbir şekilde rahatsız olmayanların, devrimcilerden rahatsız olması gayet normal. Çünkü devrimcilerin olduğu yerde, Die Linke’nin güvenli kanatları altında ve DGB’nin kuyruğunda politika yapmayı “devrimcilik” olarak yutturmanın kolay olmadığını iyi biliyorlar.
Miting programı, inisiyatif adına yapılan selamlama konuşmasının ardından aileleri temsilen yapılan konuşmalarla devam etti. Konuşmalar, yaşanan katliamın ve genel olarak da ırkçılığın sınıfsal ve ideolojik boyutunu vurgulayan bir içerikten yoksundu. Konuşmalar genelde duygusal içerikte ve bazı taleplerin sıralanmasından ibaret kalsa da özellikle iki konuşma düzenin politik teşhiri bakımından öne çıktı.
Katledilen gençlerden birisinin abisi, olayda yaşanan ihmallerden ve göz yummalardan dolayı özür dilenmesi talebiyle Hessen İçişleri Bakanı Peter Beuth’ı ziyaret ettiklerinde, Bakan’ın kendilerine özellikle polisin hiçbir ihmalinin olmadığını ifade ederek, “Polis kusursuz bir hizmet vermiştir” dediğini aktardı. Oysaki ilk kafenin kurşunlanmasının ardından tam dört sefer aranmasına rağmen polisin cevap vermediğini, polis karakolu 300 metre ötede olduğu halde polisin olay yerine çok geç geldiğini söyledi. Oldukça uzakta olan itfaiye ve ambulansın polisten çok daha erken olay yerine varmasının, polisin bu işte çok ciddi bir ihmalinin olduğunu gösterdiğini belirterek, tüm bu ihmaller ve göz yummaların aydınlatılmasını ve gerekli cezaların verilmesini talep etti. Başta Eyalet İçişleri Bakanı olmak üzere tüm politik sorumluların istifa etmesi gerektiğini belirtti. Düzen politikacılarını ve polisi teşhir eden cümleler kitle tarafından alkışlarla yanıtlandı.
Konuşmalarda katliamın tüm boyutlarıyla aydınlatılması, adaletin sağlanması, gerekli ceza ve yaptırımların devreye konması, silah edinmenin zorlaştırılması, tüm ırkçı örgütlerin yasaklanması ve tüm ırkçıların silahsızlandırılması gibi talepler sıklıkla dile getirildi. Hanau’daki miting, diğer bazı yerlerde yapılan mitinglerde de canlı olarak takip edilebildi.
Miting programı, son olarak hayatını kaybeden gençlerin arkadaşlarının konuşmaları, dayanışmada bulunanlara teşekkür edilmesi, bundan sonra dayanışmanın daha da büyütülmesi çağrısı ve 9 gencin isminin okunması ve saygı duruşuyla sona erdi.
Kızıl Bayrak / Frankfurt